Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk, doktorların daha önce timlerle birlikte operasyona çıktığını hatırlatarak "Askerimizin yaralanması halinde ilk müdahale askeri doktorlar tarafından gerçekleştiriliyordu. Ama bugün durum öyle değil. Olağanüstü Hal Kanunu'na dayanarak çıkarılan kararname nedeniyle operasyonlarda artık askeri doktor bulunmuyor. Çatışmanın içine silah bile tutmayı bilmeyen sivil doktorlar da gönderilemiyor" dedi.
Saygı Öztürk'ün "Operasyon timlerini de doktorsuz bıraktılar" başlığıyla yayımlanan (7 Mart 2017) yazısı şöyle:
Bölücü terör örgütü, yıllardır 21 Mart Nevruz bayramını “ayaklanma günü”ne dönüştürmeye çalışıyor. Nevruz öncesi Güneydoğu'ya personel, araç‐gereç takviyesiyle birlikte jandarma birlikleri büyük operasyonlar yapıyor, dağ‐taş aranıyor, teröristlerin eyleme fırsat bulamadan etkisiz hale getirilmesi hedefleniyor. Şu anda 25 Jandarma Özel Harekat Taburu, 45 komando taburu olmak üzere 70 tabur sürekli operasyonda... 120 Asayiş Jandarma Komando bölükleri de bölgelerinde bahar operasyonlarını sürdürüyor.
Büyük operasyonlar yapılıyor ama önceden askerle birlikte operasyona çıkan askeri doktorlar nerede? Doktorlar timlerle birlikte operasyona çıkıyor, silahlı olarak çatışmalara da katılıyordu. Askerimizin yaralanması halinde ilk müdahale askeri doktorlar tarafından gerçekleştiriliyordu. Ama bugün durum öyle değil. Olağanüstü Hal Kanunu'na dayanarak çıkarılan kararname nedeniyle operasyonlarda artık askeri doktor bulunmuyor. Çatışmanın içine silah bile tutmayı bilmeyen sivil doktorlar da gönderilemiyor.
Gülhane Askeri Tıp Akademisi'nin kapatılması ve diğer askeri hastanelerin Sağlık Bakanlığı'na devredilmesiyle askeri doktor da kalmadı. 71. dönem devlet hizmet yükümlülüğü kurasıyla birlikte ilk defa askeri birliklere sivil tıp fakültesi mezunu pratisyen hekimler atandı. Ancak doktorların statüsü, bağlı bulundukları kurum, maaş ve özlük haklarıyla ilgili belirsizlikler giderilmedi.
Birçok askeri birlik il ya da ilçenin dışındaki karakol, üs bölgesi gibi yerlerde bulunduğu için sivil doktorun nerede ikamet edeceği, görev yerine nasıl gidip geleceği, can güvenliği gibi durumlarını maşallah dikkate alan kimse yok. Devlet hizmet yükümlülüğü kurasıyla Sağlık Bakanlığı bünyesinde istihdam edilmeyi bekleyen ve sivil hekim olarak yetiştirilmiş olan doktorlar, Milli Savunma Bakanlığı bünyesinde askeri hekim gibi görev yapmak durumuyla karşı karşıya...
Tüm devlet hizmeti yükümlüsü doktorlar için şimdi de “güvenlik soruşturması” ve “arşiv araştırması” getirildi. Aslında daha önce var olan ancak AKP hükümetinin “bunlar insan haklarına aykırıdır” diye kaldırdığı bir uygulamaydı. Şimdi kaldırdıkları sistemi yeniden getirirdiler. Ancak sistem oturmadığı için güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmaları belirlenen sürede bitirilemiyor, genç doktorlar göreve de başlayamıyor. 6 aydır soruşturması bitmeyen, göreve başlatılmayan doktorlar, bu dönemde özel sektörde de çalıştırılmasına izin verilmeden işsiz‐güçsüz bekletiliyor.
Bedensel ve ruhsal sağlığı tam olmayan hiçbir ordu savaşamaz. Kısa süre öncesine kadar Gülhane Askeri Tıp Akademileri tabip subayı, eczacısı, diş hekimi, sağlık astsubayı, ordu hemşiresi ve tüm çalışanları ile Silahlı Kuvvetlerimizin vazgeçilmez parçasıydı. Onlarla birlikte yaşayan, aynı dili konuşan askerdi.
GATA'nın eski komutanlarından emekli Tümgeneral Prof. Dr. Ömer Şarlak, GATA'nın gerçekte Türk Silahlı Kuvvetleri'nin sağlık alanındaki beyni ve kozmik odası, savaşta ve barışta askeri sağlık sisteminin merkezi olduğunu hatırlatıyor.
AKP'nin “boz‐yap” ya da “yap‐boz”ları sağlık alanında da geçerli... Sağlık Bakanlığı'na bağlanan Güneydoğu'daki askeri hastaneleri yeniden askerlerin hizmetine verme gibi bir çalışma yürütülüyor. Operasyonlarda doktor bulunmaması, askeri hastanelerin alınmasının, operasyonlarda askeri doktor bulundurulmamasının da şehit sayısının artmasında etkili olacağını askerler söylüyor. Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın bu durumu dikkate alıp bir an önce karar vermesi gerekiyor.
Isparta için “Türkiye'nin gül bahçesi”, “güller şehri” denilir. Belediye Başkanı Yusuf Ziya Günaydın da, yüksek mimar olduğu için il'e yakışır “Gökkubbe” adını verdiği muhteşem kongre ve fuar merkezi yaptırdı. Böyle bir fuar alanınız olduktan sonra orada kitap fuarı açılmaması da büyük bir eksiklik olacaktı.
3 Mart'ta başlayan ve 12 Mart'ta bitecek olan 1. Kitap Fuarı'nı Başkan Günaydın açtı. “Acaba fuar tutar mı, yayınevleri, hepsinden önemlisi Ispartalı fuara ilgi gösterir mi?” diye merak edildi. Fuara hem yayınevleri, hem de Ispartalı büyük ilgi gösteriyor. Başkan Yusuf Ziya Günaydın ise günün her saatinde fuar alanında... İmza gününe gelen yazarları, yayınevlerini yalnız başkan değil belediye meclis üyeleri, belediye çalışanları da hiç yalnız bırakmıyor. Hele halkın ilgisi inanılmaz. Sağ olsunlar, var olsunlar.