Oktay Ekşi bugün CHP'ye katıldı

Oktay Ekşi bugün CHP'ye katıldı
T24 - AKP iktidarını kastederek "Bu zihniyet analarını da satar" ifadesini kullandıktan sonra Hürriyet gazetesi başyazarlığından istifa eden Oktay Ekşi, bugün resmen CHP'ye katıldı.CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında CHP'ye katılan gazeteci Oktay Ekşi'ye rozetini taktı.Oktay Ekşi, uzun bir gazetecilik yaşamından sonra CHP'de bulunmaktan onur duyduğunu dile getirerek, ''Bu dakikadan itibaren, milletine çok büyük hizmetler veren bu büyük partiye katılıyorum'' dedi.CHP üyeliğinin, bir vatandaşın taşıyabileceği en büyük şeref payelerinden biri olduğunu belirten Ekşi, CHP'li olmanın, Atatürk'ün izinden ve gösterdiği hedeflerden ayrılmamak anlamına geldiğini söyledi.Basın Konseyi Başkanlığı, Ekşi'yle ilgili şu açıklamayı yaptı: "Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi bugün saat 13.30’da Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Meclis Grubu salonunda yapılacak bir törenle Cumhuriyet Halk Partisi’ne (CHP) katılacaktır. Oktay Ekşi siyasi kimliğinin gerektirdiği anda Basın Konseyi Başkanlığını bırakacağını ifade etmiştir."Ekşi, CHP'li olmanın, ''Türkiye Cumhuriyeti'nin ebediyen yaşaması idealine kendini adamak, 'bağımsızlık benim karakterimdir' diyebilmek, çağdaş uygarlıkla bütünleşmek, demokrasiye, hukuka bağlı olmak, her türlü yolsuzluğa karşı mücadele etmeye söz vermek'' olduğunu vurgulayarak, ''CHP'li olmak, bu değerleri yaşama geçirecek olan CHP'yi iktidara getirmek için var gücüyle çalışmak demektir. Bu sözü vererek aranıza katıldım'' dedi.Kılıçdaroğlu: Burada özgürsünüzKılıçdaroğlu da Ekşi'nin, ''bir kalem ustası, bir medya duayeni olduğunu, kalemini satmadığını, bağımsız kullandığını, yeri geldiğinde CHP'yi de eleştirdiğini, doğruları söylemekten çekinmediğini'' ifade ederek, Ekşi'nin partiye katılmasından mutluluk ve onur duyduğunu vurguladı.Ekşi'nin, CHP'li olmanın ne olduğunu çok güzel anlattığını belirten Kılıçdaroğlu, Ekşi'nin kaleminin, AK Parti iktidarıyla ''askıya alındığını'' savundu.Kılıçdaroğlu, ''Burada yazacak, söyleyeceksiniz, burada özgür ve bağımsızsınız'' diye konuştu.Oktay Ekşi, İkizdere Vadisi’nin sit alanı ilan edilmesinin ardından kurulun yetkisinin alınarak Çevre Bakanlığı’na verilmesiyle ilgili Hürriyet gazetesinde yazdığı yazıyı “Şimdi, her şeyi satan işte o zihniyetin marifetlerini görüyoruz" diye bitirmişti.Bu yazı, Ekşi’nin Hürriyet gazetesindeki başyazarlık görevinden ayrılmasına neden olmuştu. Gazeteci Oktay Ekşi, halen Basın Konseyi Başkanlığı görevini yürütüyor. Ekşi'nin CHP'ye katılmasıyla ilgili Basın Konseyi'nden yapılan açıklamada "Siyasi kimliğinin gerektirdiği anda Basın Konseyi Başkanlığını bırakacağını ifade etmiştir'' denildi.~"Üzgünüm ki sırada Yılmaz Özdil olabilir"İstifa etmesinin ardan yaşadıklarını Akşam gazetesinden Şenay Yıldız'ın sorularını yanıtlayan Ekşi, "Birisi 120 kişilik liste hazırlamış. Üçüncü, benim adımmış, üzgünüm ki sırada Yılmaz Özdil olabilir. Değerli bir yazarsanız katliniz vaciptir" dedi.Akşam gazetesinden Şenay Yıldız'ın sorularını şöyle yanıtladı:Geçen haftalarda Zaman gazetesinde Hüseyin Gülerce bir yazı yazdı. Ertuğrul Özkök de köşesinden 'Bu, medyada tasfiyelere ilişkin bir tebligat' yanıtını verdi. Böyle bir tartışma daha önce yaşandı mı?  Böyle rezalet görmedim58 senem bitiyor benim. Bu süre içinde hiçbir zaman böylesine rezilane bir tablo yaşamadık. Çünkü, sütun yazarı bir başka patrona mektup gönderiyor sütununda, 'Bunları atın' diyor. Bunlar, demokratlığından geçilmeyen insanlar. Demokrat olmanın birinci koşulu, fikren anlaşamadığımız kişilerle aynı ortamda birlikte yaşamamız gerektiğine inanmaktır. Bunlar önce tasfiyeci... Yazan adamı tasfiye etmeyi birinci görev olarak aklına koyan insanlar ortamında böylesine rezilane bir süreci daha önce hiç görmedim, yaşamadım.Demokrat Parti dönemiyle kıyasladığınızda durum nasıl?Ben mesleğe girdiğimde CHP muhalefete düşmüştü, Demokrat Parti iktidara gelmişti. 54'te ikinci seçim oldu. Ezici lafının bile küçük kaldığı çoğunlukta DP dönemi başladı ve biz, o zamanki gazeteciler boğazımızın sıkıldığı döneme girdik. Arkadaşlarımız çıkartılan yasalarla yerli yersiz yargılandı, bir buçuk sene hapiste yatmak üzere Ankara'da şimdi müze haline getirilen Ulucanlar'daki Merkez Cezaevi'ne atıldı. Gazetecileri, gazeteleri susturma amaçlı ciddi baskı altına girdik ama örneğin Adnan Menderes, 'Sizin Ulus Gazetesi'nde Tahir Burak diye bir karikatüristiniz var, beni kedi gibi çiziyor. Ben buna kızıyorum, onu atın' demedi. 'Ben bundan rahatsız oluyorum' dedi ve dava da açtı... Cahit Yalçın, CHP'nin organı Ulus Gazetesi'nin yazarıydı. Falih Rıfkı Atay, DP'ye muhalif bir yazar idi. Bedii Faik, DP'ye muhalif bir yazar idi. Çetin Altan, DP'ye muhalif, tanınmış bir yazardı. Hiç birinin ekmeğiyle oynama diye bir şey düşünülmüş, söylenmiş, değildir.Sizce Gülerce neden şimdi böyle bir yazıyı kaleme aldı? Çok demokrat oldukları için herhalde. Onlara sorun. 'İstemediğimiz adamları mezarlığa gönderelim' diye düşünüyorlar herhalde. O tür ilişkilerin nereden gelen talimatla sütuna yansıdığını bilemiyorum. O benim bilgi alanımın dışına çıkıyor.Hırsızlık, yasakla önlenmezO yazıda yine diyor ki Gülerce, 'Merkez medyanın iktidar tayin etmek için kullanıldığı dönemler geride kalacak.' Siz de içindeydiniz uzun yıllar 'merkez medya'  dediğimiz yapının. Öyle miydi hakikaten? Güzel günler var yani önümüzde, değil mi? (gülüyor) Önce işin kuralını konuşalım; medyanın işi memleketi yönetmek değil, iyi bilgilendirmek, yorumlamak, uyarmaktır. Bunun dışına çıkan dün olmuştur, bugün vardır, yarın da olacaktır. Elindeki kalemi ya da yayın gücünü, ülkeyi yönetme yahut müdahale etme konusunda araç gibi görenler olur. Hırsızlığı yasaklamakla önleyemezsiniz. Önemli olan, onu minimize etmektir. Sütunuyla memleketi idare etmeye kalkan çok meslektaşımız var bizim. Akıl vermeye kalkan, verdiği akılla başbakanlarını yönlendiren. Eskiden de vardı. Önemli olan siyasi iktidarın onların müdahalesine, demokratik usullere uyarak izin vermemesidir. Çünkü o, demokrasinin genel hattını dahi hazmedememiş bir kafa tarzının düşüncesidir. Ne yaparsın? O yazıyorsa, sen de aldırış etmezsin. Yapacağın nedir başka? İşin bu sakıncalı tarafını görüp, 'Önümüzde güzel günler var' diyen kardeşimizin 'Siyasi iktidarın, medyaya müdahalesine ne diyorsun?' sorusuna yanıtı var mı? Asıl tehlike orada. Kendisinin de yazı yazmasıyla ilgili karşısında duran ihtimali görmesi. Bugünkü ilişkiler, Hüseyin Gülerce'nin sütununa bugünkü siyasi iktidarın başındaki zatın müdahale etmesini gerektirmiyor olabilir. Ama, yarın sap döner, hesap döner. Eğer iktidarın müdahalesine yeşil ışık yakıyorsan, birisi de sana hesap sorar. Önemli olan ona izin vermemektir.Geçen hafta, basında tasfiye tartışmalarının oldukça yoğun olduğu bir haftaydı. Zaman gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce'nin 31 Aralık tarihli yazısında 'Türkiye'deki asıl büyük değişimin medyada yaşanacağını' söylemesi ve Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök'ün 'Bu bir tebligat' diyerek yanıt vermesinin ardından, Cumhuriyet yazarı Bekir Coşkun'un son çıkardığı kitabında eski patronu Aydın Doğan'ın kendisine tasfiye listesini gösterdiğini açıklaması tartışmaları yeniden alevlendirdi. 28 Ekim tarihinde yer verdiği 'Şimdi analarını bile satan zihniyetin marifetlerini görüyorsunuz' ifadesinden sonra Başbakan Erdoğan'dan gelen sert tepki üzerine önce özür yazısı yazan, sonra da istifa eden Hürriyet gazetesinin eski Başyazarı ve Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi medyada tasfiye tartışmalarını değerlendirdi.Doğan Medya Grubu'nu tartışmamBu süreçte teklif geldi mi başka bir yerden?Meslek dünyasından teklifler oldu ama benim 'evet' dememi gerektiren bir teklif olmadı.Yazarlıkta artık defteri kapattınız mı, yoksa halen bekliyor musunuz?Bu soruyu yanıtlamak için birkaç güne ihtiyacım var.Ertuğrul Özkök sonrası Hürriyet'i nasıl görüyorsunuz peki?Tartışmam onu.İş ahlakımın vecibesiBugün medyada beğenmediğiniz bir dönem yaşanmasında 'Merkez Medya' dediğimiz Doğan Grubu'nun da hataları olabilir mi? İzin verirseniz Doğan Medya Grubu'yla ilgili meseleleri tartışmam. O benim iş ahlakımın bana yüklediği bir vecibedir. Onu, onlar bana sordukları zaman, onlarla konuşurum.Fehmi Koru'nun ayrılığı ilahi adaletMedyada yaşanacağı belirtilen değişimle ilgili sizin yorumunuz nedir? Kim kimi tasfiye edecek, ne yaşanacak?Ben kimsenin kimseyi tasfiye etmesinin doğru olduğuna inanmıyorum. Bu nedenle yorum yapmak istemem. Bu işlerle ilgili şimdi bakınız medyanın kendi işlevi onun da bir hizmet tarzı var. Bu okuyucuya, izleyiciye bilgi vermek az önce konuştuğumuz şekilde özgürce yorum yapmak filan. Bunu kim tasfiye edebilir okuyucu tasfiye eder. 'Başbakan tasfiye eder' diye bir şey yok ki.  'Oktay Ekşi iyi yazmıyor' diye okuyucunun tepkisi zaten e-maille, mektupla gelir. İletişimin yaygınlaştığı bir ortamda bunu zapt edebilir misiniz, okunmayan adamı okunuyor gösterebilir misiniz? Buna Başbakan burnunu sokar mı, Hüseyin Gülerce burnunu sokar mı, buna bir gazeteci avukatlık yapar mı?Çok ciddi bir ayıp. Bir yandan insanlara ahlaki değer vaazı verip, öbür taraftan böyle şeyler yapmak çok ciddi bir ayıp.Önce Bekir Coşkun'un ayrılışı, Ertuğrul Özkök'ün farklı bir yere kaydırılması, sonra sizin yaşadığınız süreç... Siz bunları aynı zincirin halkası gibi görüyor musunuz?Değerli bir yazarCumhuriyet'te Bekir Coşkun'un yeni kitabının çıktığına dair bir bilgi vardı. Orada Bekir Coşkun'un kendi başından geçeni yazılı olarak anlattı.Evet, Coşkun, Aydın Doğan'ın kendisine gösterdiği bir tasfiye listesi olduğunu ve burada kendi adının ilk, Ertuğrul Özkök'ün ikinci, sizin de üçüncü sırada olduğunuzu yazmış. Haberiniz var mıydı böyle bir listeden?O tarihte duydum yani. Üçüncüsü de Oktay Ekşi'ydi. Duydum canım. Birisi 120 kişilik liste yapmış, üçüncüsü de benmişim. Yılmaz Özdil'le ilgili de bir süredir olumsuz yorumlar okuyoruz. Belli bir çevre de 'sırada o mu var' diye sorguluyor? Üzgünüm ki olabilir: Yılmaz çok değerli bir yazar, ama madem ki çok değerli bir yazarsınız katliniz vaciptir.Erken tecelli etmişFehmi Koru'nun Yeni Şafak'tan ayrılmasını nasıl görüyorsunuz?Allah'ın sopası yok ki. Maalesef pek çok meslektaşının tasfiye edilmesini isteyen bir kalem idi. 'Belki de başına gelen ilahi adaletin tecellisi' demek istiyorum. Biraz erken tecelli etmiş sayılabilir.Doğan Grubu'na geçmeye çalışıyor deniliyor. Olabilir mi?Çok dilekçe verdi, ben de fark ediyorum. Tasfiye, despot bir kafa ürünü, iyi değil. Metottur, dilektir. Nasıl kabul edilebilir? Hem demokrat olacaksınız, hem tasfiyeci olacaksınız. Böyle şey olabilir mi?Maçka'ya ifade özgürlüğü anıtı yapılıyorGazetecilere Özgürlük Platformu'nun benim başkanı olduğum dönemdeki önerileri çerçevesinde Maçka Parkı'nda bir ifade özgürlüğü anıtı yaptırıyoruz. Şişli Belediyesi yapacak. Maçka Parkı'nda basına açıklama yapmak isteyen herkesin kullanabileceği ifade özgürlüğü anıtı isimli, ama işlevi de olan bir çeşit kürsü. Yani ana fikri de öyle verdik. Arkasından da zannediyorum Ankara İzmir'deki gazeteciler 'Biz de yaptıralım' dediler. Belki Türkiye'nin her yerine yayılır. Fikrin sahibi olduğum için mutluyum. Bir de 3 Mayıs 2011'de Türkiye'deki bütün basından arzu eden ve başvuran herkesin katılabileceği bir Basın Özgürlüğü Kongresi toplayacağız.