Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) savaş suçu ve insanlığa karşı suç işlemekten hakkında tutuklama emri çıkardığı Sudan Devlet Başkanı Ömer Hasan El Beşir, darbeyle iktidara geldi. Yaklaşık 20 yıl önce darbeyle iktidara çıkan Beşir, o zamandan beri Afrika'nın bu en büyük ülkesini demir yumrukla yönetti. Küçük bir çiftçinin oğlu olarak 1944'te dünyaya gelen Beşir, Sudan askeri akademisinden 1966'da mezun oldu ve askeri hiyerarşide generalliğe kadar yükseldi. 1973 savaşında İsrail'e karşı Mısır ordusunda savaşan Beşir, ülkenin güneyinde faaliyet gösteren Sudan Halk Kurtuluş Ordusu'na karşı mücadelede görev yaptı. 1989'da seçimle iş başına gelen Başbakan Sadık el Mehdi hükümetini deviren Beşir, Ekim 1993'te kendisini iktidara getiren askeri cuntayı dağıtarak, ülkesinde İslamcı bir yönetim oluşturmak amacıyla kendisini sivil devlet başkanı ilan etti. Beşir, 2005'te 21 yıllık iç savaşı sona erdirmek için Sudan Halk Kurtuluş Hareketi lideriyle barış anlaşması imzaladı, ancak bunun bir yenilgi olmadığını vurgulamak için hayli çaba sarf etti. Beşir'in her zaman en büyük amacı Sudan'ın birlik ve bütünlüğünü korumak oldu. En büyük korkusuysa barış anlaşmasının bir parçası olarak güneyin 2011'de ayrılmak için referanduma gitmesi... Dolar taşımanın idamla cezalandırılabildiği ülkede, petrol gelirleriyle cepler dolarla dolunca kontroller gevşetildi ve telekomünikasyon sisteminde devrimci yenilikler yapıldı. Beşir, iktidarının ilk on yılında, giderek artan şekilde İslamın aşırı yorumunu yaparak ve yurt dışındaki radikal dincileri destekleyerek birçok komşu ülkeyle Batılı hükümetleri kendisine yabancılaştırdı. El Kaide lideri Usame Bin Ladin 1990'larda, sınır dışı edilmeden önce Sudan'da üslenmişti. Beşir'in hükümetiyle ABD arasındaki ilişkiler, Washington'ın 1998'de kimyasal silahlarda kullanılan maddeler imal edildiğini öne sürdüğü Hartum yakınlarındaki bir ilaç fabrikasını bombalamasıyla en düşük seviyeye indi. Sudan ise suçlamaları yalanladı. Darfur sorunuYoksul bir bölge olan Darfur'daki çatışma, 2003 başlarında, bölgenin Hartum yönetimince ihmal edildiğini öne süren isyancı bir grubun hükümet hedeflerine saldırmasıyla başladı. Bölgede, zaten yıllardır göçebe Araplarla çeşitli topluluklara mensup çiftçiler arasında toprak ve otlaklarla ilgili gerilimler oluyordu. İsyancılar, 6 yıl önce, hükümetin Arapları kayırdığı, siyah Afrikalılara ise baskı yaptığı gerekçesiyle ayaklandı. Buna karşılık Cancavid olarak bilinen Arap milisleri, Darfurlu çiftçileri topraklarından attı. Devlet tarafından yönlendirildikleri öne sürülen Cancavidlerin saldırısı sonucu milyonlarca kişi yakılıp-yıkılmış köylerini terk etti. 2 milyon mülteci Darfur'un belli başlı şehirlerinin dışındaki kamplara, 200 bin kadar mülteci ise komşu Çad'a sığındı. 2006'da yapılan bir araştırmada, açlık ve hastalıklar sonucu en az 200 bin kişinin öldüğü belirtilmişti. Sudan hükümeti ise 10 bin kişinin öldüğünü iddia etti. Hükümet, isyancıların saldırıları yüzünden "meşru savunma milislerini" harekete geçirdiğini kabul ediyor ancak siyah Afrikalıları "temizlemeye çalışmakla" suçlanan Cancavid milisleriyle bağlantıyı reddediyor. Beşir, Cancavidlerle bağlantıları olduğunu reddederken, bu milisleri "hırsızlar ve gangsterler" olarak nitelemişti. Hükümetin bu yalanlamasına karşın, Darfur'daki çatışmadan kaçan mülteciler, hükümet uçaklarının akınından sonra atlar ve develer üzerindeki Cancavidlerin köylere girerek insanları öldürdüğünü, kadınlara tecavüz ettiğini ve ne bulurlarsa çaldığını anlatmıştı. Birçok kadın da Cancavidler tarafından kaçırılarak bir haftadan fazla süre seks kölesi olarak kullanıldığını açıklamıştı.