Akdeniz Göç-Der Başkanı Güvenç: Onlar taş atan değil, taşları yerinden oynatan çocuklar

Akdeniz Göç-Der Başkanı Güvenç: Onlar taş atan değil, taşları yerinden oynatan çocuklar

T24/ANKARA

TBMM Çözüm Komisyonuna sunum yapan Akdeniz Göç-Der Başkanı Selahattin Güvenç, teröre dayalı göç travmasının bitirilmesi açısından çözüm sürecini önemsediğini belirterek “ 9 İlde yaptığımız araştırmaya göre 3 milyondan fazla insan göç etmiş.  Bu rakam yüzyılın Kürt göçüdür” dedi.

Kürt sorunuyla birlikte göç de çözülecektir

“Terör nedeniyle zorunlu göçe maruz kalanların bazıları bölgede kalmış bazıları da metropollere gitmiştir. En fakir kesim ise Çukurova Bölgesi’ndedir. Yoğun olarak göç Mersin, Adana, Ceyhan ve Tarsus’tadır. Buraların nüfusu göçle birlikte ikiye katlanmıştır.  Göç sadece buralara gidenleri değil kentlerde yaşayanları da olumsuz etkilemiştir. Ancak göç edenlerin yüzde 60’ı servetini eve yatırmış yani ev sahibi olmuştur. Bu nedenle geri dönüşler daha az olacaktır.”

Geri dönüşler için özel bir yasa çıkarılmalı

Selahattin Güvenç geri dönüşün nasıl olacağına ilişkin görüşlerini de şöyle anlattı:

“Geri dönüş çok kolay olmayacaktır. Geri dönmek isteyenlerle ilgili özel bir yasa çıkarılmalıdır. Özellikle genç nüfus geri dönmek istemiyor. Ancak yeterli imkan sağlanırsa dönebilirler. Geri dönmek isteyenler ise en yoksul en çaresiz insanlardır.  Yakılıp yıkılan yerlerin alt yapısı yeniden yapılmalıdır. Köy koruculuk sistemi bitirilmelidir. Tarım kredileri verilmelidir. Uyuşturucu kullanımı yaygınlaşmıştır. Bu çocuklar tedavi edilmeli, travmaları azaltmak için Kürtçe bilen psikolog ve psikiyatristler görevlendirilmelidir. Camilerde Kürtçe bilen imamlar görev yapmalıdır.

Zorunlu göç mağdurlarının tamamına yakını, "Abdullah Öcalan bu süreci çözecek aktördür" demektedir.

Kızlara gerilla kimliği cazip geliyordu

Öcalan başkaldırının sembolü olarak görülüyor

Çözüm Komisyonu Psikiyatr ve psikanalist Dr. Ayla Yazıcı’yı da dinledi. Yazıcı, Hakkari’de yaşayan Kürt ailelerin reaksiyonlarının değerlendirilmesine yönelik olarak 2010 yılında bölgede yaptığı araştırmanın sonuçlarını milletvekillerine sundu.

Hakkari’de göçle oluşmuş 3 mahallede anket yoluyla bir çalışma yaptıklarını anlatan Dr. Ayla Yazıcı, göç eden aileler içinde temelde güvenlik algısının sarsıldığını belirterek , “Abdullah Öcalan’ın sembol olarak varlığı özellikle gençler arasında çok önemli” dedi.

O kadar yas var ki kadınlar şok halinde

Dr. Ayla Yazıcı şu bilgileri verdi: “Yaptığımız araştırmaya göre ailelerin yüzde 80’inde ‘dağa çıkma, cezaevlerinde ölüm vs’ gibi kayıplar var.  Biz çalışmalarımızda göçün psikolojik etkisini gördük.  Taş atan çocuklar bu ailelerin içinden çıkıyor. O evde o kadar yas var ki  özellikle anneler yani kadınlar şok olma hali içindeler. Yani acıyı bile yaşayamıyorlar donmuş haldeler. Durum böyle olunca (anne donduysa) çocuğun ihtiyacı da karşılanamıyor. Çocuk yas içindeki annesine bakınca dışarı gidiyor. Taş atan çocuklarda dışarıda canlı ilişkiyi polisle kuruyor. Ama polisten saldırganlık görüyor. Bireysel olarak yaşanan bu süreçler toplumsal gerilemeye de yol açıyor.  Polis zulmeden, işkence eden olarak algılanıyor.

Göç eden ailelerde güvenlik algısı sarsılmış. Önce huzurun sağlanması gerekir. Yaptığımız araştırmada çok sayıda kız çocuğunun dağa çıktığını gördük. Evde kalsa kalabalık, yas içinde bir aile, ekonomik sıkıntılar var, ayrıca okula gidemiyor.  Oysa dağa çıkarsa gerilla kimliği olacak. Bu da o kızlara cazip geliyor. Gerilla anlamı o kızlar arasında anlamı, onuru olan bir şey. Öcalan’ı özellikle gençler idealize ediyor. Halen sembol olarak varlığı önemli, başkaldırının sembolü olarak görüyorlar.”