T24 - Yıllarca adı savaşlar, işgaller ve krizler ile gündeme gelen Ortadoğu, artık Batı'nın ilgi ile takip ettiği sanat etkinliklerinin yaratıcısı. Ahu Antmen, Londra'da büyük ilgi gören Suudi Arabistan'lı 'Edge of Arabia' sergisinin İstanbul'a gelişini ve Doğu'da çağdaş sanatı yazdı.Londra'da ilk açıldığında 'olay' olarak nitelendirilen 'Edge of Arabia' sergisinin olayı, Batı dünyasında ilgi çekeceği düşünülen çelişki: Suudi Arabistan'da çağdaş sanat.
Edge of Arabia’ olayı, dünya turnesi kapsamında şu sıralar İstanbul’da. "Olay" diyorum, çünkü Suudi Arabistanlı 22 sanatçıyı bir araya getiren bu sergi, 2008’de ilk kez açıldığı andan itibaren bir 'çağdaş sanat olayı' olarak sunuldu. Serginin adının, Sanat Limanı’nda yanı başındaki 'Body Worlds' sergisi gibi Türkçeleştirilmemiş olması ise bir tür marka olarak pazarlanmasından kaynaklanıyor.
Peki ne var bu olayın, bu markanın arkasında? Özellikle Batı dünyasında ilgi çekeceği düşünülen bir çelişki: Suudi Arabistan’dan çağdaş sanat. 'Edge of Arabia' sergisi ilk olarak Londra’da açıldı ve 10 bini aşkın izleyici çekti. Sonra Berlin, Venedik, Riyad ve Dubai'de de sergiler düzenlendi, her durakta da hatırı sayılır bir izleyici kitlesiyle buluşuldu. Serginin tanıtım broşüründe 'yaratıcı bir hareket' olarak sunulan etkinlik İstanbul’dan sonra dünyanın başka kentlerine de gitmeyi hedefliyor, ama web sitesine bakılırsa şimdilik son durak İstanbul gibi görünüyor.
Arap dünyasının çağdaş sanata yönelimi yeni değil: 1990’lı yıllardan bu yana, elbette ki ülkelere göre değişen bir özellikte, yoğun bir sivil inisiyatif çabası ve sanatsal üretim var. Lübnan’da, Ürdün’de, Mısır’da çoğu zaman kısıtlı olanaklarla ve kişisel çabalarla varlığını sürdüren ortamlara karşılık Körfez ülkelerinde Sharjah Bienali, Art Dubai sanat fuarı, büyük çaplı müze girişimleri gibi pahalı projelerle aşılanan ortamlardan söz etmek mümkün.
Kadın sanatçı 'açılımı'
Gerçekten de son yıllarda 'Ortadoğu' yalnızca savaşlar, işgaller, krizler üzerinden değil, çeşitli kültürel/sanatsal girişimlerle, Londra ve Berlin gibi Batı sanat merkezlerinde düzenlenen Ortadoğu sanatı sergileriyle ve de özellikle diaspora sanatçılarının çeşitli dünya bienallerindeki politik/cesur/ironik işleriyle gündeme geliyor. Tüm bu hareketliliğin Batı sanat piyasasına yansımaları da var.
'Edge of Arabia' sergisi bu ivmenin şekillendirdiği bir proje olarak dikkat çekiyor, Arap yarımadasındaki diğer ülkelere göre daha örtülü bir kültürün kapılarını aralama eyleminin kendisini bir tür etkinlik gibi sunuyor. Sergide, ülkelerinde araba kullanmalarına izin verilmeyen kadın sanatçıların varlığı bir tür açılım mesela; ‘geleneksel’e ilişkin yorum yapmak da aslında öyle.
Hatta kaligrafi gibi İslam estetiği türlerinden ayrılarak enstalasyona, videoya yönelmek bile radikal birer adım sayılabilir Suudi sanatçının dünyasında. Bu açıdan bakıldığında serginin içeriği, uyandırdığı merak ölçüsünde tatmin edici değil; çarşaf gibi klişe simgeler, İslami motifler ve dekoratif unsurlar bol.
Tüketim çağında Arap kimliği
Eleştirellikse aradığınız, satıraralarınızı çok dikkatlice okumanız gerek. Ne var ki ilginç noktalar da yok değil sergide: Özellikle de geleneksel Arap imgesiyle küresel Arap imgesinin çarpıştırıldığı, küreselleşme ve tüketim kültürü çağında yeni Arap kimliğinin arandığı, sorgulandığı noktalarda. Dikkat çeken işler arasında Ahmed Mater'in 'Sarı İnek' ve 'İnsanın Evrimi'; Maha Malluh'un 'Gelenek ve Modernlik' ve Manal Al-Dowayan'ın Suudi Arabistan’da kadınların durumuna ayna tutan 'Ben Bir Suudi Arabistan Vatandaşıyım' fotoğrafları var. 26 Aralık tarihine kadar Sanat Limanı'nda.
(Ahu Antmen - Radikal gazetesi)