'Ölümümden vali, vali yardımcısı ve Milli Eğitim Müdürlüğü sorumlu'

'Ölümümden vali, vali yardımcısı ve Milli Eğitim Müdürlüğü sorumlu'

Van’dan raporlu olarak ailesinin yanına geldiği Konya’da, peşinden gelen eski erkek arkadaşı Hakan Başar tarafından tabancayla öldürülen Gülşah öğretmenin mahkemeye verdiği ’vasiyet gibi’ dilekçe ortaya çıktı.

Gülşah Aktürk, kendisini tehditten hakkında dava açılan katili Hakan Başar hakkında Van 4’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde açılan davaya katılma talebiyle verdiği dilekçede, "Vali Yardımcısı en kötü ihtimalle öleceğimi, ölümün hak olduğunu kaçış olmadığını, hiç olmadı istifa edebileceğimi, yanımda biber gazı ile gezmem gerektiğini söyledi" dedi. Gülşah öğretmenin dilekçesinde, "Başıma geleceklerden Van Valisi, Milli Eğitimden Sorumlu Vali Yardımcısı ve Milli Eğitim Müdürlüğü’nün sorumlu olacağını, ölümüm halinde bu kurum ve şahıslara ailem tarafından maddi manevi tazminat davası açılmasını da belirtmek istiyorum" dedi.

Van’da sınıf öğretmeni olarak görev yapan 27 yaşındaki Gülşah Aktürk, Van Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nde işçi statüsünde çalışan eski erkek arkadaşı 36 yaşındaki Hakan Başar’dan ayrıldıktan sonra, tehditlerine maruz kalması üzerine, ailesinin yanına gittiği Konya’da, geçen perşembe günü Başar tarafından öldürüldü. Kadına şiddetin son mağdurlarından biri olan Aktürk’ün öldürülmeden önce Hakan Başar’dan kurtulmak için yasal yollara başvururken, yaşadığı dram ortaya çıktı.

Yaklaşmama kararı aldırdı

Öğretmen Gülşah Aktürk, eski erkek arkadaşı Hakar Başar’ın kendisini ölümle tehdit etmesi üzerine 1 Ekim 2012 günü Van Cumhuriyet Başsavcılığı’na gidip, ölümle tehdit edildiğini ve can güvenliğini olmadığını belirterek, koruma talebinde bulundu. Savcılık tarafından Aktürk Aile Mahkemesi’ne sevk edildi. Mahkeme 6 ay süreyle Başar’ın Aktürk’e yaklaşmasını yasakladı.

Mahkemeye başvurdu: Hakan Başar tutuklansın

Kadına şiddetin genç yaşta kurbanı olan öğretmen Gülşah Aktürk, bu karara rağmen Hakan Başar’ın tehditlerinden kurtulamadı. Polise başvuran Gülşah Aktürk’ün ifadesi üzerine işlem yapıldı Hakan Başaran hakkında Van 4’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldı.

Davaya şikayetçi olarak katılım talebinde bulunan Gülşah Aktürk, 4’üncü Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya 26 Kasım günü dilekçesini vererek, aldığı 45 günlük raporla Konya’daki ailesinin yanına gitti. Ardından da peşini bırakmayan Hakan Başar tarafından 6 Aralık günü Konya’da öldürüldü.

Mahkemeye vasiyet gibi dilekçe

Gülşah öğretmen bu dilekçede, hayatının tehlikede olduğunu belirterek, Hakan Başar’ın cezalandırılmasını, öncelikle de tutuklanmasını talep etti, yaşadığı kabusu da ayrıntılı olarak anlattı. Aktürk dilekçesinde, "Hakan Başar’la 2012 Şubat ayından bu yana duygusal bir arkadaşlığımız vardı. Bana evlenme teklifinde bulundu. Zaman zaman ’benimle evlenmezsen seni vururum, öldürürüm’ gibi tehditlerle beni baskı altına almaya çalıştı" dedi.

Öğretmen Aktürk, dilekçesinde ayrıldığı Başar’ın kendisini sürekli telefonla aradığını ancak kendisinin cevap vermemesi üzerine anne ve babasını aradığını belirterek, "Onları da tehdit etmiş. Kızınız da sizi de öldüreceğim demiş. Bununla beraber benim hakkımda asılsız iddialarda bulunmuş" dedi.

Vali yardımcısından şoke eden sözler: En kötü ihtimalle ölürsün

Öğretmen Gülşah Aktürk, yaşadıkları karşısında anne ve babasının da tavsiyesiyle Van Valisi ile görüşmek istediğini anlattığı dilekçesinde şöyle dedi:

"Ölümle tehdit ve hırsızlık gibi olaylara muhatap kaldığımdan ve bunların bir güvenlik sorunu olmasından ötürü,annem, babam ve ben bu durumu ildeki güvenliği sağlamakla mükellef en büyük mülki amir olan Van Valisi ile görüşmek istedik. Kendisinden görüşme talep ettik, Vali bizimle bizzat görüşmeyip bizi milli eğitimden sorumlu valiye yönlendirdi. Milli eğitimden sorumlu vali Zafer Coşkun, bizi görüşmeye aldı. Durumu anlattık hayatımın tehlikede olduğunu söyledik o da bana, ‘en kötü ihtimal öleceğimi, ölümün hak olduğunu kaçış olmadığını, hiç olmadı istifa edebileceğimi yanımda biber gazı ile gezmem gerektiği gibi’ hiç de duyarlı olmayan, bizi daha da demoralize eden tavsiyelerde bulundu. Hatta ’böyle abuk sabuk insanlarla arkadaş olan kızlarımızda hata’ diyerek kısmen beni suçladı ve bizi gönderdi. O sırada odada bulunan Van Milli Eğitim Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanı Kıyasettin Kırekin ertesi gün yanına uğramamızı istedi. Biz de gittik ve durumumuzla ilgilendi, bizi yönlendirdi. Anlattığım olayların resmi dökümünü, savcılık kayıtlarını, mahkeme kararını dosyalayıp dilekçeyle birlikte Milli Eğitime başvurabileceğimi, Memur Atama Yönetmeliği 39/b maddesi kapsamında tayin isteyebileceğimi söyledi."

45 gün rapor aldı

Öğretmen Aktürk, yaşadığı olaylar nedeniyle kendisini iyi hissetmeyerek Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Adem Aydın’la görüştüğünü söyledi. Aktürk, "Beni muayene etti. Posttravmatik stres bozukluğu ve depresyon olabileceğini ve biraz uzaklaşmamın iyi olabileceğini düşünüp bana 45 günlük istirahat verdi. Bu süreyi Konya’da ailemin yanında geçirdim. Sürekli telefon mesajlarıyla rahatsız etmeye annemi arayıp bana ahlaki açıdan iftiralar atmaya devam etti. Bu hususta da annem ve babam dinlenebilir" dedi.

Hakan Başar’ın kendisini aramalar ve telefon mesajlarıyla taciz ve tehdit ettirmeyi sürdürdüğünü belirten Aktürk, "Kendisine açmış olduğum davayı geri çekmem konusunda bana baskı yapmaktadır. Benim bildiğim kadarıyla anne ve babama, yakın arkadaşlarıma, akrabalarıma, okul müdürüme kendi idare amirlerine ve iletişimde bulunduğu herkese beni kötülemekte, bana ahlaksız iftiralarda bulunmaktadır. Elinde olduğunu iddia ettiği fotoğraf videolarla şantajlar yapmaktadır" dedi.

Ölümüm halinde sorumluların cezalandırılmasını istiyorum

Öğretmen Gülşah Aktürk, dilekçesinde tehdit ve şantajlardan bunaldığını da gündeme getirip, ölümü halinde sorumluların cezalandırılmasını istedi. Aktürk, dilekçesinde şöyle devam etti:

"Hakan Başar denen adamla değil aynı şehir de aynı ülkede bile yaşamak istemiyorum. Bana ve aile verdiği zararlardan hem maddi ,hem manevi yıpranmış durumdayız. Görev yerimin değişmesini ve bana dair gelişmelerin gizli tutulmasını istiyorum. Çünkü bir şekilde benimle ilgili bilgilere ulaşıyor. Bu olaylar sonucunda gerekli girişimlerde bulunduğumu ve memur atama yönetmeliği 39-B maddesi kapsamında hakkım olan tayin hakkımı kullanma doğrultusunda girişimde bulundum. Bunun sonucunda güvenliğim sağlanamaz, görev yerim ailemin yanına sevk edilmezse ve başıma gelecek en ufak olaydan sorumlu olarak Van Valisi, Milli Eğitimden sorumlu Vali Yardımcı Zafer Coşkun, Van Milli Eğitim Müdürlüğünü sorumlu tutup bu kişi ve kurumlar hakkında suç duyurusunda bulunacağımı, ölümüm halinde bu kurum ve şahıslara ailem tarafından maddi manevi tazminat davası açılmasını da belirtmek istiyorum. Tüm bu hususlar nazara alınarak sanığın müsnet suçlardan cezalandırılacağının açık olması, tarafıma zarar verme ihtimalinin bulunması, delillerin toplanmamış oluşu, tarafıma vereceği zararların telafisinin imkansız olması, beni öldürmesi halinde ise bir kadın cinayetine dahi mani olunamayacak oluşu nazara alınarak sanığın 5271 sayılı yasanın 100’üncü maddesi gereğince tutuklanmasını da talep ediyorum."

Suçlanan Vali Yardımcısı: Yazılanlar doğruyu yansıtmıyor

Van Vali Yardımcısı Zafer Coşkun ise hakkındaki iddialarla ilgili açıklamalarda bulundu. Coşkun, şikayet dilekçesi ile ilgili kendisi hakkında yazılanların doğruyu yansıtmadığını söyleyip, kimseye kötülük yapmadığını, iyilik yapmaya çalıştığını anlattı.

Cinayet sonucu hayatını kaybeden öğretmenin kendisine geldiğini, sıkıntısını anlattığını belirten Zafer Coşkun şöyle konuştu: "Yaşanan bu olaydan dolayı büyük üzüntü yaşıyorum. Gülşah öğretmen bu konuyu anlatmak üzere bana geldi, üzülüyordu. Konuyu bana anlatınca amir olarak önce hoca hanımı teselli etmeye çalıştım. Yazaldığı gibi ifadeler kullanmadım. Rahatlamasını sağlamak için söylenmesi gereken neyse bende onları söyledim. Bu gibi konuları kafasına takmamasını, canını sıkmaması gerektiğini anlatarak teselli verdim. Bu tip insanlardan uzak durması gerektiğini de söyledim. Ama kesinlikle canını sıkacak, kıracak, rencide edecek hiç bir şey söylemedim" dedi.

Coşkun, idari olarak yapılması gereken neyse onu yerine getirdiklerini, izin verdiklerini, başka bir kente tayinin çıkarılması konusunun ise kendisinin değil, Milli Eğitim Bakanlığı’nın yapabileceği bir işlem olduğunu belirtti. Zafer Coşkun, öğretmenin ailesi ile telefonla konuştuğunu belirtip "Görev ihmali yok. vicdani, insani olarak elimden geleni yapmaya çalıştım. Kültür müdürlüğünü arayarak, rahmetli hocanın durumunu onlara da anlattım. Birileri çamur atmaya çalışıyor. Ailesi yaşanan olaylardan dolayı büyük üzüntü duyduklarını ifade ettiler. Ben iyilikten başka bir şey yapmadım" diye konuştu.