Ali Ağın & Deniz Işık
Dünyada ve Türkiye'de Omicron varyantının etkileri vaka sayılarına yansırken Türkiye'de Sağlık Bakanlığı'nın PCR testi hakkında aldığı karar tartışmalara neden oldu. Aşısız kişiler için PCR testi ibraz etme zorunluluğu pek çok yerden kaldırıldı, uzmanlar bu konu hakkında ne düşünüyor? Hızla yayılan Omicron varyantına karşı hangi önlemler alınmalı? Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı ve Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Prof.Dr. İstanbul Tıp Fakültesi İnfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Serap Şimşek Yavuz'la konuştuk.
Türkiye'de aşısız kişiler için PCR testi uygulamasına son verildi. Söz konusu genelge İçişleri Bakanlığı'nca valiliklere genelge ile gönderildi. 81 il valiliğine gönderilen genelge, Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu'nun tavsiyesi çerçevesinde oluşturuldu.
Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu'nun tavsiyesi çerçevesinde, aşısız olan veya aşı sürecini tamamlamayan kişilere PCR testi uygulanmasına gerek olmadığına ilişkin genelge 81 il valiliğine gönderildi. Söz konusu genelde, "Aşısız veya aşı sürecini tamamlamayan ve son 180 gün içinde hastalığı geçirmemiş kişilerden;
- Otobüs, tren veya diğer toplu ulaşım araçlarıyla gerçekleştirecekleri şehirlerarası seyahatlerden önce,- Konser, sinema ve tiyatro gibi etkinliklere katılmadan önce,- Milli Eğitim Bakanlığı okullarında görev yapmakta olan personele (öğretmen, servis şoförü, temizlik personeli vb.),- Tüm kamu ve özel işyerlerinde çalışanlara,- Kamu ve özel kurumlar tarafından düzenlenen öğrenci kamplarına katılacak kişilere, PCR testi ile tarama yapılmasına gerek olmadığının değerlendirildiği bildirilmiştir" ifadeleri yer aldı.
Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan rehbere göre, yaşlı bakım evleri, ceza infaz kurumları gibi yüksek riskli kişilere bakım verilen alanlarda kalan veya hizmet verenlerden hatırlatma dozu olmamış, son 3 ay içinde hastalığı geçirmemiş veya aşısız Covid-19 yakın temaslı kişilere 10 gün karantina uygulanacak.
Covid-19'u asemptomatik veya hafif geçirenlerde de aşı durumuna bakılmaksızın semptomları olan kişiler semptom başlangıcından itibaren, semptomu olmayan kişiler ise ilk PCR testi için numune alınmasından itibaren 7 gün boyunca izolasyona alınacak. 7. günün sonunda semptomsuz veya hafif semptomlu olup son 24 saat içinde antipiretik almaksızın ateşi olmayan kişilerin izolasyonu PCR testi yapılmaksızın sonlandırılacak.
Sağlık Bakanlığı’nın 18 Ocak’ta (dün) açıkladığı Koronavirüs tablosuna göre, 24 saatte 418 bin 253 Covid-19 testi yapıldı, 69 bin 658 kişinin testi pozitif çıktı, 157 kişi hayatını kaybetti, iyileşenlerin sayısı 77 bin 612 oldu.
Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu Üyesi Serap Şimşek Yavuz, Omicron varyantının ardından hastaneye yatışlarda ve yoğun bakımlarda artışın olduğunu söyledi. Yavuz Sağlık Bakanlığı'nın yeni test kararına ilişkin olarak, "Yeni test kararlarını onaylamıyorum. Bu yönde önerim olmadı." açıklamasını yaptı.
"Omicron’la mücadelede kötü senaryoları dikkate alarak hazırlanmak gerekiyor" diyen Yavuz, "Türkiye’de aşısız yüzde 30 civarında grup olduğu, sayıların daha da yükselerek kapasitenin aşılması riski olduğu için kötü senaryoları dikkate almak lazım. Toplumda infeksiyonu kontrol altında tutabilmek için aşıyı artırmak gerekiyor, diğer taraftan da önlemleri artırmak gerekiyor. Aslında test sayısını ve çeşitliliğini artırmak gerek diye düşünüyorum. Bu şekilde önerilerde bulunuyorum. Sağlık Bakanlığı’nın yaşadığı sorun şu olsa gerek, sonuçta Omicron ciddi bir hızla yayıldığı için hastaneler çok ciddi sıkıntılar yaşamaya başladılar, çünkü sadece PCR ile test yapıyoruz. Dolayısıyla ciddi kuyruklar oluştu, bunu azaltabilmek için bu önlemleri aldılar diye düşünüyorum. İlk çıktığı günden beri tüm test yöntemleri tartışılıyor. Hızlı testlerin kullanılması konusunda bilimsel bir tereddüt yok." dedi.
Yavuz şunları söyledi:
"Omicron çok hızlı yayılan bir varyant, aşılamayı hızlandırmak lazım, çocuk yaş grubunu aşılamaya başlamak lazım, aşı tereddütleri yaşayanları ikna etmek lazım. Toplumda enfeksiyonun sadece kontrolünü sadece aşıyla sağlayamıyorsunuz, aşı dışı diğer önlemler, kalabalıklardan uzak durulması, uzaktan çalışabilenlerin uzaktan çalışmasının sağlanması gerek. Test sayısı artırılmalı ve çeşitlenmeli."
Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı, "Kapanma zaten Türkiye’de hiç uygulanmadı. Azamlı bir kapanma uygulanmadı daha doğrusu. Fabrikalarda, atölyelerde insanlar en fazla bulaşma olan yerlerde çalışmaya devam ettiler. Sadece okulları kapattık biz, eğitimden vazgeçtik. Üstelik kapanma olan yerlere baktığımızda burada çalışan insanları da hem işsiz bırakma hem de ekonomik anlamada çökertmeye dönük bir düzenlemeyle karşı karşıya kalmıştık. Bugün artık kapanma yerine daha etkili halk sağlığı önlemleri mümkün. Öncelikle hızlı tarama testlerinin hayatımıza girmesi gerekiyor. İnsanların hızlı tarama testleriyle, özellikle kalabalık ortamlara girecek olanların girmeden önce kontrol yapıp, buna uygun önlemlerin alınmasını sağlamak gerekiyor. Hızlı tarama testlerinin devlet tarafından ücretsiz sağlanması gerekiyor. Özellikle risk grupları olarak tanımladığımız kalabalık ortamlarda bir arada çalışmak zorunda olan insanlarla ilgili hızlı tarama testleriyle, taramaların yapılması düzenli olarak önemli. Böylece toplu taşımlarda ya da bulundukları çalışma ortamlarında birbirlerine bu salgını yayma etkenin önüne geçilme olanağı olacak. " değerlendirmesini yaptı.
Kapalı ortamlarda alınacak önlemlerin arttırılması gerektiğini altını çizen Fincancı, "Kalabalık çalışma ortamlarında dönüşümlü çalışma ilkeleri uygulanmalı ve dönüşümlü olarak insanları çalıştırarak kalabalık ortamların kalabalıklığının önüne geçmek sağlanmalı. Toplu taşımların kapasitelerinin düşürülerek aldıkları yolcu sayısını azaltmak, böylece mesafelerin korunabilmesine olanak sağlamak mümkün. Kapalı ortamlarda mutlaka koruyuculuğu daha yüksek N-95, FFP2, PPT3 gibi maskelerin kullanması ve bunun da ücretsiz sağlanmasını talep ediyoruz. Aşılanmanın hızlanmasını, özellikle aşı tereddüdü yaratabilecek birtakım açıklamalardan, birtakım uygulamalardan kaçınılmasını öneriyoruz TTB olarak" dedi.
Yerli aşı TURKOVAC'ın acil kullanım onayı almasına değinen Fincancı, bilimsel verilerin açıklanmadığını belirterek şunları söyledi:
"Aşıların etkinliği ve güvenliği açısından yapılacak açıklamalara özen gösterilmesi gerekiyor. Bunu özellikle söylüyorum, çünkü TURKOVAC ile ilgili çok fazla tartışma oldu. TTB’nin Türkiye’de üretilmiş bir aşıyı kötülediği gibi bir imaj yaratılmaya çalışıldı siyasi otorite tarafından. Oysa biz tabi ki Türkiye’de bir aşı üretilmesini başından beri destekliyoruz.
Hıfzıssıhha Kanunu çerçevesinde kurulmuş olan Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nün kapatılmış olmasını başından beri eleştirdik. Önce işlevsizleştirilmesini sonra da kapatılmasını. Dolayısıyla bu çalışmayı yapan meslektaşlarımızı kutluyoruz ama tabii ki bilimsel verilerin paylaşılması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyoruz. Bilimsel verilerin, bilimsel ilkeler çerçevesinde çalışma planına uygun bir şekilde paylaşılması gerekiyor.
Biz Sinovac firmasının ürettiği Coronavac’la ilgili ara değerlendirmeyi kabul ederek acil kullanım onayını kabul ettik. Çünkü o dönemde aşı yoktu. Durum acildi. Şu anda elimizde aşılarımız var. Dolayısıyla ara değerlendirmeyle üstelik bilim ortamlarında paylaşılmamış ve bilimsel raporu yayınlanmamış bir çalışmayı, acil kullanım onayı konusunda yeterli bulmadığımızı söylüyoruz. O nedenle hızlı aşılama yapılmalı. Aşı tereddüdünü oluşturabilecek her türlü yaklaşım ve açıklamadan da kaçınılmalı.
Biz başta FAZ çalışmalarının sonuçları, bilimsel raporlar paylaşılsın dedik ve daha henüz hiçbir paylaşım yapılmadı. Acil kullanım onayı kararının verildiğini duyduktan sonra söylemiştik biz bunu. Acil kullanım onayı ile ilgili bilginin kendilerine de ulaşmadığını söyledi FAZ-3 çalışmasını yürüten ekip. Ara değerlendirmenin hızla paylaşılması talebi geldiğini aktardılar. Burada üzücü olan şudur ki böyle bir ara değerlendirmenin paylaşılmasını hızlandırma talebi bilim ortamından gelmiyor, siyasi otoriteden geliyor. Oysa biz biliyoruz ki bilim insanları bağımsız olmalı ve siyasi otoritenin talebine yanıt değil halk sağlığını önceleyen adımlara özen gösterilmeli.
Avrupa İlaç Ajansı’na zaten başvurulamaz, çünkü bilimsel raporu yok. Daha çalışması tamamlanmış değil. Avrupa Birliği ülkelerinde aşının geçerli olabilmesi acil kullanım onayı alması gerekiyor. Acil kullanım onayı için de bilimsel raporların incelenmiş, paylaşılmış olması gerekiyor."
Sağlık Bakanlığı'nın aldığı PCR testi ve karantina kararlarını siyasi bulduğunu söyleyen Fincancı şöyle konuştu:
"Bu tür düzenlemeler bilimsel ilkelere uygun olmuyor ne yazık ki. Şunu da hatırlatayım, yine İçişleri Bakanlığı genelgesiyle, önce aşısızların PCR testi zorunluluğu kaldırıldı, sonra uçaklar için zorunluluk geri getirildi. Şimdi otobüslerde, trenlerde bulaşmıyor mu bu Omicron denilen varyant. Bu uygulamalar zaten uzun zamandır terk edilmiş. HES kodu sorgulanmıyor uzun zamandır ve bunun denetimi yapılmıyor. Burada çok ciddi sıkıntılar var.
Karantina süresiyle ilgili olarak PCR laboratuvarının yükünü azaltmayı hedeflediklerini ifade ediyorlar ama dünyadaki uygulamalarda hızlı antijen testleriyle gerçekleşiyor taramalar zaten. Hızlı antijen testlerinin de Türkiye’de de kullanılması sağlanabilir. Sadece bu temaslılarla ve izolasyona alınacak pozitif vakalarla ilgili düzenlemelerde değil aynı zamanda risk gruplarının düzenli taramasıyla, gerektiğinde izolasyona alınması sağlanabilir.
Karantina ya da izolasyon uygulamaları insanları tüketecek boyuta ulaşmıştır. Çünkü işinden oluyor birçok insan, bu uygulamalar nedeniyle. Bakımını sağlayabilecek koşullardan yoksun kalıyor, kamusal olanaklar seferber edilmiyor bu insanlar bakımı açısından. İnsanlar da artık temaslı olduklarını bildirmekten kaçınıyor, hatta pozitif olduğunda işe gitmek zorunda kalıyor bu denetimsizlik nedeniyle."
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin geçtiğimiz günlerde TTB'yi hedef göstermesine de değinen Fincancı, "Siyasi otorite her zaman kendi politikaları doğrultusunda olmayan yaklaşımları suçlulaştırma eğilimi gösterir. Geçmişten beri benzer durumlarla karşılaştık. Nusret Fişek hocamız idam cezasına karşı olduğunu açıkladığı için TTB’nin zamanında yargılandı. Siyasi otoritenin bu şekilde muhatapları değil meslek örgütleri. Tam tersi siyasi otorite bizi muhatap almak zorundadır. Çünkü bilimsel anlamda halk sağlığını korumak adına çalışma yapan biziz ve halk sağlığı hakkında uygulanacak kararları ve politikaları denetlemek, eleştirmek ve doğruyu göstermek zorunluluğumuz var." ifadelerini kullandı.
TIKLAYIN - Bahçeli TTB'yi hedef aldı: Bugün değilse ne zaman kapatılacak?