Orhan Pamuk'un "Türk burjuvazisinin kendi vatandaşlarından nefret etmesi beni öfkelendirir" sözlerini iş, medya ve akademi dünyasından destek geldi.
Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk’un Almanya’nın haftalık gazetelerinden Die Zeit’e yaptığı açıklamalar tartışılıyor. Pamuk, romanlarını anlattığı röportajda gelen bir soru üzerine “Burjuvazi beni sinirlendiriyor. Kibirleri, dar görüşlü bir şekilde bencillikleri ve kendi ülkesinin insanlarından nefret etmeleri beni öfkelendiriyor. Olağandışı Türk üst sınıf, askeri darbelerden ve de Kürtlere karşı yapılan kötü muameleden dolayı rahatsız olmuyor. Çoğunluğu oluşturan başörtülü kadınlara yukarıdan bakıyor. Bu da bana eskiden Güney Afrika ’da beyazların siyahlara olan davranışını hatırlatıyor” ifadelerini kullanmıştı. Radikal gazetesinde yer alan habere göre; Pamuk’un açıklamalarını medya, akademi ve iş dünyasından destek geldi.
MÜSİAD’ın kurucu başkanlarından işadamı Erol Yarar, Orhan Pamuk ’un Türkiye ’deki burjuvazi eleştirilerine katıldığını belirterek, “Burjuvazi Türkiye'de hep halktan uzak olmuştur. Bu kesim halktan uzak ayrı bir hayat yaşıyor” diye konuştu. Orhan Pamuk ’un değerlendirmelerini çok yerinde bulduğunu belirten Yarar, dünyada daha hazmetmiş, oturmuş bir burjuvazi olduğunu, Türkiye ’deki burjuvazinin halktan çok kopuk ve kendi dünyasında olduğunu aktardı.
Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkanı, Gaziantepli işadamı Abdulkadir Konukoğlu ise Orhan Pamuk’un sözlerine, “Ben burjuvaziden anlamam ki, onlar büyük adamların işi” karşılığını verdi.
Milliyet gazetesi yazarı Güneri Cıvaoğlu ise “ Türkiye ’de burjuvazi yeni. Ama bütünüyle kalitesiz demek istemiyorum. Şarap tadımlarında bazen sunulan şarabı üreticinin gözü önünde tadarsın. Beğenmesen de iyi ifade takınırsın. Yeni, yeni, iyi olacak…” şeklinde konuştu.
Ufuk Uras (Akademisyen, eski milletvekili)
Sıfat koymaya gerek yok.Sadece Türkiye ’de değil dünyanın her yerinde sınıf. Ama John Berger de ifade etmişti. ‘Türkiye ’de burjuvazinin gözündeki nefret beni ürkütüyor’ demişti. Türkiye ’de burjuvazi geç burjuvazi, gecikmiş burjuvazi. Alaturka yani. Anayasa değişikliğinde gördünüz. Referandumda… Orhan Pamuk da o dünyayı iyi bildiği için burjuva oportünizmini görüyor. TÜSİAD’a bakın hiçbir konuda açık tutumu yok. Tabii istisnaları da var, yani mesela İshak Alaton’u dinlemek lazım.
Ayşe Hür (Akademİsyen)
Gelişmiş kapitalist ülkelerde burjuvazi devleti şekillendirmişken, Türkiye’de devlet burjuvaziyi şekillendirdi, ‘milli burjuvaziyi’ adeta serada büyüttü. Batı’da sermayenin görece bağımsızlığı, burjuvazinin alttan gelen taleplere karşı çıkamadığı hallerde rejimin şeklini belirlemesine olanak sağladı. Türkiye’de ise hem devletin aşırı baskıcı yapısı, burjuvaziyi bu tür kararlar almaktan muaf tuttu hem de devlet ‘burjuvazi davulcuya varmasın diye’ işi sıkı tuttu. Bugün bile yatırım yapmak için 200’ü aşkın bürokrattan imza almak zorunda kalan bir işadamının, devlete eleştiri getirmesini beklemek hayâl. Ancak burjuvazi, dünyada artık paradigmanın değiştiğinin de farkında. Hem iç pazara hem dış pazara daha fazla internet , moda, turizm, otomobil, bulaşık makinesi, konut vs. satmak için daha demokratik ortamların gerektiğinin farkında. Alçak sesli de olsa (TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner’in açıklamaları gibi) demokratikleşme taleplerini dile getiriyor. Ama başta da belirttiğim bağımlılık ilişkisinin köklü ve sürekli olması yüzünden dili son derece temkinli, pısırık, hatta korkak. Aynı durum aydınlar için de söz konusu. Bu yüzden aydınların burjuvaziyi suçlarken kendilerine de ayna tutmalarında yarar var.
Hasan Bülent Kahraman (Akademisyen gazeteci)
Belli bir düzeye gelmiş yazarların burjuvaziyle problemlerinin olması normal. 70’lerde yaygındı bu. Sartre da bu nedenle Nobel’i reddetmişti. Şiddetli bir burjuvazi düşmanıydı Sartre. Nobel verildiğinde “Burjuvazi bu ödülü vererek beni affettiğini, artık arasına alacağını, ıslah edeceğini söylemek istiyor. Bu canavarlıktır. Kabul etmem” diyerek reddetmişti. Pamuk da bu büyük geleneğe yerleşiyor. Onun söylediklerinin daha spesifik bir boyutu da var. Türk burjuvazisinin toplumsal tutumunu eleştiriyor. Bu ilginçtir. Türk burjuvazisi çeşitli yazarlar ve düşünürler tarafından eleştirilmiş ve sorgulanmıştır, fakat Orhan Pamuk onlara ayrı bir açı ekliyor. Ve burjuvazinin geniş halk tabakaları arasındaki çelişkiyi dile getiriyor. O çelişkinin kaynağı olarak burjuvazinin adeta ‘halk karşıtlığını’ öngörüyor. 1970’lerde radikal sol, Türkiye ’de bunu ekonomik çıkar bağlamında çok ifade etmişti. Pamuk, ondan da farklı olarak burjuvaziyi, halkı kültürel değerleri nedeniyle küçümsemek açısından sorguluyor. Bu ne yalandır ne de yanlış. Özellikle 90’lardan sonra bu tutum daha da şiddet kazanmıştır. ‘Göbeğini kaşıyan adamlar’, ‘bidon kafalılar’, ‘çiğ et yiyenler’ türünden eleştiriler ortadadır. Bu bakımdan Pamuk’un eleştirisini, bir gerçeğin belki sert ama doğru ifadesi olarak görüyorum.