Ön koşul çalıntı eserlerin iadesi ANKARA (A.A)

-Ön koşul çalıntı eserlerin iadesi ANKARA (A.A) - 27.09.2011 - Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, dünyanın önemli müzelerinden Türkiye'ye gelen işbirliği projelerini ülkelerindeki çalıntı eserleri iade etme koşuluyla kabul ettiklerini belirterek, ''Bu yöntemi tavizsiz uyguladığımız zaman sonuç almaya başladık. Sanıyorum yine böyle mutlu olaylar yaşayacağız'' dedi.   Bakan Günay, son dönemlerde yurt dışından iadesi sağlanan eserler ve Türkiye'nin 2013'te yapılacak Londra Kitap Fuarı'na ''odak ülke'' olarak katılacak olmasına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.  ''Yorgun Herkül'' heykelinin üst parçasının dönüşüyle yaşanan sürecin bu yıl içindeki ikinci önemli başarıları ve sevinçleri olarak görülebileceğini söyleyen Günay, haziran ayında Almanya'dan 90 yıllık bir hasretten sonra ''Boğazköy Sfenksini'' getirdiklerini, şimdi de 40 yıla yakın bir ayrılıktan sonra ''Herkül'' heykelinin üst yarısının Türkiye'ye geldiğini hatırlattı. Bu yıl ayrıca, Bulgaristan sınırında yakalanan, bir kısmı para koleksiyonu olmak üzere, bin 865 eser topluluğunun Sırbistan Kültür Bakanlığı üzerinden Türkiye'ye iadesinin sağlandığını ve bir koleksiyoncunun vaktiyle alıp götürdüğü 17 parçayı İngiltere'den aldıklarını belirten Günay, şu bilgiyi verdi: ''Son 4 yıl içinde sanıyorum 3 bine yakın eserin Türkiye'ye gelmesi sağlandı. Boğazköy Sfenksi ya da Herkül heykeli kamuoyunun çok fazla bildikleri. Bizim şimdi peşinde olduğumuz başka eserler var. Son yıllarda biz Körfez ülkelerinden Amerika'ya kadar yaygın bir çevreden bazı eserlerin iadesini sağladık. Fransa'nın Louvre Müzesi'nde, Almanya'da, İngiltere'de, Amerika'da, dünyanın çeşitli müzelerinde başka eserlerimiz var. Tabii eskiden bu yana bu konular takip ediliyordu, ama son zamanlarda konuyu biraz daha ısrarla, her an konunun üzerinde durma tavrıyla izlemeye çalışıyoruz ve olumlu sonuçlar almaya başladık.'' -''İşbirliği projelerine iade şartı koşuyoruz''- Türkiye'nin arkeoloji ve tarih açısından çok zengin bir ülke olduğu için sürekli dünyanın önemli müzelerinden işbirliği yapma projelerinin geldiğine dikkati çeken Günay, ''Biz bu projelere bir şart koşuyoruz. 'Müzenizde bizim ülkemizden gitmiş izinsiz, çalıntı bir eser varsa sizinle bunu bize iade etmeniz şartı altında işbirliği yapabiliriz' diyoruz. Bu yöntemi tavizsiz uyguladığımızda sonuç almaya başladık. Devam edeceğiz ve sanıyorum önümüzdeki yıllarda yine böyle mutlu olaylar yaşayacağız'' dedi.  ''Herkül'' heykelinin kendilerine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Amerika seyahatinin biraz öncesinde iade edildiğini, Kültür ve Turizm Bakanlığının da onu getirmenin yöntemlerini ararken Başbakan Erdoğan'ın heykeli getirdiğini anlatan Günay, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Biz bir yandan kendi coğrafyamızda insan haklarına, demokrasiye sahip çıkmaya, evrensel insanlık değerlerini yukarıda tutmaya öncülük yapıyor, bir yandan da Roma döneminden, Pagan döneminden ya da İslam döneminden kalmış tarihi eserlerimize herhangi bir dönem ayrımı gözetmeksizin tam bir kültürel çoğulculuk anlayışını içselleştirmiş biçimde sahip çıkmaya çalışıyoruz. Bunun sergilenmesi için Sayın Başbakanın heykeli getirmesi çok güzel bir kanıt oldu ve görüntü oluşturdu. Sayın Başbakana çok teşekkür ederim. ''  -''Özellikle takip ettiğim objeler var''- İngiltere, Amerika ya da Fransa'da kendisinin özellikle takip ettiği bazı objelerin olduğuna işaret eden Bakan Günay, Ayasofya bahçesindeki padişah türbelerinin bunlardan biri olduğunu belirtti. Bu türbelerde 19. yüzyılda birtakım restorasyonlar yapıldığını ve daha sonra türbelerin kapısındaki İznik çinilerinin bir kısmının aslının Paris'teki Louvre Müzesi'nde, replikalarının ise Ayasofya'daki padişah türbesinin kapısında olduğunun anlaşıldığını anlattı.  Bu durumun hiçbir hukuki ve akli izahının olamayacağına dikkati çeken Günay, ''Bunlardan başlayarak önümüzdeki dönemde Türkiye'ye taşıyacağımız bir hayli eserimiz var'' diye konuştu.  -''Türkiye'yi kültür varlıklarıyla da tanıtmaya çalışıyoruz''- Türkiye'yi sadece deniziyle, kumuyla, güneşiyle değil, kültür zenginlikleriyle de tanıtmaya çalıştıklarını ifade eden Günay, bu kapsamda 2005'ten bu yana Bakanlık olarak Türk Edebiyatını Dışa Açma (TEDA), projesini uyguladıklarını ve projede hatırı sayılır bir noktaya geldiklerini vurguladı.  Orhan Pamuk'un 2006'da ''Nobel Edebiyat Ödülü''nü almasının o dönemde yönetim kademelerinde biraz şaşkınlık ve buruklukla karşılansa da bunun Türkçenin bir edebiyat dili olarak dünyada kendini kanıtlaması açısından çok özel, önemli bir olay olduğuna inandıklarını dile getiren ''Bu da bizim edebiyatımızın dışarıya taşınmasına vesile oldu'' dedi.  TEDA ile çok sayıda esere başka dillere çeviri ve nitelikli bir yayınevi tarafından yayımlanması, Türk edebiyatını iyi temsil etmesi koşuluyla yayın desteği verdiklerini söyleyen Bakan Günay, bu çerçevede 500'e yakın Türk eserinin dünyada 40 kadar dilde yayımlanmaya başlandığını belirtti.  Kitap fuarlarının da yayın dünyasının profesyonel ilişkiler kurduğu çok önemli alanlardan birisi olduğunu kaydeden Günay, ''2008'de Frankfurt Kitap Fuarı'na katılmıştık ve bizim orada aldığımız yansıma, bizden sonra katılan ülkeler ve bizden önce katılan ülkelerden çok daha yüksek olmuştu. Şimdi 2013 Londra Kitap Fuarı'nın onur konuğu olacağız'' dedi.   Ertuğrul Günay, bu yılın kasım ayında 30'uncu kez yapılacak 'İstanbul Kitap Fuarı'nın da artık iyice uluslararası boyuta taşındığını sözlerine ekledi.