'Ölmek istiyorum..'

'Ölmek istiyorum..'
Tiyatro oyuncusu Hadi Çaman yakalandığı amansız ALS hastalığı yüzünden günden güne eriyor... Milliyet yazarı Ali Eyüboğlu tiyatro sanatçısı Hadi Çaman'ı ziyaret ettiği huzurevinde tanık olduklarını, sanatçının dramını okurlarına duyuruyor ve Hadi Çaman Tiyatrosu öğrencilerinden bir istekte bulunuyor...***Hadi Çaman’ın dramıAnlatması zor bir fotoğraf bu... Açlık deyince akıllara gelen Afrikalı insanların fotoğraflarını düşünün... “Bir deri bir kemik kalmış” denir ya, aynen öyle... Yemek yiyemiyor, su içemiyor, konuşuyor ama sesi çıkmıyor... Meramını ifade edemediği için de haliyle öfkeleniyor, üzülüyor... Bebekler gibi mamayla besleniyor... Bebekler mamasını kaşıkla yiyor, ama o çiğneme refleksi yok olduğu için delinen gırtlaktan mideye salınan hortumlardan gelen sıvılarla... Vücudun tüm kasları eridiği için ayağa kalkamıyor, o nedenle o da çocuklar gibi bezleniyor. Yüreğim el vermediği için fotoğrafını çekemeyip, durumunu yazarak gözler önüne sermeye çalıştığım bu insan, tiyatro oyuncusu Hadi Çaman... 2007’nin son günlerinde ALS hastalığına yakalanan Çaman, 2008’in mayıs ayından bu yana Kızıltoprak’taki Doğa Huzurevi’nde. Önceki gün Huzurevi’nin sahibi Levent Cebir aracılığıyla randevu alıp gittim ziyaretine... Yıllarca tiyatro dünyasının haberlerini yapan gazeteci Bülent Kınay, dostu Çaman’ın son halini ağlayarak anlatırken beynimde hayali bir fotoğraf oluşmuştu, ama o fotoğrafın, gerçeğiyle uzak yakın alakası yoktu. Zaman zaman bilinci konusunda da sorun yaşayan Çaman, beni görünce hemen tanıdı. Gözleri ışıl ışıl oldu, bir şeyler söylemeye başladı. Huzurevi çalışanları, Çaman’ın söylemeye çalıştıklarını bana aktardı. Fotoğraflarla teselli İlk gösterdiği şey, yatağının dibindeki demire astığı fotoğraflar oldu... Fotoğrafların biri; Hadi Çaman’ın Kocaeli Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan oğlu Efe ile sağlıklı ve mutlu günlerinden bir kareydi, diğeri de gelini ve torunuyla birlikte Hadi Çaman... Üstteki fotoğrafı gösterip, “Benim torunum” derken gözleri doldu. Sonra cebimdeki bloknotu çıkarıp verdim kendisine, bir de kalem, meramını daha rahat anlatması için... Parmakları kalemi tutup, düzgün şekilde yazı yazmasına imkân vermiyordu ama ona rağmen bir hayli çabaladı bir şeyler yazmak için. “Sesim yok... İnanılmaz zayıfladım. Evde yaşamama imkân yok. Münir Özkul’la Vehbi Koç’un kızı da benim gibi... 40 yıldan sonra bu hale gelmem beni mahvetti. Ölmek istiyorum” deyip, altını imzalayıp, bloknotu bana uzattı... Yazdıklarını okuyunca içim burkuldu. Düzenli olarak kullandığım şeker ve tansiyon ilaçlarımı saatlerinde almış olmama rağmen kendimi iyi hissetmediğimi anlayınca mecburen elini sıkıp, acil şifalar diledikten sonra çıktım odasından... Yanından ayrılmadan önce son kez göz göze geldiğimizde birkaç dakika önce torununun fotoğrafını gösterince dolan gözlerinin nemlenmesi ise bir hançer gibi saplandı yüreğime... Tolga Çevik’ten yardım eli Sevenlerinin belleğindeki fotoğrafını silmemek için Hadi Çaman’ın o halinin fotoğrafını çekip yayınlamayı aklımın uçundan bile geçirmedim. Bu nedenle izin istemeye bile teşebbüs etmedim. “Peki ona rağmen bu yazıyı niye yazdın?” diyenler olursa açıklayayım. Birkaç sanatçı dostu, seveni ya da Hadi Çaman Tiyatrosu’nun öğrencileri belki bu yazıyı okur da ziyaretine gider ve maddi manevi destek olurlar diye... Çünkü maddi ve manevi olarak insanı bir hayli yoran bir hastalık ALS. Öğrendiğim kadarıyla şimdiye kadar sanat dünyasından Çaman’ın ziyaretine gidenler Füsun ve Sevinç Erbulak’la sınırlı. Ekrem Bora da, aynı huzurevinde kalan bir yakınını ziyaret ettiğinde Çaman’a da uğrayanlardan... Bir de Tolga Çevik var eski hocasına bir miktar da olsa maddi destek veren. Bir süre önce sanatçıya maddi destek amacıyla düzenlenen geceden elde edilen gelir, bitti ya da bitmek üzere... Hadi Çaman’a bir kez daha acil şifalar diliyorum buradan...***