Hürriyet yazarı Murat Yetkin, yeni ABD Başkanı Donald Trump'ın 20 Ocak'ta görevi devralacağını hatırlatarak "Trump'ın hızlı karar alıp uygulayabileceğine, verdiği sözleri yerine getirebileceğine inandığı, güçlü liderlerle daha iyi anlaşabileceği yolunda bir izlenim var" dedi. "Mesela Rusya'nın Vladimir Putin'i, Çin'in Şi Cinping'i gibi. Almanya'nın Angela Merkel'i, Hindistan'ın Narendra Modi, Filipinlerin Rodrigo Durarte'si gibi" diyen Yetkin, "Ama mesela dini lider Ali Hamaney'le aynı dili konuşmayan İran lideri Hasan Ruhani ile sorun çıkacağı şimdiden görülüyor" görüşünü savundu.
Murat Yetkin'in "Önümüzdeki iki güne dikkat" başlığıyla yayımlanan (18 Ocak 2016) yazısı şöyle.
Tesadüf mü sayarsınız bilmem ama önümüzdeki iki gün hem Türkiye'de hem dünyada köklü değişimlerin başlangıcı olacak.
Türkiye'de Meclis başkanlık anayasasını ikinci defa oylayıp halk oyuna taşıyıp taşımayacağı belli olacak.
Dünyada ise Donald Trump 20 Ocak'ta ABD Başkanı olarak yemin edecek ve görünen o ki uluslararası ilişkilerde daha önce benzeri görülmemiş bir alt üst oluş başlayacak.
Türkiye'de CHP'nin MHP'yi ikna etmek için adeta çırpınışına rağmen AK Parti ya da MHP içinde şu an görülemeyen bir çatlak ortaya çıkmadıkça, Meclis taslağı halk oylamasına devredecek gibi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın 22 Ocak'ta başlayacak Tanzanya, Mozambik ve Madagaskar seferi öncesinde bu aşama bitecek diye yapılıyor evdeki hesaplar.
Referandumdan da geçerse Cumhurbaşkanı Erdoğan bütün yürütme gücünü elinde toplayacağı gibi, yürütme üzerinde denge ve denetleme kaynağı olan parlamento ve yargı üzerinde de daha fazla etkiye sahip olacak, gücüne güç katacak yani.
Diyelim ki, şu anda bir işareti yok ama Meclis'te bir yol kazası olur da taslağın tamamı ya da kilit maddeleri 330 altında kalırsa, ne olacağı belli: Erken seçim.
Yani AK Parti ve MHP başkanlığa geçişte tereddüt etmeyecek yeni Meclis gruplarıyla yeniden deneyecekler.
Tabii HDP eş başkanları Selahattin Demirtaş'a 142, Figen Yüksekdağ'a 83 yıl hapis istendiği bir ortamda siyasi yelpazede yeni belirsizlikleri, yeni fay hatlarını da hesaba katmak lazım.
Gerçi referanduma gidilse ve başkanlık referandumda onaylansa bile erken seçim ihtimali var ama, şimdi konumuz o değil.
Yani Erdoğan 2017'de bir şekilde gücüne güç katmaya yönelik bir stratejiyi uygulamaya koymuş görünüyor.
Burada Trump'ın uluslararası siyasi ve ekonomik ilişkilere yapmaya hazırlandığı sert girişe geliyoruz.
Yani Türkiye'deki ve dünyadaki dönüşümlerin örtüşme noktasına.
Trump'ın hızlı karar alıp uygulayabileceğine, verdiği sözleri yerine getirebileceğine inandığı, güçlü liderlerle daha iyi anlaşabileceği yolunda bir izlenim var.
Mesela Rusya'nın Vladimir Putin'i, Çin'in Şi Cinping'i gibi... Almanya'nın Angela Merkel'i, Hindistan'ın Narendra Modi, Filipinlerin Rodrigo Durarte'si gibi. Ama mesela dini lider Ali Hamaney'le aynı dili konuşmayan İran lideri Hasan Ruhani ile sorun çıkacağı şimdiden görülüyor.
Erdoğan bu yeni döneme, ülkesinde güçlenmiş bir lider olarak, Trump ve diğerlerinin güçlü muhatabı olarak başlamak istiyor.
Yıldızlar gayet nadir bir sıraya diziliyor, bunun hayırlara vesile olup olmadığını kısa sürede hep beraber yaşayıp göreceğiz.