Günümüz kadını artık geç doğum yapıyor. Önce kariyer sahibi olmak, sağlıklı bir ilişki oluşturmak, gelecek için ekonomik güvence sağlamak gibi nedenlerden dolayı gebelik geciktiriliyor. Çocuk doğurmak için 30’lu hatta 40’lı yaşlara kadar bekleniyor. Ancak bu bekleyiş gebelik şansını belirgin olarak azaltıyor. Öyle ki 35 yaşındaki kadınlarda tüp bebek tedavisi bile yaşla kaybedilen gebelik şansının ancak yarısını telafi edebiliyor.
Acıbadem Maslak Hastanesi Tüp Bebek Merkezi Sorumlusu Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Doç. Dr. Özkan Öztürk ve Kadın Hastalıkları-Doğum Uzmanı Dr. Canan Genim, günümüzde kadınların en sık sorduğu soruları yanıtladı.
Bebekken 2 milyon olan yumurta sayısı, 37 yaşında 25 bine iniyor
Yumurtalıklar yaşam boyu değişim gösteren dinamik organlardır. Kadınların ömür boyunca sahip olacağı yumurta sayısı, doğduğu günde hatta daha anne karnında iken çoktan kodlanmıştır. Anne karnında kız bebeklerde dördüncü ayda yumurta sayısı en yüksek sayıya ulaşmaktadır. 6-7 milyon olan bu yumurta sayısı doğumda 1-2 milyona kadar azalmakta, ergenlikte 300.000, 37 yaşında ise 25 bine kadar inmektedir. Menopoza girmiş bir kadında ise bu rakam 1000 kadardır. Yumurta yaşlanması genetik ve çevresel faktörlerin birbiriyle ilişkisinin bir yansımasıdır. Yumurta yaşlanmasının iki doğal sonucu azalmış gebelik şansı ve menopozdur.
Doğurganlık hangi yaşta, hangi oranda azalıyor?
• Kadınlarda yumurta sayısının azalmasıyla birlikte 30-33 yaşlarında doğurganlık oranı da düşmektedir.
• Bu azalmanın 35-38 yaşında hızlandığı gösterilmiştir.
• 30 yaşındaki bir kadında her ay gebe kalma olasılığı %20 oranındadır.
• 38 yaşında canlı doğum oranı %50 oranında azalmaktadır.
• 40 yaşında bu azalma % 75’e çıkmaktadır.
Her 100 kadından 10’unda yumurtalık erken yaşlanıyor
Doğal yaşlanma sürecinin ötesinde yaklaşık her 100 kadından 10’unda beklenenden daha erken yumurtalık yaşlanması ve kaybı olmaktadır. Her 100 kadından birinde ise erken menopoz gelişmektedir. Ülkemizde ortalama menopoz yaşı 46-48’dir. Menopoz yaşında genetik çok önemlidir. Bir kadının menopoz yaşı genellikle annesininkine yakındır. Sigara içimi menopoz yaşını ortalama iki yıl öne alır. Menopoz yaşı öne geldikçe 8 ila 10 yıl öncesinden başlamak üzere gebelik şansı azalarak kısırlık oranı da artar.
Yumurtalık yaşı, takvim yaşından farklıdır
İleri yaşlarda bile bazı kadınlarda yumurtalık fonksiyonları gençliklerindeki gibidir ya da bunun tam tersi olabilir. Yani genç yaşlarda yumurta sayısı ve kalitesi beklenenden çok hızlı azalabilir. Bu durum yumurtalık rezervi ya da yumurtalık yaşı terimini ortaya çıkarmıştır. Yumurtalık yaşı her zaman takvim yaşı ile uyumlu olmayabilir. Yumurtalık rezervi herhangi bir yaşta azalabilir. Bu durumda kişi düzenli adet görmeye devam etse bile gebe kalma olasılığı çok azalmıştır. Bu kadınlarda artan gebelik kayıplarına daha sık rastlanır.
Yumurtalıkların yaşlanmasını gösteren testler var mı?
Bazı testler yardımı ile yumurtalık rezervini ve gebe kalabilme olasılığının anlaşılabilmesi mümkündür.
• Yumurtalıklarda bulunan yumurta sayısını ultrasonografi ile sayılabilir ve adetin üçüncü günü alınan hormon testlerine bakılır.
• Bu testlerin adı, FSH, E2, AMH, İNHİBİN-B’dir.
• Yumurtalıkların tek doz ilaç kürüne verdiği cevap ölçülür.
Yaşa bağlı kısırlıkta, tedavi seçenekleri kısıtlı
Yaşa bağlı kısırlığın tedavisinde tıbbi seçenekler kısıtlıdır. Özellikle 30 yaş üzeri olup da daha ileri bir yaşta gebe kalmak isteyen kadınlara, üreme sağlığı merkezlerinde mutlaka over yaşını ölçtürmelerini tavsiye ettiklerini belirten Doç. Dr. Özkan Öztürk, “Hatta 30 yaşının altında olan, sigara içen, ailesinde erken menopoz hikayesi olan, 21-24 günde bir adet gören veya endometriozisi (çikolata kisti) olan kadınların bu araştırmaları daha genç yaşlarda yapmalarının önemini vurguluyor.
Kadının yaşı ilerledikçe neler olur?
• Yumurta sayısı ve kalitesi azalır.
• Yumurtalık kalitesindeki azalmaya bağlı gebelik şansı azalırken düşük riski artar.
• Rahmin embriyo tutma yeteneği azalabilir ama rahmin yaşlanması yumurtalık yaşlanması gibi dramatik değildir.
• Rahimde myom benzeri yapısal sorunlar daha sık gözlenir ve rahme giden kan akımı azalır.
• Hipertansiyon, diyabet gibi gebeliği riske sokabilecek hastalıkların oranı artar.