Hayvanseverler tarafından yoğun olarak eleştirilen Hayvanları Koruma Kanunu'nda yapılacak değişikliklerin TBMM gündeminde olduğu bugünlerde, Organize Sanayi Bölgelerinde (OSB) sokak hayvanlarını koruma amaçlı bir proje hayata geçiriliyor. “Bizim Sokağın Çocukları” adlı proje ile Tuzla ve Dilovası'ndaki sanayicilerin, sokak hayvanlarıyla bir arada yaşamanın somut ve kusursuz bir örneğini oluşturmaları hedefleniyor.
2009 yılında İstanbul - Tuzla Deri Organize Sanayi Bölgesi (İDOSB), 2011’de Kocaeli - Dilovası Makina İhtisas Organize Sanayi Bölgesi'nde başlayan Bizim Sokağın Çocukları projesi sayesinde bu bölgede yaşayan sokak köpeklerinin karınları doyuyor, tedavileri düzenli olarak yapılıyor. Friterm öncülüğünde gerçekleşen proje, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu’nun (TİSK) AB finansman desteğiyle yürüttüğü Herkes İçin Kurumsal Sosyal Sorumluluk (KSS) projesi kapsamında 2014 Etkililik Ödülü'nün de sahibi oldu.
Bugüne kadar projenin ilk ayağı olan İDOSB'a ait 7500 dönümlük alanda 300 köpek, Dilovası’ndaki 5500 dönümlük alanda ise 120 köpek, açlık ve susuzluk nedeniyle ortaya çıkan sorunlardan ve bağışıklık sistemi çöken hayvanlara musallat olan uyuz gibi hastalıklardan kurtuldu. Aynı zamanda aşılama ve kısırlaştırmadan oluşan bölge hayvanlarının rehabilitasyonu ile hem kuduz riski ortadan kaldırılmış hem de bölgede nüfus kontrolü sağlanmış durumda.
OSB Yönetimi ve bölge sanayicilerinin desteğini alan proje, OSB’lerin içinde veya etrafında bulunan sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların koruma altına alınarak OSB’ler tarafından sahiplenilmesi ilkesini temel alıyor. Sahipsiz ve güçten düşmüş hayvanların (hasta, sakat, yaşlı, yavru, hamile, küpeli/küpesiz, dişi/erkek) envanterinin çıkarılması, beslenme, su ve sağlık ihtiyaçlarının tanımlanan beslenme noktalarında karşılanması ve sokak hayvanlarına yönelik yasal sorumluluğu olan belediyelerin, hayvanların aşılanması ve kısırlaştırılması aşamasında devreye sokulması, projenin en önemli adımlarını oluşturuyor.
Proje kapsamında hem kadrolu elemanlar, hem de projeye tahsis edilen bir araç ile yemek ve su dağıtımını yapan kişiler de bu konuda kısa bir eğitim alıyor. Belediye tarafından aşılanan ve kısırlaştırılan hayvanlar anlaşmalı veteriner hekimlerce verilen sağlık hizmetinden yararlanıyor.
Projenin nihai hedefi ise, bütün OSB’lerde ve kentlerin mahalleye yönelik yaşam ortamlarında kolaylıkla uygulanabilecek bir modeli hayata geçirmek ve toplum nezdinde sokak hayvanlarına bakış açısını değiştirebilmek.
Friterm Sosyal Sorumluluk Proje Koordinatörü Perihan Duruk, bu proje sayesinde insan ve hayvanlar arasında güvene dayalı bir ilişki oluştuğunu ifade etti:
“Bölgede yaşama hakkı olan hayvanlara sağlıklı bir ortam yaratmak ve yaşam mücadelesi verdiğini fark etmediğimiz, fakat yardıma muhtaç olan diğer canlılara yönelik farkındalığı artırmak da projenin amaçları arasında yer alıyor.”
Duruk, sokak hayvanlarına dair önemli bir gerçeği de özellikle eklemek istediğini belirtti:
“Sokak hayvanları, sokaklarımızı bizimle paylaşmaya çalışan, fakat hiçbir ahlaki, bilimsel ve kanuni zemini olmayan nedenlerle şehirlerin çevresindeki ormanlara veya çöplüklere atılan, buralarda ölüm-kalım savaşı veren kediler ve köpeklerdir. Onlar, binlerce yıl önce evcilleştirdiğimiz ve bizimle birlikte yaşamaya alıştırdığımız, fakat hizmetinden yararlandıktan sonra metropollerin gelişmesi ve büyümesi sonucu sokaklara terk ettiğimiz sahipsiz hayvanlardır. Dolayısıyla aslında 'sokak hayvanı sorunu' yoktur; 'sokak hayvanlarının sorunları' vardır. Biz, bu projeyle beraber, barış ve huzur içinde bir arada yaşamanın mümkün olduğunu kanıtlıyoruz ve diğer OSB'lerin de aynı model ile doğaya ve hayvana dost sanayi ortamı yaratacağına inanıyoruz.”
Proje ekibi, etki alanını genişletmek ve daha fazla kişiye ulaşmak için düzenli olarak ücretsiz eğitimler düzenliyor. Eğitimler, sokak hayvanlarına sahip çıkmak isteyen herkese açık. Proje ve eğitimler hakkında detaylı bilgiyi buradan alabilirsiniz.