5-21 Ağustos tarihleri arasında Brezilya’nın Rio de Janerio kentinde yapılacak Olimpiyat oyunlarında bu sene ilk kez bir mülteci takımı yarışacak. Yurdu, ulusal bayrağı veya marşları olmayan “Mülteci Olimpiyat Atletleri” dünyadaki tüm mültecilere bir umut mesajı vermeyi amaçlıyor. 1896 yılında modern Olimpiyatların başlamasının üzerine 200’den fazla ulusal takım Yaz ve Kış Oyunlarında yarıştı. Tarihte ilk kez bu sene bir mülteci takımı yarışlara katılacak.
Sivil Sayfalar’da yer alan haber göre, Uluslararası Olimpiyat Komitesi Başkanı Thomas Bach Haziran ayında Olimpiyat oyunlarına katılmak üzere mültecilerden oluşan bir takım kurulduğunu açıkladı. Bir ulusal takımları, arkalarında yürüyecekleri bir bayrakları ve çalınacak bir ulusal marşları olmayan bu mülteciler, Olimpiyat bayrağı ve marşı altında oyunlara katılacak. Mülteciler takımı, oyunların açılış töreninde ev sahibi Brezilya’nın öncesinde olimpiyat bayrağıyla tur atacak. Bach “Mülteci takımını Rio’daki Olimpiyat Oyunları’na buyur ederek dünyadaki tüm mültecilere bir umut mesajı vermek istiyoruz” dedi.
Mülteci Olimpiyat Atletleri Takımı olarak adlandırılan takım 10 kişiden oluşuyor. 10 sporcunun katıldığı mülteciler takımının ilk kısmının beşi Güney Sudan’dan, ikisi Suriye’den, ikisi Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nden ve biri Etiyopya’dan geldi. Dört kadın ve altı erkekten kurulu takım, yüzme, judo ve atletizm branşlarında yarışacak.
Olimpiyat atletlerinden Rami, 14 yaşında Suriye Aleppo’da resmi yüzme antrenmanlarına başladı. Aleppo’daki bombalama ve kaçırılma olaylarının artmasının üzerine ailesi onu Türkiye’de okuyan abisinin yanına gönderdi. “Küçük bir çantam vardı. Çantama 2 ceket, 2 t-shirt, 2 pantolan aldım. Sadece birkaç ay Türkiye’de kalıp sonra ülkeme döneceğimi düşünüyordum.” Şimdi “Yüzmek benim hayatım, yüzme havuzu benim evim”
Diğer bir olimpiyat atleti, Doğu Demokratik Kongo Cumhuriyeti savaş zamanında Yolande Mabika, küçük bir çocukken ailesinden ayrıldı. Tek başına koştuğunu ve bir helikopterle başken Kinshasa’ya götürülmesinin haricinde çok az şey hatırlıyor. Yolande burada yaşadığı yetiştirme yurdunda judoyu keşfediyor.
“Judo bana hiçbir zaman para kazandırmadı ama bana güçlü bir yürek verdi. Ailemden ayrıldığım zamanlarda ağlamaya çok alışmıştım. Daha iyi bir hayat için judoya başladım.”
Birkaç yıl öncesine kadar ailesinin yanında çobanlık yapan 24 yaşındaki, Güney Sudan'lı Paulo Amotun Lokoro ise boyunca savaşla yaşamıs. Çatışmaların etkisi onu Kenya’ya kaçmaya zorlamış. Mülteci kampında yaşarken sporda ilerlemeye başlayan Paulo daha önce dünya rekorlarının sahibi Tegla Loroupe’un antrenörlüğünde çalışmalara başlamış. “Buraya gelmeden önce antrenman ayakkabılarım bile yoktu. Şimdi burada iyi bir düzeye geldiğimizi görünce kadar sürekli antrenman yapıyoruz ve nasıl atlet olabileceğimizi biliyoruz.”