Saadet Partisi'nin ve Milli Görüş hareketinin önde gelen isimlerinden Oğuzhan Asiltürk tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybederken, partinin ve üyesi olduğu Yüksek İstişare Kurulu'nun (YİK) bundan sonraki çizgisinin vefattan nasıl etkileneceği de tartışılmaya başlandı.
Asiltürk, Covid-19'a yakalanmasının ardından zatürreye bağlı gelişen nefes darlığı sonrası 14 Eylül'de Ankara'da hastaneye kaldırılmıştı. Asiltürk’ün durumunun son 4 güne kadar göreceli olarak stabil seyrettiği, ancak son günlerde zorlanmaya başladığı öğrenildi.
Parti çevrelerinden ve yakınlarından edinilen bilgilere göre, Asiltürk salgının başından beri maske takmak istemezken, yanında maske takarak tedbirli davrananlara da zaman zaman tepki gösteriyordu. Asiltürk'ün son Kıbrıs ziyareti sırasında da herkesin aksine maske takmadığı gözlenmişti.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Asiltürk'ün aşı olup olmadığı sorusuna karşılık "Daha bu konu ve genel birtakım bilgileri hasta yakınlarının rızası olmadan söylemenin doğru olmadığı kanaatindeyim" yanıtını verdi. Ancak parti çevrelerinin DW Türkçe'ye verdiği bilgiye göre Asiltürk aşı olmamıştı.
Oğuzhan Asiltürk'ün hayatını kaybetmesi, bir yandan da gözleri Saadet Partisi içindeki dengelere çevirdi. Asiltürk'ün son dönemde yaptığı açıklamalar ve çağrılar,partide tartışmalara neden olmuş ve partinin ittifaklarla ilgili çizgisinin değişip değişmeyeceği sorularını akla getirmişti.
Yakından tanıyanlar ve siyasi analistlere göre, Asiltürk her ne kadar son dönemde sadece bu çıkışlarıyla gündeme gelse de Milli Görüş hareketi açısından daha büyük bir anlam taşıyordu ve bu nedenle parti içinde ağırlığı hissedilen bir isimdi.
Milli Gazete Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Kurdaş, Asiltürk'ün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmeler nedeniyle ön plana çıktığını ama aslında genelde arka planda kalmayı seven birisi olduğunu ve kişisel hırsları bulunmadığını belirtiyor.
Asiltürk, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile son aylarda iki kez bir araya gelmiş, ayrıca Kıbrıs ziyaretine de davet edilmişti. Bu görüşmeler ve Asiltürk'ün açıklamaları, Millet İttifakı ile yakın ilişki içinde bulunan Saadet Partisi'nin çizgisinin değişip değişmeyeceği, seçim zamanı Cumhur İttifakı'na destek verip vermeyeceği tartışmalarını beraberinde getirmişti.
Asiltürk, 15 Haziran'da ise sosyal medya üzerinden Saadet Partisi'ne kongre çağrısı yapmış ve "Milli Görüş'ün partisini, diğer partilerden ayıran en önemli yönü, ahlaki ve manevi değerlere bağlılığını ön planda tutmasıdır. Şunu unutmamalıyız: Bize oy verecek olanlar, maddî imkânlar elde etmek için yanımıza gelenler değil, inancımıza saygılı olanlardır. İnşallah, önümüzdeki kongrede alacağımız kararlarla, Saadet Partimiz, kuruluşundaki değerleri savunur hale gelir" demişti.
Milli Görüş camiasını yakından tanıyan gazeteci Kurdaş, Asiltürk'e yapılan bazı eleştirileri haksız bulduğunu söylüyor. Kurdaş, Asiltürk'ün ittifaklarda herhangi bir taraftan yana net tavır ortaya koymadığını, ittifaklara destek meselesinin şimdi değil seçim sırasında konuşulması gerektiğini söylediğini belirtiyor.
Kurdaş'a göre Asiltürk ile Genel Başkan Temel Karamollaoğlu görüş ayrılıkları olsa bile oturup konuşabilen ve uzlaşı sağlayabilen iki isim.
MAK Araştırma'dan Mehmet Ali Kulat da bu görüşe katılıyor ve Karamollaoğlu ile Asiltürk'ün dünür olduklarını da anımsatarak "İki isim bu süreci kendi içlerinde çok büyük bir tartışmaya girmeden, her şeye rağmen dengeli sürdürdü. Dışarda bunları tartışanlar daha çok tartıştı aslında” değerlendirmesi yapıyor.
Asiltürk, Necmettin Erbakan ile özdeşleşen ve başlangıcı 1969'a kadar uzanan Milli Görüş hareketinin önde gelen isimlerinden birisi olarak biliniyor.
Kulat, Erbakan'ın hayatını kaybetmeden önce "Milli Görüş'ü temsil emanetini" Asiltürk'e verdiğini belirterek bunun kapalı kapılar ardında olmadığını, herkesin bildiğini kaydediyor. Ancak Asiltürk'ün hiçbir zaman parti lideri olmak istemediğini belirten Kulat, "Ama kendisi doğrudan lider olmamakla birlikte parti içinde bir gölge lider gibi bir tarafta duran bir isimdi" diyor.
Yüksek İstişare Kurulu’nun (YİK) parti genel başkanının da üstünde bir makam olduğu belirtilirken, Kurul'un sadece Saadet Partisi için değil Milli Görüş hareketinin kültürü açısından da ayrı bir önemi olduğuna dikkat çekiliyor.
Kurdaş'a göre de YİK Başkanı hareketin "doğal lideri" olarak değerlendirilebilir. Kurdaş, "Asiltürk her zaman Erbakan ile birlikte olmuş ve ona sadık bir isimdi. Sadece Milli Görüş hareketi açısından değerlendirmek de eksik olur, 50 yıldır siyasetin içinde birisi olarak Türkiye için de kayıptır" diye konuşuyor.
Kulat, Asiltürk'ün hiçbir zaman AKP'li olmak gibi bir hedefi olmadığını, daha genel baktığını ve Milli Görüş hareketini hiçbir zaman özelinde bir parti ile özdeşleştirmediğini söyleyerek "Ona göre esas dava Milli Görüş'tü ve bundan farklı partiler doğabilir diye bakardı" yorumunu yapıyor.
Asiltürk'ün vefatının ardından parti içinde önemli olan Yüksek İstişare Kurulu'nun yeni başkanının kim olacağı ve nasıl bir çizgide olacağı henüz bilinmiyor.
Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Atik Ağdağ da YİK'in parti içinde önemli olduğunu belirterek "Bu tür kurulların çizgisi bazen kişilerle de alakalı olabiliyor. Oğuzhan Bey’in kendisine has bir tarzı vardı. Yeni gelecek kişinin de kendi tarzı olabilir" yorumu yapıyor.
Ağdağ, vefatın henüz çok yeni olduğunu belirterek bu tür konuların önümüzdeki günlerde konuşulacak şeyler olduğunu da sözlerine ekliyor.
Parti Sözcüsü Birol Aydın ise DW'ye değerlendirmesinde bu tartışmalara ilişkin şunları söyledi:
"Türkiye'nin güncel siyasetinin kamplaşma ve kutuplaşma üzerinden şekillendiği bir zamanda Oğuzhan Bey'in bir kısım açıklama ve temasları bazı amaçlar için suistimal edilmek istendi. Yoksa kendisi 50 yıldan fazla zaman aynı çizgide durmuştur, kısa erimli değil uzun erimli bir siyaset anlayışına sahipti. Herkesin bir ajandası olabilir ama onun ajandası ülke menfaati ve partimizin büyümesine yönelikti."
Kurul'un son aylarda yeniden inşa edildiğini ve 6 yeni isim ile genişletildiğini hatırlatan parti çevreleri, YİK Başkanı'nın parti için olduğu kadar, bir geleneği temsil etmesi açısından da önemli olduğunu belirtiyor. YİK içinde Milli Görüş hareketinin bilinen isimlerinden Mustafa Kamalak ve Yasin Hatipoğlu gibi deneyimli siyasetçiler yer alıyor.
Gülsen Solaker
© Deutsche Welle Türkçe