CHP İstanbul Milletvekili Özgür Karabat, üniversiteli işsizliğinin yakın gelecekte katlanacağını gösteren verileri derledi. Karabat’a göre, önlem alınmazsa 2021’de bugünün 2 katı kadar üniversiteli işsizliğiyle karşılaşacağız. Karabat’ın derlediği verilere göre, temmuz ayında 900 bin genç üniversiteden mezun olacak ve bunun 600 bini aktif biçimde iş aramaya başlayacak.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) şubat ayı verilerine göre ülkede 995 bin üniversite mezunu işsiz bulunduğunu aktaran Karabat, bu sayının 5 yıl önceden yüzde 51, 10 yıl önceden yüzde 139, 15 yıl önceden ise yüzde 263 daha fazla olduğunu söyledi.
Sözcü'den Zeynep Kaplan'ın haberine göre, AKP döneminde 129 üniversite açıldığını ifade eden Karabat, ”Eğitimi dahi planlama yapmadan organize etmenin sonuçları ülke gençliğinin omzuna yıkılmış durumda. Üniversite açmayı bina dikmekten ibaret gören anlayış gençliğe ihanet etmektedir” eleştirisinde bulundu.
2019’da 10 yıl öncesine göre mezun olan üniversiteli sayısının yüzde 70 oranında arttığının altını çizen Karabat, şunları söyledi:
"AKP döneminde plansızca açılan üniversiteler yüzünden her yıl yüz binlerce genç üniversiteden mezun oluyor. 2013’te mezun olan öğrenci sayısı 688 bin 432’yken bu sayı 2019’da 891 bin 458’e kadar yükseldi. Bu süre içinde kontenjanlar da artırıldığı için mezun sayısı önümüzdeki yıllarda daha da artacak. 2020 yılında üniversiteden mezun olan sayısı 900 binin üzerinde olacak.
Son 2 yıldır üniversite mezunu çalışan sayısında neredeyse bir artış olmadığı düşünülür ve bir de salgının yarattığı ekonomik tahribat hesaba katılırsa bu 900 bin gencin önemli bir kısmının işsiz kalacağı anlaşılıyor.
Salgın koşullarında ne yapacak bu gençler? İmkanı varsa istememesine rağmen yüksek lisansa devam edecek, ya ailesinin evinde uzunca bir süre iş arayacak ya da evlendirilecek ve çalışma hayatından koparılacak. 2020'de ülke gençliğine böyle bir tablo bırakıyoruz.
Karabat, açıklamasında en çok mezun veren bölümlerin mezun sayılarını da derleyerek şöyle konuştu:
"Birkaç örnekle anlatmak gerekirse 120 bin gencimiz bu yıl bankacılık, sigortacılık, muhasebe, işletme gibi iş ve yönetim alanlarının lisans bölümlerinden mezun olacak. Ön lisans, yüksek lisans ve doktora da dahil edildiğinde sayı 200 binin üzerine çıkıyor.
En az 17 bin hukuk mezunu aramıza katılacak. Ekonomi, psikoloji, sosyoloji ve siyaset bilimi gibi sosyal ve davranış bilimleri alanında bu sene en az 60 bin gencimiz mezun olacak. İnşaat ve mimarlıkta 20 bin mezun, eğitim bilimlerinden 60 bin mezun, mühendislik alanında ise 75 bin mezun.
Bu gençlerin nasıl bir kariyer yolu olacak, dahası gelirlerini nasıl elde edecekler? Hükümetin bu sorulara verecek bir cevabı bulunmuyor. Onlar yıllardır bina dikerek ‘işte üniversite kurduk’ demekle meşgullerdi."
Karabat, özellikle sağlık çalışanlarının geçmişte yaşamadığı bir krizi tecrübe edeceğini öne sürdü. Karabat’a göre yakın gelecekte ataması yapılmayan sağlık çalışanları göreceğiz. CHP milletvekilinin konuya ilişkin açıklamaları şu şekilde:
"Mühendislik, avukatlık, öğretmenlik gibi geçmişin saygın meslekleri plansızlık yüzünden zor günler geçiriyorlar. Sağlıkta özelleştirme yüzünden bu meslek gruplarına sağlıkçılar da eklenecek.
Temmuz ayı itibarıyla 45 bin gencimiz sağlık alanından lisans mezuniyetini kazanacak. Geçmişte devlet hastanelerinin dışında özel hastaneler de sağlık çalışanlarımız için istihdam sağlıyordu. Devlet de özeli teşvik ettikçe devlet hastanelerinin kapasitesi azaltıldı, yerine özel hastaneler getirildi. Ancak salgın günlerinde özel hastaneler çok zor durumda. Önümüzdeki günlerin en önemli sorunu bu nedenle ataması yapılmayan sağlık çalışanları olacak."
Salgın günlerinde sağlık alanında eğitim gören gençlerin durumuna da vurgu yapan Karabat, ülkenin sağlık altyapısının cumhuriyetin en büyük kazanımlarından olduğunu vurguladı.
Karabat, son 6 yılda tıp öğrencisi sayısının 2 katına çıktığını, mühendislikte, hukukta, mimarlıkta görülen ‘işsiz uzman sendromunun’ yakında tıpta da görülebileceğini öne sürdü.
Karabat, konuya ilişkin şunları ifade etti:
"2013-2014 eğitim yılında ülkede sağlık alanında lisans eğitimi gören 156 bin 638 genç vatandaşımız bulunuyordu. Sadece tıp eğitimi alanlar incelendiğinde ise bu yıl 99 bin 909 tıp öğrencimiz var. Bu sayı 5 yıl önce 58 bin 952’ydi. 5 yılda tıp öğrencisi sayısı yüzde 72 artış göstermiş. Hangi plan dahilinde bunlar yapılıyor? Yakın zamanda öğretmenlerde, mühendislerde, mimarlarda görülen uzman işsizliği doktorlarda da görülecek."
Ülkede her 10 kişiden 1'i üniversite öğrencisi konumunda olduğunu ifade eden Karabat, şunları söyledi:
"Yükseköğretim Kurulu (YÖK)verilerine göre 2019-2020 eğitim yılında ülkede toplam 3 milyon 825 bin üniversiteli bulunuyor. Ancak bu sayıya açıköğretim fakültelerinde okuyanlar da eklendiğinde üniversiteli sayısı 7 milyon 940 bini buluyor.
Verilere göre Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olduğu 2014’ten bu yana üniversite öğrencisi sayısı açıköğretimdekiler hariç yüzde 32 arttı. Böylece bu yıl itibariyle ülke nüfusunda her 10 kişiden biri üniversite öğrencisi haline gelmiş durumda. Ancak Türkiye’nin ekonomik kapasitesi bu öğrencileri istihdam edebilecek güçte değil."
Halihazırda çalışma hayatında bulunan üniversite mezunlarından daha fazlasının üniversite öğrencisi olduğunu vurgulayan Karabat, bu durumun büyük bir plansızlıktan kaynaklandığını ifade etti:
"YÖK verilerine göre bankacılık, işletme, muhasebe gibi iş ve yönetim bilimlerinde lisans eğitimi gören öğrenci sayısı 1 milyon 532 bin. Bu alanda her yıl 250 bin genç mezun oluyor. Ancak resmi verilere göre bunların ancak yarısı işgücüne katılıyor. İşgücüne katılanlar ise kendi alanlarında çalışmıyor, hatta bir üniversite eğitimi dahi gerektirmeyen işlerde çalışıyor.
O halde yüzbinlerce aile üstelik niteliği sorgulanan bu üniversitelere çocuklarını neden göndermek zorunda bırakılıyor? Türkiye’de iş bulmak için üniversite okumak artık şart olmuş durumda. Ancak bunun neden şart olduğunu kimse açıklayamıyor."
İlahiyat bölümlerinde okuyan gençlerin sayısının 5 yılda 2,5 katına çıktığını belirten CHP’li vekil şu verileri paylaştı:
"Din kültürü öğretmenliği dışında ülkede halihazırda din bilimi yani ilahiyat öğrenimi gören 125 bin 664 lisans öğrencimiz bulunuyor. Bu sayı 5 yıl önce 52 bin 212’ydi. Sadece 5 yılda ilahiyatta okuyan öğrenci sayısı yüzde 125 artmıştır. Bu artışı planlayan YÖK hangi ihtiyaca göre kontenjanları böyle artırmıştır? Ülkenin bu kadar ilahiyatçıya nerede ihtiyacı olacaktır? Bu soruların tümü havada kalıyor."
Karabat'ın paylaştığı veriler içinde en çok dikkat çekenlerden biri de üniversite öğrencisi sayısıyla üniversiteli çalışan sayısının karşılaştırması oldu:
"Açıköğretimle beraber üniversitede okuyan 7 milyon 940 bin gence karşılık TÜİK’in şubat ayı verilerine göre ülkede üniversite mezunu çalışan sayısı 7 milyon 380 bin. Yani şu anda istihdam edilen tüm üniversite mezunları çalışmaktan vazgeçse dahi birkaç yıl içinde mezun olacak üniversiteliler yine de istihdam edilemeyecek.
Denebilir ki büyümeyle beraber istihdam kapasitesi de artıyor. Ancak en iyimser tahminlerle ülke ekonomisi bu yıl yüzde 3 küçülecek, gelecek yıllarda ise düşük hızda büyüyecek. Daha kötümser tahminlerde ise ülke ekonomisi uçuruma sürükleniyor. Saray iktidarı ise bu sorumluluğu gençlerin omzuna yıkmaya çalışıyor."
Karabat'tan çözüm önerileriÖzgür Karabat tüm bu veriler ışığında kısa ve orta vadede hayata geçirilmesi gereken çözüm önerilerini şöyle sıraladı: "Emeklilikte yaşa takılanların talepleri karşılanırsa işgücü piyasasından yaklaşık 500 bin vatandaşımız ayrılacak, bu ise bu vatandaşlarımızın yeri ilave 500 bin istihdam anlamına gelecektir. "Ülkemizde gününü doldurmasına rağmen çalışmak zorunda kalan milyonlarca vatandaşımız var. Bu insanlar emekli maaşlarındaki yetersizlik yüzünden emekli olmuyorlar. Emeklilik şartları iyileştirilirse işgücü piyasası rahatlayacak, gençlerin önü açılacaktır. "İşgücü piyasamızın en önemli özelliği kayıt dışılığın yüzde 35'ler gibi çok yüksek oranda seyretmesidir. Yüksek işsizlikle birleştiğinde bu durum çalışanların sırtındaki sopaya dönüşüyor. Emekçiler güvencesiz şartlarda günde 10-12 saat çalıştırılıyor ve işsiz kalma endişesiyle bu duruma rıza gösteriyorlar. Kayıtdışılığın bir an önce son bulması adına Meclis harekete geçmeli, çalışma süresi yasal sınır olan 8 saate daha sonra ise 6 saate indirilmeli. "Kısa vadede işgücü piyasasını rahatlatacak adımların yanı sıra halkçı, kamucu ve planlamacı bir ekonomi politikasına ihtiyaç var. 2011'de kapatılan Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) yeniden açılmalı ve kamu yatırımlara el atmalı." |