28 Şubat sürecinde Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı yapan Bülent Orakoğlu Ergenekon terör örgütüne yönelik çok çarpıcı iddialarda bulundu. Orakoğlu, PKK, Dev-Sol, Hizbullah ve Hizbuttahrir örgütlerinin Ergenekon tarafından kurulan ‘naylon’ örgütler olduğunu ifade ederek, “Abdullah Öcalan da Ergenekon üyesidir. Abdullah Öcalan devlet görevlileri ile bir araya geldiğini, görüştüğünü söylemiştir ama Ergenekon’un adamı olduğunu söylememektedir” dedi. KanalTürk'te, Fatih Karaca’nın hazırlayıp sunduğu Gündem Siyaset programının bu haftaki bölümünde Ergenekon davası ve Ergenekon yapılanmasının geçmişten bugüne tüm ayrıntıları masaya yatırıldı. Programa katılan TBMM Susurluk Komisyonu Üyesi ve eski Kültür Bakanı Fikri Sağlar ve 28 Şubat sürecinin Emniyet İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu’nun çarpıcı iddiaları ise Ergenekon’a yeni bir bakış açısı kattı. “ERGENEKON DEVLETİN DIŞINDA” Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Sağlar, Ergenekon terör örgütünün Susurluk çetesinin bir uzantısı olduğunu söyledi. 1950’lerde NATO tarafından çeşitli ülkelerde kurulan kontr-gerilla kadrolarının Türkiye ve Almanya haricindeki diğer ülkelerde başarı ile tasfiye edildiğini belirten Sağlar, Susurluk ve Ergenekon gibi örgütlerin varlığı ile bu olgunun halen sürdüğünün ortaya çıktığını söyledi. 11 yıldır, bu yapının Türkiye’den tasfiye edilmesi için mücadele ettiğini vurgulayan Sağlar, Susurluk Komisyonu üyeliğinden edindiği bilgiler çerçevesinde Susurluk’un 12 Eylül öncesinde ve sonrasında kullanıldığını, bu yapının, bir şeyleri hedefleyenler tarafından oluşturulduğunu ancak tasfiyesinin başarılı olmaması ile birlikte bugün Ergenekon olarak yeniden ortaya çıktığını söyledi. “Ergenekon Susurluk’un devamıdır” şeklinde konuşan Sağlar, Susurluk’ta devlet kademelerine sızan bir örgüt yapısı olduğunu ancak Ergenekon’nun, bir zamanlar devlet kademelerinde bulunmuş emekliler ve onların devlet içindeki bağlantılarından kurulu bir örgüt tablosu çizdiğini söyledi. ERGENEKON’UN ÇÖZÜMÜ TÜRKİYE İÇİN ŞANSTIR” Sağlar, Ergenekon’da hiçbir şekilde halk desteği olmadığını vurguladı. Ergenekon’un korkusuzca üzerine gidilerek çözülmesinin Türkiye için bir şans olacağını belirten Sağlar, Susurluk’tan farklı olarak Ergenekon’da devletin, onun dışında kurulan çeteleri takibinin söz konusu olduğunu söyledi. Sağlar, her türlü girişime rağmen Ergenekon davasının iddianamesinde hata olduğunu da dile getirdi. Sağlar’a göre 2 bin 450 sayfalık iddianameyi destekleyen on binlerce sayfalık deliller olduğu halde eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek’in ‘Darbe Günlükleri’nin iddianamede yer almamış olmasının büyük bir eksiklik olduğunu söyledi. “ERGENEKON DOĞRU DÜRÜST ANLATILMADI” Sağlar, Ergenekon davasının öneminin, halka Susurluk kadar çok iyi aktarılamadığını belirtti. Özellikle bu davanın çeşitli çevrelerce laiklere, Atatürk’e ve yurtseverlere karşı açılmış bir dava gibi gösterildiğini vurgulayan Sağlar, “Hala birtakım çevreler, Ergenekon’un fasa fiso olduğu izlenimini vermeye çabalıyor. Bu çok tehlikeli bir propagandadır. Eğer bu operasyon sonuna kadar götürülmezse Türkiye’de siyasi birtakım çalkantılar yaşanmaya devam edecektir. Bu dava, laiklere ve ulusalcılara karşı açılmış bir davadır anlayışını ortadan kaldırmak gerekli. Çünkü bu düşünceler Türkiye’yi kutuplaşmaya götürür. Bir terör örgütünün şundan bundan yana olması mümkün değildir. Bu bir davadır, suç örgütü vardır. Davada da gereği yerine getirilecektir. Rakibimiz suçtur” şeklinde konuştu. “SUSURLUK ÜZERİNE GİDİLSEYDİ 28 ŞUBAT OLMAZDI” Emniyet İstihbarat’ın eski patronu Bülent Orakoğlu’nun saptamaları ise çarpıcıydı. İstihbaratçı gözüyle Ergenekon terör örgütünün tahlilini yapan Orakoğlu, Susurluk’un devlet içindeki sağ tandanslı bir çeteleşme olduğuna dikkat çekerken, Ergenekon’un ayrılıkçı Kürt, aşırı sol, sağ ve muhafazakar kanatları içinde barındırdığının ortaya çıktığını söyledi. Bu durumun Türkiye’nin nasıl bir abluka altına alındığının anlaşıldığının altını çizen Orakoğlu, amacın Türkiye’de bir kaos ortamı yaratılması olduğunu kaydetti. Kendisinin görevde olduğu dönemde Susurluk sürecini yakından izlediğini belirten Orakoğlu, Susurluk’un yeterince üzerine gidilemediğini, eğer gidilmiş olsaydı 28 Şubat sürecinin yaşanmayacağını ve Refah-Yol hükümetinin düşürülemeyeceğini söyledi. Ergenekon’da da aynı sürecin bugünkü hükümeti hedef aldığını belirten Orakoğlu, bu oyunun başarıya ulaşamadığını ancak devlet kademelerinde halen derin yapılanmaların var olduğunu söyledi. “GLADİO YAPILANMASI AÇIKLANSIN” Orakoğlu, Ergenekon davasının amacına ulaşması ve bu tür yapılanmaların tamamen devletin içinden temizlenmesi için öncelikle Gladio yapılanmasının devlet tarafından açıkça kamuoyuna anlatılması gerektiğini söyledi. Özellikle 28 Şubat sürecinin aktörlerinin halen yargılanmamasının sonucu olarak bugün bu durumun yaşandığına dikkat çeken Orakoğlu, Ergenekon’un üzerine gidilmediği sürece Türkiye’de ilerleyen dönemde farklı kisvelerde 28 Şubatlar yaşanacağından şüphe duyulmaması gerektiğini söyledi. “APO ERGENEKON ÜYESİDİR” Orakoğlu’nun en çarpıcı iddiası ise bölücü örgüt elebaşı Abdullah Öcalan’ın Ergenekon örgütü üyesi olduğu yönündeydi. Orakoğlu, Abdullah Öcalan’ın geçmişte pek çok kez kendisini devlet görevlisi olarak tanıtan kişilerle irtibata geçtiğini ifade ettiğine dikkat çekerek, kendisinin de tam olarak bilmediği bu yapılanmaya hizmet ettiğini ve Ergenekon örgütüne üye olduğunu söyleyemeyeceğini iddia etti. 28 Şubat aktörlerinin Avrupa’da PKK sorumlularıyla görüşmeler yaptığını savunan Orakoğlu, “PKK, Hizbullah, Dev-Sol ve Hizbuttahrir örgütleri Ergenekon yapılanmasının naylon örgütleridir” dedi. Orakoğlu, hükümetin ve TSK’nın Ergenekon yapılanmasının üzerine gitmek konusunda siyasi irade gösterdiğini vurgulayarak, Ergenekon’un gövdesine ulaşmak için kararlılık gösterilmesi gerektiğini, sadece kollarının budanmasının yetmeyeceğini söyledi.