'Okulda bir hocadan Allah sözü işitmedim ama Halkevi'nde dans öğrettiler'

'Okulda bir hocadan Allah sözü işitmedim ama Halkevi'nde dans öğrettiler'

Hayrettin Karaman

(Yeni Şafak, 21 Eylül 2012)

 

Kırk yıllık Yani...

 

Değişimin değişmez bir kanun olduğu söylenir ama pek kolay, çabuk ve bazı alanlarda kendiliğinden olmadığı da apaçık ortada. Şu laikçilerin İmam Hatip okulları ile başörtüsüne bakışları işte bu değişmeyenlerin başında geliyor. 'Kırk yıllık Yani, olur mu Kâni' demişler; Yani'nin; yani gayr-i müslimin Kâni; yani Müslüman olduğu, ihtida olayı nadir değil, fakat bu laikçiler -ki, çoğu eski ve yeni CHP çatısı altında bulunuyorlar- bir türlü hidayete eremiyorlar.

Başbakanımız Denizli'de İmam Hatip okullarından, dört artı dörtten ve seçmeli Kur'an, din ve siyer derslerinden söz etti ya, yine tozu dumana kattılar, medyada şovlar yapıyor, kaybettikleri (bu sebeple hayali) ihtilal muhataplarını tahrike çalışıyorlar.

Bağnazlık, peşin hüküm, kökleşmiş kanaat aklın sağlıklı işleyişine mani olduğu için bir türlü söyleneni anlamıyorlar. Adıyla sanıyla profesör bir bayan çıkmış hâlâ 'Bu kadar İmam Hatip okuluna ihtiyaç yok, kızlar imam olmadıklarına göre onların orada ne işi var, bu bir karşı devrim, iktidar dini siyasete alet ediyor...' diyor. Altmış senedir bu terane devam ediyor, hiç değişmedi.

İmam Hatip okulları, laikçilerin istedikleri gibi 'bir meslek okulu'; yani yalnızca imam ve hatip yetiştiren ve sadece ilahiyat fakültelerine öğrenci hazırlayan okullar değil. 'Çocukları hangi mesleği, fakülteyi, dalı seçerse seçsin ama dindar olmalarını, milletimizin temel değerlerine yabancılaşmamalarını' isteyen veliler İmam Hatip okullarına akın ediyorlar.

Hemen bir başka itiraz avazesi yükseliyor: Diğer okullar dinsiz mi yetiştiriyor?

Seçmeli din derslerine bile itiraz etmenin manası nedir? 'Çocuklar okullarda din öğretimi ve eğitimi almasınlar' demek değil midir? Ben 1940'lı yıllarda ilkokulda ve orta okulda okudum; bir hocadan bir kere olsun din, Allah, Peygamber sözü işitmedim. Ama ilkokul son sınıfta bizi Halkevi'ne götürdüler, kız arkadaşlarla eşleştirerek dans öğrettiler (uygarlık).

Her şeye rağmen 'diğer okullar -hele de bu seçmeli dersler konduktan sonra- dinsiz yetiştiriyor, İmam Hatiplerden başka dinimizi ve değerlerimizi koruyacak bir okul yok' demiyoruz, diyemeyiz. Ama İmam Hatiplerin bu maksada daha uygun olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

'Başörtüsü, din dersleri, genel maksatlı İmam Hatip okulları öğrencileri bölüyor, farklılaştırıyor, bu da milli birliğe aykırı' diyorlar.

Bu itirazın gideceği yer şudur: Milli eğitim, değerler yönünden tek tip insan yetiştirecek şekilde ayarlansın.

Peki bu değerler nedir?

Eğer milli değerlerimiz ise bunun başında ve özünde din vardır. Yapılan araştırmalar halkımızda inancın, dine saygının ve az çok dini uygulamanın büyük çoğunluğu teşkil ettiğini gösteriyor.

Şu halde tek tiplik adına ya değerlerimizden vaz geçecek, sözde evrensel olan Batılı -bu da sağ mı, sol mu çözülmüş değil- değerleri dayatacaksınız, yahut da bütün öğrencilere dini mecbur hale getireceksiniz. Eğer demokrasi diyorsanız bunu yapamazsınız, İslam diyorsanız yine yapamazsınız. Çünkü zorla, dayatarak dindarlık olmaz. Bu sebeple hem isteyene hizmet versin diye alternatif okullar açılıyor (istemeyen çocuğunu göndermez), hem de yine isteyene bütün okullarda belli ölçüde din bilgisi alma imkanı sunuluyor.

Bundan iyisi can sağlığı.