T24 - Yaklaşık 42 yıldır siyaset sahnesinde olan Necmettin Erbakan, 14 yıl önce bir MGK toplantısının ardından Başbakanlık görevini bırakmak zorunda kaldığı 28 Şubat tarihinden bir gün önce hayata gözlerini yumdu. Erbakan’ın siyasi hayatındaki bu en önemli dönem tarihe “28 Şubat süreci” olarak kazındı.Yaklaşık 42 yıldır siyaset sahnesinde olan Necmettin Erbakan, 14 yıl önce bir MGK toplantısının ardından Başbakanlık görevini bırakmak zorunda kaldığı 28 Şubat tarihinden bir gün önce hayata gözlerini yumdu. Erbakan’ın siyasi hayatındaki bu en önemli dönem tarihe “28 Şubat süreci” olarak kazındı. Akşam gazetesinde yer alan haber şöyle:Milli Görüş’ün lideri Erbakan, siyaset hayatına 1969 yılında Konya’dan bağımsız milletvekili olarak başladı. 1970 yılında Milli Nizam Partisi’ni kuran Erbakan, 42 yıllık siyasi hayatına 3 kez partisinin kapatılması, 3 ayrı dönem koalisyon hükümetinde başbakan yardımcılığı, Refahyol hükümetinde başbakanlık görevleri sığdırdı. 12 Eylül askeri darbesinin ardından 1 yıl süreyle tutuklu kaldı. 10 yıl süreyle siyaset yapma yasağı alan Erbakan, 1987 yılında halk oylamasıyla yeniden siyasete döndü. Necmettin Erbakan’ın siyasi hayatında en önemli başarısı 24 Aralık 1995 seçimlerinde Genel Başkanı olduğu Refah Partisi’nin sandıktan birinci parti olarak çıkmasıydı. Erbakan, seçim kazanan partinin genel başkanı olarak hükümeti kurma görevini Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’den alırken, ANAP ve DYP ile yaptığı hükümet kurma görüşmeleri olumsuz sonuçlanan Erbakan görevi Demirel’e iade etmek zorunda kaldı. ANAP ve DYP’nin kurduğu hükümet fazla uzun sürmeyince bu kez tekrar hükümet kurma çalışmalarına başlayan Erbakan DYP ile siyasi tarihe Refahyol hükümeti olarak geçecek koalisyon hükümetini kurdu. 28 Haziran 1996 tarihinde Başbakanlık koltuğuna oturan Necmettin Erbakan, 28 Şubat 1997'de tarihe “post modern darbe” olarak geçen MGK toplantısı sonrasında alınan kararlar ile önce başbakanlık görevini koalisyon ortağı Çiller’e devretmek istemiş ancak Cumhurbaşkanı Demirel’in hükümet kurma görevini ANAP Lideri Yılmaz’a vermesiyle iktidarı bırakmak zorunda kalmış, kendisine siyasi yasak getirilmiş ve bir daha partisi Meclis'e girememişti 28 ŞUBAT’IN NEDENLERİ Erbakan’ın Başbakanlığı'nda kurulan RP-DYP koalisyonu sırasında yaşanan birçok olay 28 Şubat’ın nedeni olarak gösterildi. Bunlardan öne çıkanlar ise; 2 Ekim-7 Ekim 1996 tarihleri arasında Başbakan Necmettin Erbakan sırasıyla Mısır, Libya, Nijerya'yı ziyaretinde, Kaddafi'nin bir çadırda Erbakan ile yaptığı görüşmede sarf ettiği sözler, 3 Kasım 1996'da meydana gelen Susurluk kazasının ardından 'fasa fiso' açıklaması ve Kayseri Belediye Başkanı Şükrü Karatepe’nin, 10 Kasım 1996 tarihli Refah Partisi İl Divan Toplantısındaki konuşmasında “Süslü püslü göründüğüme bakıp da laik olduğumu sakın sanmayın. Resmi görevim nedeniyle bugün bir törene katıldım. Belki başbakanın, bakanların, milletvekillerinin bazı mecburiyetleri vardır. Ancak, sizin hiçbir mecburiyetiniz yok. Refah Partili olarak yeryüzünde tek başıma da kalsam, bu zulüm düzeni değişmelidir. İnsanları köle gibi gören, çağdışı bu düzen mutlaka değişmelidir. Ey Müslümanlar sakın ha içinizden bu hırsı, bu kini, nefreti ve bu inancı eksik etmeyin. Bu bizim boynumuzun borcudur” oldu. Erbakan Başbakanlığı döneminde, 11 Ocak 1997'de, Başbakanlık Konutu’nda tarikat liderleri ve şeyhlere iftar yemeği verdi. Bu olayların üzerinden birkaç gün geçtikten sonra 22 Ocak 1997’de yüksek rütbeli subaylar Gölcük'te toplanarak irticanın iktidarda olduğunu tartıştılar. 28 Şubat’ın fitilini ateşleyen ise 30 Ocak 1997'de Sincan Belediyesi’nin düzenlediği “Kudüs Gecesi” oldu. Belediye başkanı Bekir Yıldız, İran büyükelçisinin misafir olduğu gecede sahneye konulan cihad oyunu tepkilere neden olurken, Star Televizyonu muhabiri Işın Gürel saldırıya maruz kaldı. Belediye Başkanı Bekir Yıldız ise tutuklanarak, mahkûm edildi. Bu olayların ardından 5 Şubat'ta Sincan'da askerler 20 tank ve 15 zırhlı araçla geçiş yaptı. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Başbakan Erbakan'a birkaç mektup gönderdi. Dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya 'irtica, PKK'dan daha tehlikeli' açıklaması yaparken Ankara’da da 11 Şubat'ta Şeriata Karşı Kadın Yürüyüşü yapıldı. 9 SAAT SÜREN MGK 28 Şubat'ta yapılan ve 9 saat süren MGK toplantısında laikliğin Türkiye'de demokrasi ve hukukun teminatı olduğuna vurgu yapıldı. Toplantının ardından hükümete bildirilen MGK kararlarında, “laiklik için yasalar uygulanmalı, tarikatlara bağlı okullar denetlenmeli ve MEB'e devredilmeli, 8 yıllık kesintisiz eğitime geçilmeli, Kuran kursları denetlenmeli, Tevhidi Tedrisat uygulanmalı, tarikatlar kapatılmalı, irtica nedeniyle ordudan atılanları savunan ve orduyu din düşmanıymış gibi gösteren medya kontrol altına alınmalı, kıyafet kanununa riayet edilmeli, kurban derileri derneklere verilmemeli, Atatürk aleyhindeki eylemler cezalandırılmalı” ifadelerine yer verildi. ERBAKAN KARARLARI İMZALAMADI 28 Şubat MGK’sının ardından kararlar Başbakan Erbakan’a iletildi. Ancak Erbakan, 4 Mart'ta, MGK kararları yumuşatılmazsa imzalamayacağını söyledi ve imzalamadı. 13 Mart'a kadar kararları imzalamayan Erbakan, MGK kararlarını imzalamak zorunda kalmış ve daha sonra bu kararları imzalamadığını sadece ön yazıyı imzaladığını iddia etmişti.21 Mayıs'ta Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş, "Ülkeyi iç savaşa sürüklediğini" söyleyerek, RP'nin kapatılması için dava açtı. 3 Haziran'da Susurluk Davası 7 ay aradan sonra DGM'de başladı. 7 Haziran'da Genelkurmay, irticai faaliyetleri desteklediğini iddia ettiği firmalara ambargo koydu.10 Haziran'da Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay başkan ve üyeleri Genelkurmay Başkanlığı'na çağrılarak kendilerine irtica konusunda brifing verildi. 18 Haziran'da Necmettin Erbakan başbakanlıktan istifa etti. İstifasının nedeninin başbakanlığı Tansu Çiller'e devretmek olduğunu belirtti. 19 Haziran'da Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hükümet kurma görevini o sırada arkasında TBMM çoğunluğu olan DYP lideri Tansu Çiller'e vermeyip, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'a verdi. 30 Haziran'da Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit ve Hüsamettin Cindoruk'la birlikte ANASOL-D hükümetini kurdu.