2009 yılında Davos'ta yaşanan ''One Minute'' krizinin ardından, İstanbul'da Davos düzeyinde uluslararası bölgesel zirve yapma kararı alan Dünya Ekonomik Forumu'nun Avrupa ve Orta Asya Bölgeleri Başkanı Stephan Kinnock, ''Türkiye'yle olan ilişkimizin devamı bizim için son derece önemli. Türkiye'nin yeniden Davos'ta en yüksek seviyede temsil edildiğini görmek çok güzel olur'' dedi.
2009 yılında Dünya Ekonomik Forumu'nun İsviçre Davos'taki toplantısını, ''Davos benim için bitmiştir'' diyerek paneli terk eden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yeniden Davos'a katılması için açık davet geldi.
İstanbul'da yarın başlayacak olan Dünya Ekonomik Forumu Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Avrasya Zirvesi için İstanbul'da bulunan Kinnock, ''Türkiye'yle olan ilişkimizin devamı bizim için son derece önemli. Türkiye'nin yeniden Davos'ta en yüksek seviyede temsil edildiğini görmek çok güzel olur'' dedi. Kinnock sözlerine şöyle devam etti:
''2009'daki Davos Zirvesi'nde duygusal anlamda zorlayıcı bir oturum olmuştu. İsrail'in Gazze'deki eylemlerinin hemen sonrasında insanların duyguları son derece hassas bir noktadaydı ve bu durumun bir sonucunu yaşamıştık. Biz bu durumu, sizi iyi anladığımızı her zaman söyledik. Dünya Ekonomik Forumu ile Türkiye hükümeti arasındaki iletişim kanalları hep açık oldu. Buna Dünya Ekonomik Forumu İcra Kurulu Başkanı Klaus Schwab'ın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile sıcak ve dostane görüşmeleri de büyük katkıda bulundu. Bütün tarafların sonunda 'eskiyle yolumuza devam edemeyiz, önümüze bakmalıyız' dedi.''
Davos'taki One Minute krizinin geride bırakılması gerektiğini dile getiren Kinnock, ''Evet, 'One Minute' yaşandı, ama şu anda yolumuza devam ediyoruz. Türkiye bizim için son derece önemli. Yeniden Türkiye'ye gelmekten mutluyuz. Dünya Ekonomik Forumu toplantısının İstanbul'da düzenlenmesi Türkiye hükümeti ile doğru diyaloğu oluşturduğumuzun en sembolik göstergesi'' şeklinde konuştu.
Türkiye ekonomisinin son yıllarda uyguladığı reformlar ile direncini artırdığını belirten Kinnock, ''Türkiye son yıllarda büyük bir değişimden geçti. Enflasyon on yıl öncesinde inanılmaz derece de yüksekti. İnsanlar bütün birikimlerinin bir anda buharlaştığını şahit oldu. Mali sistemde inanılmayacak büyüklükte bir dengesizlik mevcuttu. Son on yıldaysa, Türkiye'nin ekonomi yönetiminden radikal adımlar atıldığını gördük. Aynı zamanda politik istikrar da sağlandı. Türkiye'nin temelleri son derece sağlam,ekonomik görünüm ve mali tablo son derece yerinde'' dedi.
Türkiye'nin Avro Bölgesi kaynaklı risklere hazırlıklı olması gerektiğini belirten Kinnock, ''Türkiye'de ekonomik görünüm açısından endişe yaratabilecek iki konu göze çarpıyor; biri Türkiye'nin büyük miktarda ihracatını halen Avrupa'ya yapıyor olması. Avrupa'da çöküşe geçen talebin Türkiye'ye nasıl etkileri olabileceği meselesi önemli bir konu. Türkiye'nin bu durumda direnç göstermesi gerekiyor. Diğer konu da cari açık ve enerji ithalatı meseleler olarak öne çıkıyor. İstanbul'da yapacağımız oturumlarda bu konuları ve Türkiye'nin muhtemel stratejilerini masaya yatıracağız'' diye konuştu.
Derinleşen Avro krizinin Avrupa'da ortaya çıkarabileceği likidite sıkıntısıyla ilgili olarak Kinnock, şunları ifade etti:
''Avrupa'da büyük miktarda likidite var. Avrupa Merkez Bankası'nın likidite sıkıntısı oluşması durumunda devreye alabileceği dört trilyon avro büyüklüğünde bir fon kapasitesi var. Asıl sorun Avrupa'da insanlar son derece temkinli. Aslında sorun likidite sıkıntısından çok piyasalardaki güvenin azalması ile yakından ilgili. Özellikle bazı ülkeler son derece temkinli davranıyor. Bilhassa Almanya'da hükümet ve Bundesbank son derece temkinli. Krizde Avrupa'nın atacağı adımlar büyük önem taşıyor''
Kinnock, ''Avrupa büyük kurtarma paketleri hazırlayarak spekülatörlerin gözünü korkutup, yeniden güveni tesis ederek, piyasayı rahatlatabilecek mi? Bunların tümü yapılabilir, fakat halihazırda bu siyasi irade eksik'' dedi.
Dünya Ekonomik Forumu Ortadoğu Ve Kuzey Afrika Bölge Başkanı Miroslav Dusek ise 2010 Aralık ayında Tunus'ta protestolarla başlayan ve Kuzey Afrika ve Ortadoğu'ya yayılan Arap Baharı'nda Türkiye'nin rolünün önemini vurguladı.
Dusek, ''Türkiye'nin deneyimleri Kuzey Afrika'da dönüşüm sürecinden geçen ülkeler için büyük önem taşıyor. Arap Baharı'ndan bir yıl sonra bölgede seçimler sonrasında yeni meclisler kuruluyor. Türkiye bu noktada büyük bir ilham kaynağı olmaya devam ediyor. 'Nasıl daha iyi işleyen parlamenter bir demokrasi inşa edilebilir, toplumda dindarlık ve sekülarizm arasındaki uyum nasıl sağlanır' gibi konularda Türkiye bölgeye örnek oluyor'' dedi.
Türkiye'ye dünya kamuoyunda bakış açısının olumlu yönde değiştiğini belirten Dusek, ''Dünya Ekonomik Forumu birçok açıdan dünya gündemini belirler. Türkiye'nin son yıllarda küresel anlamda önemi büyük oranda arttı. Dünyanın en dinamik ekonomilerinden birisi olarak diğerlerin daha önce finansal krizin üstesinden geldi. Oldukça zorlu reformları da diğer ekonomilerden önce gerçekleştirdi. Şimdiyse Türkiye bunun meyvelerini topluyor. Dünya Ekonomi Forumu ile birlikte bütün dünya bu durumun farkında'' şeklinde konuştu.
İstanbul'da yarın ve 6 Haziran tarihlerinde yapılacak Dünya Ekonomik Forumu Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Avrasya Zirvesi, 1971 yılında İsviçre'nin Genova kentinde kurulan organizasyonun 42 yıllık tarihinde en geniş coğrafyayı kapsayan özel zirve olması sebebiyle bir ilk. Dünya Ekonomik Forumu'nun İstanbul toplantısına 70 farklı ülkede toplam 1100 katılımcı kayıt kayıt yaptırdı. Azerbaycan, Gürcistan ve Tunus'un aralarında bulunduğu 20 ülkeden en yüksek seviyede 50 hükümet temsilcisinin toplantıya katılması bekleniyor. İki gün boyunca sürecek oturumlara dünyanın dört bir yanından 650 iş dünyası temsilcisi, 180 Üst Yönetici katılacak. Toplantıya ayrıca 70 farklı ülkeden toplam 80 genç küresel liderin katılımı olacak.