Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cunta yapılanması tarafından 15 Temmuz 2016'da gerçekleştirilen darbe girişiminden 5 gün sonra 20 Temmuz 2016'da ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL), son 2 yılda 7 kez, 3'er ay süreyle uzatıldı. Türkiye, iki kez de OHAL altında seçime gitti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, "Seçimlerden sonra OHAL'i kaldırabiliriz" sözleriyle OHAL'in kalkmasına yeşil ışık yakmıştı. OHAL, dün (18 Temmuz) gece kalktı. Peki OHAL kalkınca Türkiye'de ne değişecek?
OHAL kapsamında son 2 yılda çıkarılan 36 Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile emniyet, ordu, yargı ve akademide çok sayıda kamu görevlisi ihraç edilirken, onlarca kurum ve dernek kapatıldı, darbe girişimiyle bağlantılı davalar nedeniyle on binlerce kişi de tutuklandı. Yeni KHK'larla mesleklerine dönenler de oldu.
Anayasaya, tüm OHAL KHK'lerinin olağanüstü hal uygulamasına son verildiğinde yürürlükten kalkmasını öngörüyor. BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan hukukçular ise uygulamada bunun mümkün olmayacağı görüşünde.
Anayasa'ya göre OHAL'de çıkarılan KHK'ların sadace OHAL'in ilanını gerektiren konulara yönelik, alınacak önlemlerle ilişkili ve ölçülü olması gerekiyor. Etki ve sonuçları itibariyle OHAL süresini de aşan, sürekli KHK'lar çıkarılmaması, olağan yasalarda ileriye dönük sürekli değişiklikler yapılmaması gerektiğine hükmediliyor.
Ancak Ankara Üniversitesi'nden Anayasa Hukuku uzmanı Prof. Dr. Selin Esen'e göre, yeni döneme ilişkin muamma ortadan kalkmıyor:
"Olağan yasalarda ileriye dönük sürekli değişiklikler yapılmaması gerekir ama pek çok OHAL KHK'sinde bunun yapıldığını görüyoruz. Türkiye'de hukukla pratik birbirinden farklı işliyor. Cumhurbaşkanlığı sistemine geçilmesiyle beraber de, düzenlemelerin olağan cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle yapılması beklenir."
Marmara Üniversitesi Anayasa Hukuku Profesörü Osman Can da, KHK'lerin geçici yapıda olmadıkları için kendiliğinden kalkmayacağı, Anayasa Mahkemesi'nin (AYM) OHAL KHK'lerini denetleme yetkisi olmadığı gerekçesiyle denklemden çıkmasının da bir çıkmaz yarattığı görüşünde.
Anayasa Madde 148 Olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin şekil ve esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla, Anayasa Mahkemesinde dava açılamaz.
2016'da AYM, CHP'nin OHAL'den sonra yürürlüğe konan sekiz KHK'nin bazı hükümlerinin iptali için yaptığı başvuruyu reddetmiş, bazı hukukçular OHAL düzenlemeleriyle ilgili yargıda denetim boşluğu yaratıldığı eleştirisini getirmişti. Hükümet ise Anayasa'nın 148. maddesini hatırlatarak, "KHK'lerin Anayasa Mahkemesi'ne götürülüp götürülemeyeceği tartışılamaz" dedi. Son olarak 30 Haziran'da AYM TBMM'de kanunlaşan bazı OHAL KHK'lerinin şekil yönünden iptali istemini de reddetti.
2017'de 685 sayılı KHK ile kurulan Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonu'na ne olacağı da yanıtı henüz bilinmeyen sorulardan.
Anadolu Ajansı 22 Haziran 2018 itibarıyla OHAL Komisyonu'na 108 bin 905 başvuru yapıldığını, bunlardan 21 bin 500 dosyanın incelendiğini ve iade kararı verilen dosyaların sayısı bin 300 olduğunu duyurdu.
Hükümet Sözcüsü ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Komisyon'a yapılan 108 binden fazla başvurudan 19 bin 600'ünün karara bağlandığını, 16 bin 600 ret kararı verildiğini açıklamıştı.
Bazı hukukçular komisyonun OHAL'den sonra da işleyeceğini çünkü ihraçların devam edeceğini ve komisyona ihtiyacın süreceğini öngörüyor.
"OHAL Komisyonu çok yavaş çalışıyor, çıkan hiç bir karar Komisyon tarafından yayınlanmıyor" diyen Akdeniz ise, sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Ne kabul edilen başvuruların ne de ret kararlarının gerekçesini biliyoruz. Süreç şeffaf değil. Bizim gibi hukukçular kararları görmediğimiz için ne yorumlayabiliyoruz ne de kararların analizini yapabiliyoruz. Dahası reddedilen başvuruların sahipleri idari hukuk yoluna gidecek, davalar idare mahkemelerinde ve sonrasında istinaf ve/veya Danıştay'da yıllarca sürecek.
"İdari yargıda da sonuç alamazlarsa Anayasa Mahkemesi ve daha sonrasında da AİHM'e başvurmak durumunda kalacaklar. Tüm bu süreç en az 10 sene sürecek."
Seçimler sonrası Erdoğan ile MHP lideri Devlet Bahçeli'nin "OHAL'in yeniden uzatılmaması için fikir birliğine" vardığı açıklandı ancak daha sonra "terörle mücadelenin nihayetine ulaşması için" bir formül arandığı öne sürüldü.
Bu haberlerin ardından AKP'nin Meclis'te görüşülmesi için teslim ettiği OHAL sonrası güvenlik yasa tasarısında "terör örgütleriyle iltisak veya irtibat" gerekçesiyle kurumlar çalışanlarını ihraç edebilmeye devam edecek.
AYM üyeleri AYM Genel Kurul'un çoğunluğu tarafından, Yargıtay daire başkanı ve üyeleri Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu tarafından, Danıştay daire başkanı ve üyeleri Danıştay Başkanlık Kurulu tarafından, hakim ve savcılar HSK tarafından ihraç edilebilecek.
TSK mensupları Milli Savunma Bakanı tarafından; jandarma ve polisler İçişleri Bakanlığı tarafından; akademisyenler üniversitenin teklifi üzerine YÖK tarafından; mahalli idareler çalışanları valilik teklifiyle İçişleri Bakanlığı tarafından; devlet memurları ve işçileri ilgili bakanlık tarafından oluşturulacak ve ilgili kurumun en üst yöneticisinin başkanlığında toplanacak kurul tarafından ihraç edilebilecek.
Bir bakanlıkla ilişkili olmayan diğer kurumlarda ise her türlü kadroda istihdam edilen personel, birim amirinin teklifi üzerine atamaya yetkili amir tarafından görevden çıkarılabilecek.
Bu yasanın üç yıl sonra yürürlükten kalkması planlanıyor.
Kanun teklifindeki diğer maddeler ise şöyle:
-Göreve iadesine karar verilen fakat eski türbe veya unvanına atanması bakanlık tarafından istenmeyen asker ve polisler, Milli Savunma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı bünyelerinde kurulan araştırma merkezlerinde istihdam edilecek.
-Valilikler istedikleri şahısların kente girişini 15 günküğüne yasaklayabilecek, o kişiler kent sınırları içindeyse dışarı çıkarabilecek.
-Er ve erbaşların üzerleri ve eşyaları birlik komutanlarının emri ile aranabilecek.
-Toplantı Gösteri ve Yürüyüşleri Yasası'nda yapılacak değişiklikle eylemlerde "vatandaşların günlük yaşamını aşırı ve dayanılmaz derecede zorlaştırmama" şartı aranacak.
-Mülki amirler eskiden gün batımına kadar izin verilen eylemlere saat 24.00'e kadar izin verme yetkisine sahip olacak.
-Akdeniz ise "Türkiye'nin terörle mücadelesi bitmeyecektir. Her ülkenin terör sorunu var fakat önemli olan yeni düzenlemeler yapılırken temel hak ve özgürlükler, Anayasa ve AİHS tarafından korunan haklara saygı gösteren ve dengeli politikalar izlenmesi gerekir" görüşünü dile getiriyor.
-AKP'den OHAL sonrası için kanun teklifi: Gözaltı süresi uzatmalarla birlikte 5 günden 12 güne çıkacak, kamuda çalışanlar bakanların onayıyla ihraç edilebilecek
Muhalefetin OHAL koşullarına yönelttiği en önemli eleştiri, gözaltı süresi, grev hakkı ve lokavt konularındaki düzenlemelerdi.
CHP, OHAL'le en az "154 bin işçinin grev hakkının engellendiğini" söylüyor.
OHAL mevzuatı, olağanüstü hâlin ilanını gerekli kılan gelişmelerle bağlantılı olduğu takdirde, sendikal haklar dahil temel hak ve özgürlüklerin kullanımını sınırlayabiliyor, geçici olarak durdurabiliyor. Bazı hukukçular, sendikal hakların darbe girişimiyle bağlantısı olmadığı halde sınırlanmasının Anayasa'ya aykırı olduğunu söylüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan seçimlerden önce iş dünyasına seslenmiş,"Ülkede OHAL ile idare edildiği günler, fabrikalar sürekli greve giderdi. Fabrikalar çalışamaz hale gelirdi. Bu 7'nci OHAL dahil, bir tane fabrikada böyle bir grev söz konusu mu? Böyle bir şey olduğu anda zaten en büyük tutanağımız ne? OHAL. Anında müdahalemizi yapıyoruz" demişti.
Selin Esen, Anayasa'ya göre OHAL'in kalkmasıyla grev haklarında eski düzene dönülmesi gerektiğini söylerken, Akdeniz bu gibi kısıtlamaların sürekli hale gelip gelmeyeceğinin öngörülemeyeceği görüşünde.
AKP'nin Meclis'te görüşülmesi için teslim ettiği OHAL sonrası güvenlik yasa tasarısında gözaltı süresinin 5 günden 12 güne kadar uzaması öngörülüyor.
Yeni teklife göre 48 saat, toplu işlenen suçlarda ise 4 gün olacak ve iki defa da uzatılabilecek. Böylece toplu işlenen suç iddiasıyla gözaltına alınanlar 12 güne kadar gözaltında kalabilecek. Uzatmaya ilişkin karar Cumhuriyet savcısı talebiyle hakim tarafından verilebilecek.
Mevcut yasaya göre OHAL olmadığı şartlarda gözaltı süresi 24 saat.
2015 yılında çıkarılan ve "İç Güvenlik Yasası" olarak bilinen paketteki yasal değişiklikle toplumsal olaylar sırasında kolluk amirleri kararıyla ilk gözaltının 48 saate kadar uzatılma imkanı bulunuyor ve gözaltı süresi her defasında bir günü geçmemek toplam beş güne kadar uzatılabiliyor.
AKP'nin yasaya eklemek istediği madde üç yıl geçerli olduktan sonra yürürlükten kalkacak.
OHAL'siz ilk gün
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümet yetkilileri, OHAL'in günlük hayatın akışını etkilemediğini sık sık yineledi. Muhalefetin OHAL'in temel hak ve özgürlükleri sınırlamak için kullanıldığı suçlamasını da reddetti.
Peki Türkiye OHAL'siz ilk güne nasıl uyanacak?
Konuştuğumuz bazı hukukçular, OHAL kalktıktan sonra günlük hayatta gözle görülür bir değişiklik olmayacağını söylerken, bazıları KHK ile gelen uygulamaların kalkması ile "toplumun nefes alabileceğini" söylüyor.
Yaman Akdeniz ise, OHAL kalksa da Cumhurbaşkanı kararnameleriyle benzer bir düzenin süreceği yorumunu yapıyor:
"OHAL kalkacak ama rejim değiştiği için ülke Cumhurbaşkanı tarafından kararnamelerle yürütecek. Bu da aslında başka türlü bir OHAL yönetimi olacak. Atılacak adımların normalleşme yönünde olması lazım. Aksi takdirde, OHAL'in kalkması tek başına hiç bir şey ifade etmiyor. Sert, baskıcı, ayrımcı üslup devam ederse dipsiz kuyuda düşmeye devam edeceğiz."