İstinaf Mahkemesi, İstanbul Esenyurt'ta lise öğrencisi Ömer Barış Topkara'yı silahla vurarak öldüren ve 11 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılan polis memuru H.D.S.'ye verilen cezayı az bularak kararı bozdu. Yerel mahkemenin en üst seviyeden uyguladığı 'haksız tahrik indirimini' düşüren İstinaf Mahkemesi, liseli Topkara'nın katili polis memurunu 15 yıl hapis cezasına çarptırdı.
Bölge Adliye Mahkemesi 1. Ceza Mahkemesi'de görülen duruşmada tutuklu sanık polis memuru H.D.S. ve taraf avukatları hazır bulundu. Öte yandan vefat eden Ömer Barış Topkara'nın babası Seyfettin Topkara ve kardeşi Neslihan Aydın da duruşmaya 'şikayetçi' sıfatıyla katıldı.
Şikayeçilerin avukatı Fatih Köse, "Müsnet suçun sanık tarafından kendisine verilen devlete ait silahla işlediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle TCK'nın 266. Maddesi'nin de uygulanması gerekir. Ayrıca sanık lehine tahrik oluşturacak herhangi bir haksız hareket mevcut değildir. Bu nedenle sanık hakkında TCK'nın 266 (Kamu görevine ait araç ve gereçleri suçta kullanma) maddesinin uygulanması suretiyle kasten çocuğu öldürme suçundan cezalandırılmasını istiyoruz" dedi. Topkara ailesi de şikayetlerinin devam ettiğini belirterek, sanığın cezalandırılmasını talep etti.
Savcı Ahmet Çetin mütalaasında, "Sanığın Polis Vaziyet Selahiyetleri Kanunu'na göre silah kullanma yetkisi bulunmakla birlikte maktulü yakalandığı anda bu yetkisinin bulunmadığı elinde silah olduğu halde kaçmasına sinirlendiği maktulün omzuna vurarak, vurmanın etkisiyle silahın patlayacağını öngörmesine rağmen eyleme devam ettiğinden TCK'nın 21/2 maddesinde düzenlenen olası kastla hareket ettiği gözetilmesi gerekmektedir. Maktulün bir süre kaçıp durması, sanık lehine tahrik hükümlerini uygulamasını gerektiriyor ise de tahrikin oluştuğu boyut dikkate alındığında indirim oranının asgari düzeyde yapılması gerekmektedir" dedi.
Savcı Çetin, mütalaasında Bakırköy 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nce verilen kararın kaldırılarak sanığın "Haksız tahrik altında olası kasıtla çocuğu öldürme" suçundan 18 yıldan 24 yıla kadar hapis cezalandırılmasını talep etti.
"Sanık ile mağdurlar arasında öldürmeyi gerektirir bir husumet yoktur" diyen sanık avukatı Mustafa Yücel, "Maktul ile arkadaşının elleri kelepçeli olarak kaçtığı ve sanığın da vazifesi gereği kaçan suçluları yakalamak için takip ettiği, yorgunluk nedeniyle duraksama anında sanığın silahını havaya doğru yönlendirdiği ve bu sırada niteliksiz olduğu anlaşılan silahın sanığın eliyle müftülüne omuzuna vurduğu anda istem dışı patladığı anlaşılmakta olup herhangi bir şekilde silahla omuza vurulması söz konusu değildir. Maktulün omuzunda da herhangi bir yaralanma oluşmadığı Adli Tıp Kurumu raporuyla sabittir. Tüm bu hususlar dikkate alındığında sanığın eylemi dikkatsizlik ve tedbirsizlik neticesi ölüme sebebiyet kapsamında kalmaktadır. Buna göre hüküm kurulması ve sanığın tahliyesini talep ederiz" ifadelerini kullandı.
H.D.S. ise, "Olayda kastım yoktur. Öldürmek için hareket etmedim. Görevimi yaptım. Olay tamamen kazadır. Bu olay nedeniyle çok üzgünüm" dedi.
Bölge Adliye Mahkemesi 1.Ceza Dairesi, maktulden kaynaklanan ve haksız tahrik oluşturan eylemin hafif tahrik kapsamında kaldığı ve cezadan asgari hadden indirim gerektiğini belirtti. Yerel mahkemenin yaptığı indirimin usul ve yasaya uygun bulunmadığını kaydeden 1. Ceza Dairesi, şikayetçi Topkara ailesinin vekillerinin istinaf taleplerinin kabulüne karar verildiğini belirtti.
Sanık H.D.S.'nin çocuğu ya da beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan bir kişiyi kasten öldürdüğünün sabit görüldüğünü belirten 1.Ceza Dairesi, sanık H.D.S.'yi önce ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırdı. Eylemin olası kast ile işlendiğinden cezayı müebbete indiren 1.Ceza Dairesi, haksız tahrikin ağırlık derecesini gözönüne alarak cezayı 18 yıla düşürdü. "İyi halden" de sanığın cezasını 15 yıla indiren 1. Ceza Dairesi, sanık H.D.S.'nin tutukluluk halinin de devamına karar verdi.
Kararı değerlendiren baba Seyfettin Topkara, "Gönlümüz şimdi biraz ferahladı, adalet yerini buluyor. Tabi bizim çocuğumuz geri gelmez. Onlar çocuklarını haftada bir görüyorlar, ona sarılıp kokluyorlar. Biz ne yapıyoruz? Toprağını sevip okşuyoruz. 5-10 sene sonra çıkacak, evlenecek belki, çocukları olacak. Peki bizim hayalimiz nerede? Neden öfke ile vurdun, neden silahla kafasına vurmaya çalıştın? Vicdanen uyuyabiliyor musun? 15 yaşındaki bir çocuğa mı gücün yetebildi bunu sormak istiyorum" dedi.
İddianameye göre, 16 Şubat 2017 tarihinde Ömer Barış Topkara ile arkadaşı hırsızlık eylemi gerçekleştirdi. Bu eylemin ardından kolluk kuvvetleri tarafından olay mahallinden alınan Topkara ve arkadaşı ardından darp-adli raporu almak üzere Esenyurt Devlet Hastanesi'ne götürüldü. Elleri birbirine kelepçelenmiş çocuklar kaçmaya başladı ve çocukları takip eden polis memuru H.D.S. hastane kapısında havaya doğru bir el ateş etti. Söz konusu kovalamaca yaklaşık 150 metre sürdü. Eylemin gerçekleşmiş olduğu yere vardıklarında çocuklar teslim olmak üzere durdu, ancak buna rağmen polis memuru H.D.S., kendisine karşı teslim olma iradesini sunan Topkara'nın omuz hizasına doğru silah elinde olacak vaziyette vurdu. Vurduğu esnada silah ateş aldı ve Topkara olay yerinde hayatını kaybetti. iddianamede H.D.S.'nin "Çocuğu veya beden veya ruh bakımından kendini savunamayacak kişiyi olası kast ile öldürme" suçundan müebbet hapis cezası isteniyordu. 2017 yılının kasım ayında karara bağlanan davada sanık "Haksız tahrik altında çocuğu olası kast ile öldürme" 11 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. (DHA)