T24 - Prof. Osman Müftüoğlu'nun Hürriyet'teki sağlık sayfasında tavsiye ettiği bazı ürünleri üreten şirketlerle profesyonel ilişkilerinin ortaya çıkmasına ilişkin tartışma sürüyor. Hürriyet Okur temsilcisi Faruk Bildirici, Müftüoğlu'nun adını anmadan, okurların, medyada gazeteci kökenli olmayan yazarların ilişkilerini bilme hakkı olduğunun altını çizdi.
T24 Genel Yayın Yönetmeni Doğan Akın, Müftüoğlu'nun profesyonel ilişkilerini ortaya çıkaran ve etik ihlali yapıldığını vurgulayan üç yazı kaleme almıştı. Akın'ın ilk yazısının ardından, Hürriyet Okur Temsilcisi Bildirici, Müftüoğlu'ndan açıklama istemişti. Müftüoğlu, hangi şirketlerle ilişkili olduğunu belirtmemiş, T24'te ortaya çıkan bazı danışmanlık ilişkilerinin basın toplantısıyla duyurulduğunu belirtmekle yetinmiş, ancak "daha dikkatli olması gerektiğini" anladığını da açıklamasına eklemişti.
Müftüoğlu'nun bu açıklamasından sonra T24'te Müftüoğlu'nun yeni ilişkileri ortaya çıkarıldı. Umur Talu Habertürk'teki iki yazısında "Hürriyet'in spa doktoru" olarak andığı Müftüoğlu ve gazetesini ağır bir dille eleştirdi. Mehveş Evin de, Milliyet'teki köşesinde "Osman Hoca işleri ilerletmiş" başlığıyla yayımlanan yazısında Müftüoğlu'nu eleştirdi.
Bütün bu yayınların ardından,Doğan Akın, Hürriyet ve Türk Tabipleri Birliği'ne, kamuoyuna ilan ettikleri etik kuralları gözden geçirmeye çağırmıştı.
Hürriyet Okur Temsilcisi Faruk Bildirici, bugünkü (9 Ocak 2012) yazısında etik kuralların gazetecileri bağladığını, ancak okurların da dışarıdan yazan yazarların ilişkilerini bilmeye hakkı olduğunu vurguladı.
Bildirici'nin "Okurun bilme hakkı" başlıklı yazısı şöyle:Okurun bilme hakkı
“Yazarken çizerken hangi şapkayla yazıyoruz” diye sormuştu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan. “Akademisyen, gazeteci, şirket ortağı, banka danışmanı, banka yönetim kurulu üyesi, yatırımcı. Birşeyler yazıyor, bir şeyler söylüyorlar ama bu gerçekten samimi, doğru bir analiz mi?” diye de eklemişti.
Babacan’ın bu soruları, “Portföy yöneten gazeteci ve yazarlar var mı” sorunu olarak gündemde yer işgal etti bir süre. Sonra da birçok konuda olduğu gibi yanıtını bulmadan, sonuca ulaşmadan kaynadı gitti.
Fakat medyadaki sürekli devinim, biz gazetecileri bu soruya yanıt vermeye zorluyor. Zira artık eskisi gibi değil. Meslekten gelmeyen, asli sıfatı “gazetecilik” ya da “yazarlık” olmayanlar, uzmanlık sıfatlarıyla yazıyorlar, yorumlar yapıyorlar. Babacan’ın sözlerinden alıntıyla ifade edersem “çift şapkalı” yazarlar, yorumcular giderek artıyor. İyi de oluyor.
Tek şapkası “gazetecilik” olanların “yayına konu ettiği kişi veya kurumlardan hediye alması, ayrıcalık görmesi” yani maddi ilişki içine girmesi kabul edilemez. Bu konuda ilkeler çok nettir. Hürriyet Yayın İlkeleri de bu yöndedir.
Doğal olarak bu ilkeler, mesleği gazetecilik olmayan yazarları kapsamaz. Onlar zaten yazarlık dışında gelir getirici başka işlerle uğraşan insanlardır. Hem zaten diyelim bir bankada danışmanlık yapan bir yazarın samimi ekonomik analizler yapamayacağı söylenemez. Ya da bir ilaç firmasıyla ilişkisi olan bir doktorun sağlığa yararlı olmayan bir ilacı okurlarına önereceği düşünülemez.
Ama okurun bilme hakkı vardır. Okur, yazarın diğer şapkalarını bilirse yazdıklarını da o ilişkilerini de göz önünde tutarak değerlendirir. O yüzden de “Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesi”nde “Gazeteci olmayanlar” başlığı altında bir ilke benimsenmiştir:
“Bir yayın organında, sürekli veya zaman zaman gazetecilik kapsamına giren alanlarda faaliyet gösterenlerin asıl sıfatları, asli işleri uygun şekilde belirtilmeli, kamuoyu onların temel konumu hakkında bilgilendirilmelidir.”
Zira şeffaflık, gazeteciliğin temel ilkelerindendir. Okurla güven ilişkisinin yara almaması ancak böyle sağlanır.