Adnan Oktar, Habervaktim'den Fatih Akkaya'ya verdiği ropörtajda "Mehdi özellikleri sürekli anlattığını" belirterek "Bu özellikler bana benziyor mu evet benziyor" dedi.
Oktar'ın ropörtajından bölümler şöyle:
-Atatürk’le ilgili düşünceleriniz nedir?
Atatürk tam bir Osmanlı paşasıydı. Dindar, yiğit, modern, samimi, delikanlı bir insandı. Atatürk’ün dindarlığını eserlerimde tüm delilleriyle ortaya koydum ben. Hep diyorum Atatürk ahir zamanın en mühim insanlarından biridir. Allah onu pek çok güzelliğe vesile kılmıştır. Bugün biz bu konuşmayı yapıyorsak, böyle rahat konuşuyorsak bu Atatürk vesilesiyledir. Atatürk’e karşı olan arkadaşların bir çoğu Atatürk’ün sağladığı bu özgür ortam sayesinde düşüncelerini ifade edebiliyorlar. Yoksa ne sakalı olmayana, ne kravat takana, ne internet kullanana kimseye müsaade etmezdi bağnaz sistem.
-Askerlerle aranız nasıl?
Türk Ordusu aslandır. Bir her türlü çalışmamızla her zaman askerimizin yanında olduk. Bediüzzaman da över Türk Ordusunu, kahraman ordu der bahsederken. İnşallah ahir zamanda çok güzel sorumluluklar üstlenecek bu kahraman ordu, ahir zamanın aslanı olacaklar.
-Kimi çevrelerce ara sıra gündeme getirilen Mehdilik iddiası konusunun aslı nedir?
Mehdi geldi. Hz. İsa (as) geldi. İkisi de görev başındalar. Zaten dikkatli gözle bakan biri son 30 yıldaki gelişmelere baksa bunu rahatlıkla görebilir. Benim Mehdilik iddiam yok. Hiçbir zaman da olmaz. Defalarca da yemin ettim, yaşamım boyunca asla böyle bir iddiada bulunmayacağım diye. Bazı kimseler, Mehdi özellikleri bana çok benzediği için ben de bu alametleri sürekli anlattığım için böyle bir çıkarımda bulunuyorlar. Peygamberimiz (sav) mehdi ile müjdelenin buyuruyor, ben Resulullah (sav)’e uyuyorum ve anlatıyorum. Bu alametler bana uyuyor diye anlatmaktan vazgeçsem bu çok büyük samimiyetsizlik olur. Peygamberimiz (sav), yüzlerce detay vermiş, orta boylu olacak, geniş omuzlu olacak, alnı açık olacak, gözleri çekik ve yeşil olacak, karnı geniş olacak, tek kaş çatma çizgisi olacak, dişleri güzel olacak, kaşları hilal şeklinde olacak, cildi parlak olacak, sakallı olacak, sakalı kenarlardan düzeltilmiş olacak, omuzunda Peygamberimiz (sav)'deki nübüvvet mührü olacak, sağ göğsünde yaprağa benzer büyükçe bir ben yine sağ bacağında da bir ben bulunacaktır diye detaylı anlatmış. Bu özellikler bana benziyor mu evet benziyor. Ama bu benzemek Mehdi olmak anlamına gelmez, böyle benzeyen çok sayıda insan bulabilirsiniz. Mehdi kaderde takdir edilmiş kişidir. İslam Birliği’nin kurulmasına vesile olan, Hz. İsa (as) geldiğinde onu öne geçirip arkasında namaz kıldığı kişi Mehdi’dir. Biz o kişiyi gördüğümüzde, Allahualem Mehdi bu zattır diyeceğiz inşallah.
-Cemaatlerle aranız nasıl? Size bakışları ne yönde?
Ben tüm cemaatleri tüm grupları çok severim. Onlar da beni çok severler. Hepsini korur kollarım. Hepsinin kıymeti, yeri ayrıdır, hepsi çok değerlidir. Bu milletin çimentosudur cemaatlerin hepsi.
-Peki ya medyayla, sanatçılarla aranız nasıl? Görüştükleriniz var mı? Veya sohbetlerinize katılanlar?..
Ben herkese şefkatle sevgiyle bakarım. Herkesteki güzel yönleri görmesini bilirim. Hüznü-zan ederim. Özellikle sanatçıları çok severim. Sanatçı kıymetli insandır. Devletin özel koruması gereken, ihtimam göstermesi gereken insandır. Zor yetişiyor sanatçılar, özellikle gerçek sanatçılar çok zor yetişiyor. Devletimiz hepsine en güzel imkanı sağlamalı, hepsine çok iyi sahip çıkmalı diye düşünüyorum.
-Hakkınızda devam eden davalar var. Bilgi verir misiniz?
Benim davalarım çok olur hamdolsun, ama bugüne kadar açılan tüm davalardan beraat ettim. Hak hep yerini buldu. Adalete güvenim tamdır. Ama tabi şaşırtıcı pek çok olaylarla da karşılaşıyoruz bu yargılamalar esnasında. Hepsinde bir hayır vardır. Mesela şu anda devam eden davamız 1999 yılında 28 Şubat sürecinde göz altına alındığımızda işkence altında zorla imzalatılan sözde beyanlara dayanarak açıldı. Hukuken işkence altında verilen ifadeler kanunen geçersizdir. Ama bu ifadelere dayanılarak bize dava açıldı. Kovuşturma boyunca da yargılama boyunca da aleyhimize tek bir suç unsuru bulunmadı. Klasörler dolusu suçsuzluğumuzu gösteren delil var. Davamız 2005’te zamanaşımıyla bitmişti, ama bu esnada bir ilginç olay daha oldu. Kanunen bu karara itiraz etme yetkisi olmayan Fatih Altaylı ve Ebru Şimşek’in başvurusuyla Yargıtay zamanaşımı kararını bozdu. Oysa örgüt davalarında kişilerin suçtan zarar görmesi mümkün olmadığı için temyiz hakları da bulunmuyor. Yani Fatih Altaylı’nın başvurusu hukuki değil bu başvuruyla kararın bozulması da hukuki değil. Buna rağmen aslında bitmiş olması gereken bir dava, 7 yıldır devam ettiriliyor. Tabi bunda da bir hayır vardır, hakimlerimizin mutlaka bir bildiği vardır. Bizler de bu hukuki hatanın düzeltilmesini bekliyoruz şimdi.
-Ülkemizde başörtüsü konusu, onyıllardır tartışma konusu. Bu konuya bakışınız nasıl? Kamuda başörtüsü serbest olmalı mı?
Başörtülü kardeşlerimizin hayatın her alanında hür ve özgür hareket edebilmeleri gerekir. Çoktan bu haklarını kazanmış olmaları lazımdı, inşallah kısa zamanda kazanacaklardır.
-Gündemdeki “İmralı ile müzakere süreci”yle ilgili düşünceleriniz nelerdir?
Hükümetimiz ve devletimiz her şeyi detaylarıyla düşünüp en akılcı yolu izliyorlardır. Ben hükümete bu konuda güveniyorum. Tayyip Bey çok akıllı bir insan. Çok açık beyanları var, defalarca söyledi tek bayrak tek devlet tek millet dedi, bundan vazgeçmeyiz dedi. Dikkatle izliyoruz, inşallah hayırla sonuçlanacaktır. Ama şunu söylemek lazım, terörün bir ideolojisi var. Bu ideolojiye karşı mutlaka anti-Darwinist anti-materyalist anti-Marksist anti-Leninist bilimsel çalışma yapılması lazım. Bölgede terör örgütünün sürekli yaptığı propagandaya karşı bilimsel, ilmi cevap verilmesi, karşı propaganda yapılması gerekir. Bu yapılmadığı müddetçe sorunun tam anlamıyla çözülmesi pek mümkün olmaz.
-Hükümet’in performansını nasıl buluyorsunuz? Kendinize Recep Tayyip Erdoğan’ı mı, Necmettin Erbakan’ı mı daha yakın hissediyorsunuz?
Hükümet gayet iyi gidiyor. Yıllarca korku ve dehşet içinde yaşattılar bu milleti, şimdi milletimiz dindar, Allah’ı seven, milletin değerlerine saygı duyan, millete tepeden bakmayan güzel bir hükümete sahip. Bu çok güzel bir durum. Sayın Başbakan Erbakan Hocamız’ın yetiştirdiği bir insan zaten. Erbakan hocamızın güzel ruhunu, İslam Birliği aşkını, cesaretini, mertliğini, dürüstlüğünü, millete hizmet aşkını almış bir insan. Çok zor tarihi bir görev yapıyor, o yüzden herkesin çok iyi sahip çıkması gerekir. Çok rahat ettirilmesi gerekir. Allah inşallah ülkemize çok daha güzel günler gösterecek. Bakın, hep birlikte göreceğiz Türkiye büyük Türkiye olacak. Türk İslam Birliği kurulacak, bayram yeri gibi olacak her yer. Tüm bu sıkıntılar, bu acılar, bu karışıklıklar bu güzel günlerin habercisi inşallah.