Yeni romanı ‘Kafamda Bir Tuhaflık’ın tanıtımı için Atina’ya giden Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ni (AB) iç siyasi tükem aracı olarak gördüğünü söylerken, “Azınlıklarına saygı göstermezken ve gazeteciler hapiste iken AB üyesi olmayı isteyemezsin. Türkiye’de çok insan görüşlerinden dolayı hapsediliyor” dedi.
Hürriyet’ten Yorgo Kırbaki’nin haberine göre Avrupa ile AB’nin kendisi için hürriyet, eşitlik ve kardeşlik üçgeninden oluşan bir ideal olduğunu belirten Pamuk “Ama şimdi AB insanları ayırıyor. Bir süre öncesine kadar herkesin ziyaretine açık kıta olan Avrupa, istemediği insanların topraklarına girmemesi için Türkiye’ye para veriyor. Avrupa artık kardeşlik idealini temsil etmiyor” dedi.
Pamuk, aynı konuda Türkiye için de şu değerlendirmeyi yaptı: “Mülteciler için ekonomik yardımı kabul etti ama AB’yi iç siyasi tüketim aracı olarak görüyor. Azınlıklarına saygı göstermezken ve gazeteciler hapiste iken AB üyesi olmayı isteyemezsin. Türkiye’de çok insan görüşlerinden dolayı hapsediliyor. Rejim, hapsetmediği zaman da büyük gazetelerin sahiplerine ağır vergiler koyuyor ya da beğenmediği kişiler aleyhinde kendisine yakın medya araçlarını kullanarak suçlamalarda bulunuyor.”
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan’ın dövülmesi ve Cumhuriyet Yayın Yönetmeni Can Dündar ile Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün hapsedilmesi örneklerine değinen Pamuk, bugünün Türkiye’si hakkındaki soruyu da şöyle yanıtladı: “Geçmişin nostaljisini çekmiyorum. Eskilere dönmemizi de istemiyorum ama eski mütevaziliğin eksikliğini duyuyorum.” Pamuk “Türkiye’deki bir orta halli vatandaşı ne denli temsil ediyorsunuz?” sorusuna ise şu cevabı verdi: “Kimsenin temsilcisi değilim. Nobel Ödülü belki beni daha ünlü biri yaptı ama aynı zamanda sanki Türkiye’nin resmi temsilcisi konumuna getirdi. Bu da edebiyatın hedefine tamamen karşı bir şey. Ben Emile Zola değilim”.