Sözcü yazarı Murat Muratoğlu, olağanüstü hal sürecini yazdı. Muratoğlu, "Bana OHAL'in bir zararı yok diyenlere" şeklinde seslendiği yazısında "Ekonomiyi ayakta tutan kredilerdir. Bankaların kredi olarak dağıtabileceği çeyiz de bitti. OHAL olmasa takamayacak mıyız kış lastiği? O zaman kapayın gitsin Meclis'i… Mevcut sistemde milletvekillerinin ne faydası var ki? Bizim vergilerle ödeniyor tüm sağlık harcamaları… İnternet ve cep telefonları… Temsil gideri, arabası, şoförü, sekreteri, danışmanı… Ödeneği, yolluğu, harcırahı… Hemen ertesinde emeklilik de cabası… " yorumunda bulundu.
Muratoğlu'nun "Oh! Al takke ver küllah" başlığıyla yayımlanan (19 Ocak 2018) yazısı şöyle:
Oh! Al takke ver külah! 19 Ocak 2018 Yazarlar Önceleri “ileri demokrasi” diyorlardı. Demokrasi o kadar ileri gitti ki, gözle görünmez hale geldi. Ufukta kayboldu, dönmedi geri…Diğer ülkelerde olağanüstü hale OHAL denilirken, bizde olağan hale OHAL denilmeye başlandı. Zira artık “olağan hal” diye bir şey çıkarsak, arada sıkılınca onu yürürlüğe soksak. Bakan çıkıp; “OHAL'in 3 ay daha uzatılması benimsendi” dedi. Nitekim artık “uzatıldı” demekten kendileri de bıktı. Bu kaçıncı? Muhtemelen üç ay sonra “kanıksandı”, bir üç ay sonra da “özümsendi” kelimelerini kullanacaklar. Nihayetinde “OHAL'in bir üç ay daha bizimle olan beraberliğini sağladığımızı duyurmaktan kıvanç duyuyoruz” demeye kadar gidecek bu açıklamalar. Biri istiyor, birileri bunu emir telaki ediyor. Üç ayda bir OHAL'in uzatma kararı alınıyor. Bize de izlemek düşüyor! Yiyorsa benimseme… Durumu benimsemeyenin ne damgası yiyeceğini herkes çok iyi biliyor. Sahi, hani geçiciydi. Düşük profilli Başbakan birincisi ilan edildiğinde öyle demişti. Nitekim gelenekselleşti!
“Bana OHAL'in bir zararı yok” diyenlere; “Demokrasi işlemiyor, Meclis işlevsiz” diyorsun, anlamıyor. Anayasa Mahkemesi'ni kimse iplemiyor! Aradığınız hukuka Türkiye'de ulaşılamıyor. “Olağanüstü hale ‘evet' diyenler teröre hizmet ediyor” demişti Erdoğan… Teröre hizmet ederken, ekonomiyi etkilemediğine mi inanıyorsunuz siz hakikaten? Sokaktaki hayatın seyrinde devam etmesi, OHAL'in Türkiye ekonomisini içten içe kemirdiği gerçeğini değiştirmez. OHAL'de ot bitmiyor memlekette. Siyasetin bir türlü normale dönmediği algısı, yabancı yatırımı tamamen durdurdu. İflas edilmesin diye 250 milyarlık kredi dağıtıldı. Ülkede OHAL nedeniyle iflas ertelemek yasaklandı. Grevler askıya alındı. Hak arayan terörist olmakla suçlandı. Peki, bu yıl ne olacak? Sıcak para akımları da geçmiş yıllara göre azaldı. Vatandaşların TL mevduatı artmıyor, hepsi dövize yükleniyor. Yüksek faiz verdikçe sıcak para gelir lakin bu piyasayı bitirir. Ekonomiyi ayakta tutan kredilerdir. Bankaların kredi olarak dağıtabileceği çeyiz de bitti. OHAL olmasa takamayacak mıyız kış lastiği? O zaman kapayın gitsin Meclis'i… Mevcut sistemde milletvekillerinin ne faydası var ki? Bizim vergilerle ödeniyor tüm sağlık harcamaları… İnternet ve cep telefonları… Temsil gideri, arabası, şoförü, sekreteri, danışmanı… Ödeneği, yolluğu, harcırahı… Hemen ertesinde emeklilik de cabası…
Cumhurbaşkanı'nın sarayı var. Yanına yeni bina çıkıyor. Yazlık saray yaptırıyor. İstanbul'da bilimum saraylarda kalıyor. Milyonlar yetmiyor! Hiç değilse milletvekili maaşlarını toplar av köşkü ve bağ evi yaptırırız. İtibarda tasarruf edip mağduriyete yol açmayız!