Türkiye'de 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminin ardından ilan edilen olağanüstü hâl (OHAL) süresince 'terör örgütlerine üye olmak' suçlamasıyla yargılanan ve cezası kesinleşmemiş bazı kadınlar, 6 aydan küçük bebekleriyle birlikte cezaevlerinde tutuklu bulunuyor.
Bu kadınlardan üçü yaşadıklarını BBC Türkçe'ye anlattı. TBMM Adalet Komisyonu Üyesi ve AKP Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ise hamile kadınların tutuksuz yargılandıklarını belirterek iddiaların kamuoyunda algı yaratma çabası olduğunu söyledi.
Trabzon'un Çaykara ilçesinde yaşayan ev hanımı Yağmur Balcı, "FETÖ" suçlamasıyla 21 Kasım'da 3 aylık bebeğiyle tutuklandı ve Trabzon Bahçecik Cezaevi'ne nakledildi.
9 aydır bebeğiyle tutuklu bulunan Yağmur Balcı'nın iddianamesi henüz hazırlanmadı. Balcı'nın 21 yaşındaki kız kardeşi Zehra, cezaevinde bebeğin hiçbir ihtiyacının karşılanmadığını söyledi:
"Ablamın gözaltında olduğu 5 gün boyunca bebeği günde 3 kere 10'ar dakikadan ablamı emzirmeye götürdük. İçerideki şartlar Selim için iyi değil. Ne ek gıda alabiliyor, ne emekleyebileceği bir alan var. Islak mendil bile yasak. Çocuğun bezini bile 2-3 hafta geç getiriyorlar. Ablam Bahçecik Cezaevi'ne girdikten 4 ay sonra yürüteç ve mama sandalyesi verdiler."
5275 nolu Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'a göre, hamile ya da 6 aydan küçük bebeği olan hükümlü kadınların tutuklulukları ertelenmek zorunda. Kanunda 'terör suçları ve örgüt faaliyetleri çerçevesinde işlenen suçlar' durumunda tutukluluğun ertelenmeyeceği belirtilse de, bu yalnızca 'cezası kesinleşmiş kadınlar' için uygulanabiliyor.
Yağmur Balcı Temmuz ayı başında Ankara Sincan Cezaevine nakledildi ancak kardeşi Zehra, bebek için koşulların orada da aynı olduğunu belirtti:
"Avrupa Birliği Komisyonu'ndan cezaevini denetlemeye gelenler, bebek için şartların iyileştirilmesi konusunda çok baskı yapmışlar. Ablam Ankara'ya naklinin nedeninin bu AB Komisyonu'nun ziyareti olduğunu düşünüyor. Ama Sincan Cezaevi'nde de yeğenimin mama sandalyesi ve yürüteci yok. Biz almak istediğimizde, yasak olduğunu söylüyorlar."
Eski AKP ilçe yöneticisi Babacan: Çocuğumu ellerimle teslim ettim
Cezası kesinleşmeden bebeğiyle tutuklanan bir başka kadın ise Ankara'nın Şereflikoçhisar ilçesinde yaşayan İngilizce öğretmeni Ferda Babacan.
Ferda Babacan, darbe girişimine kadar AKP Şereflikoçhisar İlçe Başkan Yardımcısıydı. Girişim sonrası Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ihraç edildi ve 12 Nisan 2017'de 5 aylık bebeğiyle tutuklanarak Konya Ereğli Cezaevi'ne nakledildi.
Ferda Babacan'ın eşi Çınar Babacan, tutuklama sırasında bebeklerinin 5 aylık olduğunu söyledi:
"12 Nisan'da Ankara'da bebeği kucağıma verip, hanımı tutukladılar. Ereğli'ye vardığımızda hanım hemen cezaevine dilekçe verdi ve bebeğin anne sütüne devam etmesi gerektiği için cezaevine alınmasını istedi. Kendi çocuğumu ellerimle hapishaneye teslim ettim.
"Çocuğumun bir haftadır ek gıdaları olan yoğurt, yumurta ve çorbasını kesmişler. Çocuk ateşlendi, eşim dilekçe yazıp bir hafta sonra doktora götürülebildi. Karım bebeğiyle beraber aynı yatakta yatıyor, bebeğe ayrı yatak bile vermediler. 'Koyuna al, yat' dediler.
"Yüz yüze görüşler oluyor, onda bile bizden 15 dakika çalıyorlar. Karım ve çocuğumu verip beni götürsünler, istiyorlarsa işkence de etsinler. Allah şahidim olsun, dilekçe dahi vermeyeceğim."
Ferda Babacan'ın iddianamesinde, kullandığı cep telefonunda Bylock olduğu bilgisi ve şüphelinin "FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütü üyeliği" suçundan soruşturma yürütülen herhangi bir şahısla irtibatının tepsit edilemediği yer alıyor.
Çınar Babacan ise 'Muhafazakar bir insan cemaate ne kadar bulaşmışsa biz de o kadar bulaştık' diyerek suçlamaları reddediyor.
Haberde isminin yer almasını istemeyen başka bir kadın da, Düzce TOKİ Mehmet Akif Ersoy Ortaokulu'nda öğretmen olarak görev yaparken ihraç edildi ve 27 Eylül'de 4 aylık bebeğiyle tutuklanarak İzmir Aliağa Şakran Cezaevi'ne nakledildi.
2 ay cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edilen kadın, bebeğiyle cezaevinde yaşadıklarını şöyle anlattı:
"İzmir'de gözaltında bulunduğum iki gün içerisinde benim gibi bebeği olan 10 civarında kadın gözaltındaydı. Bebeğini yanlarına almalarına izin verilmeyen bu annelere sabah ezanında emzirmeleri için bebekleri getiriliyordu. Bense bebeğimle betonun üzerine serili bir battaniyede uyumak zorunda kaldık.
"İlk gün kaldığımız koğuşta yalnız olduğum için lavoboya gidemedim. Gardiyanlara bebeği emzirmem için su içmem gerektiğini söyledim ama çeşme suyu getirdiler. Bez getirmeleri için yalvardım, bu sefer de ıslak mendil vermediler."
"Ertesi gün sütüm olmadığı için 4 aylık bebeğe patlıcan yemeği yedirmek zorunda kaldım. Mamasını kafalarına göre ve sınırlı sayıda getiriyorlardı. Bazen bulgur pilavı gibi ne bulursa onu yedi.
"Bebeğim ve ben tek kişilik yatakta birlikte yatıyorduk. Şikayette bulunacağımı çünkü bu şekilde bebeğimin yataktan düşme ya da boğulma riskinin olduğunu söyledim. Bir buçuk ay sonra bir beşik verdiler. Sonrasında zaten stresten egzama oldu."
Davası 6 Temmuz 2017'de görülen anne 'FETÖ' suçundan 4 yıl 2 ay hapis cezası aldı.
İzmir Barosu avukatlarından Bedriye Kurtuluş Türk, "Terör suçu nedeniyle cezası ertelenemeyecek bu kadınlar için cezaevinde özel bir ortamın hazırlanması Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin temel ilkeleri olan 'çocuğun sağlıklı yaşama ve gelişme hakkı' ile 'çocuğun yüksek yararı' açısından ayrıca önem taşıyor" diyor.
AKP milletvekili Yılmaz Tunç: Kara propaganda yapılıyor
BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan TBMM Adalet Komisyonu Üyesi ve AKP Bartın Milletvekili Yılmaz Tunç ise bebekli kadınların tutuklu yargılandığı yönündeki haberlerin gerçeği yansıtmadığını söyledi:
"Tüm yargılamalar Türk Ceza Kanunu, Anayasa ve Uluslararası sözleşmeler çerçevesinde yürüyor" diyen Tunç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Özellikle hamile sanıklar konusunda çok hassas davranılıyor ve tutuksuz yargılanıyorlar. Bana ya da Adalet Komisyonu'na da konuyla ilgili herhangi bir başvuru olmadı. Eğer istisnai bir takım somut örnekler varsa, gelsinler Meclis Adalet Komisyonu'na örneğini göstersinler. Bir tane örnek yok. Çünkü hiçbir yargı mensubu bu şekilde davranmaz."
"Bunları iddia edenler, uluslararası hukuk nezdinde Türkiye'de sanki tutuklu bayanlar üzerinde bir zulüm varmış algısını oluşturmaya çalışıyorlar. Tamamı cezaevlerindeki şartlar ve tutukluların durumu konusunda Türkiye aleyhine yapılan bir ajitasyondur ve kara propagandadan ibarettir."