Orta yaşın 10 işareti

Orta yaşın 10 işareti

Prof. Dr. Osman Müftüoğlu, hayat şartlarının gelişmesiyle, 'orta yaş' kavramının 50'lerden 70'lere taşındığını söyleyerek orta yaşın en önemli 10 belirtisini köşesine taşıdı. "Birini dinlerken kafanızı öne fazlaca uzatıp bir kulağınızı da sese doğru çeviriyorsanız veya kitabı, gazeteyi “el” değil “kol” mesafesinde okuyorsanız" diyen Müftüoğlu bu durumu sık yaşayanlar için "Merhaba orta yaş diyebilirsiniz" şeklinde yazdı

Osman Müftüoğlu'nun Hürriyet gazetesinde "Orta yaşın 10 işareti" başlığıyla yayımlanan ( 27 Haziran 2016) yazısı şöyle:

Orta yaşın 10 önemli işareti

Hayat şartlarının gelişmesiyle, 'orta yaş' kavramı da 50'lerden 70'lere kadar taşındı. Ama yine de, 'orta yaş'ın belirtileri var. En önemli 10 belirti aşağıda. Bunlardan 3'ü bile sizde varsa, "Hoş geldin orta yaş" diyebilirsiniz...

Orta yaşla ilk el sıkışmalarımız eskiden ellili yaşlarda olurdu. Şimdilerde “yetmişli yaşlar”a uzadı, ellili yaşlar “gölge çizgisi” olarak kaldı.

Bu olumlu gelişmenin sebebi “YAŞ KAYMASI!” diye özetlediğimiz değişimdir. Yaşam koşullarımız iyileşti. Kendimize daha iyi bakmayı öğrendik. Neticede gençlikte geçirdiğimiz süre uzadı. En az 15-20 yıllık bir yaş kayması yakaladık.

Bu sayede eskiden “elliliklerin” yaşadığı sağlık sorunlarını şimdi “yetmişlikler” bile yaşamayabiliyor. Daha da mühimi bugünün yetmişlikleri dünün elliliklerinden daha sağlıklı ve formda bir hayat sürüyor.

Peki bütün bunlar iyi ve tamam da “Orta yaş belirtileri neler? Orta yaşlara girdiğimizi nasıl anlayacağız?” diye sorabilirsiniz. O işaretlerin ilk 10’unu yandaki kutuda özetlemeye çalıştım. Eğer sizde sadece üçü bile varsa “HOŞ GELDİN ORTA YAŞ!” diyebilirsiniz. Buyurun…

İşte o işaretler

1. “Kulağım iyi işitiyor mu, gözüm eskisi kadar iyi görüyor mu?” gibi sorulara kafa patlatmanıza gerek yok: Birini dinlerken kafanızı öne fazlaca uzatıp bir kulağınızı da sese doğru çeviriyorsanız veya kitabı, gazeteyi “el” değil “kol” mesafesinde okuyorsanız “Merhaba orta yaş” diyebilirsiniz.

2. Arkadaş sohbetlerinde neler konuşuyorsunuz? Sohbetler daha çok “kolesterol, şeker, tansiyon” merkezli oluyor mu? Prostat, menopoz eskisinden daha sık gündeme geliyor mu? Şehirdeki “hangi lokantanın daha iyi?”, “Akdeniz’deki, Ege’deki hangi tatil köyünün daha mükemmel?” olduğunu öğrenmek yerine ülkedeki “hangi doktorun, hangi hastanenin, hangi laboratuvarın daha güvenli?” olduğunu araştırıyor musunuz? Bunlar da ciddi işaretlerdir.

Yorgunluk, uykusuzluk

3. Hemen her sabah yorgun kalkıyorsanız… Çoğu yemekten sonra üzerinize dayanılmaz bir ağırlık çöküyorsa… Sık sık “nereden çıktı bu kilolar?” diye düşünmeye başladıysanız… Geceleri horluyorsanız… Bunların da orta yaş habercileri olduklarını kabul edebilirsiniz.

4. Uykularınızın eski tadı yoksa… Olur, olmaz zamanlarda bölünüyorsa… Gece tuvalet ziyaretleriniz sıklaşmışsa… Kahvaltı sonrası ya da gün ortası uyuklamaları başlamışsa… Bunların da orta yaşla ilişkili gelişmeler olabileceğini bir kenara not ediniz. ah o ‘kırışıklar’ 

5. “Hangi vitamin daha etkili, hangi omega-3 daha faydalı, hangi bitkisel destek beni daha zinde yapar?” gibi sorulara kafa patlatıyor musunuz? “Zindelik için ginseng yutsam mı?” veya “belleğim için Ginkgo kullansam mı?” diye düşünüyor musunuz? Bunların da orta yaşın öncü işaretleri olabileceği aklınızda olsun.

6. Aynaya baktığınızda “Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz?” diye soruyorsanız… “Nereden çıktı bu kırışıklıklar” diyorsanız… “Anneme/babama mı benzemeye başladım, acaba bir cilt kremi mi kullansam, şu botoks konusunu bir de ben mi denesem?” gibi kaygılarınız var mı? Varsa bunları da bir kenara yazın.

7. Gazetelerin sağlık köşelerini, televizyonların sağlık programlarını, internetteki sağlık notlarını politika ve moda haberlerinden daha dikkatli okuma ve izlemeye başladıysanız bunların da birer orta yaş çağrısı olabileceklerini bir düşünün.

Cinsellik mi, o da ne?

8. Çocuklar veya gençler size “Dayı, teyze, hala” ve benzeri öncü sözcüklerle hitap etmeye başladıysa… Marketteki çırak, manavdaki tezgâhtar “Yardım edeyim amca” triplerine giriyorsa… Siz de onlara “tecrübeleriniz ve anılarınızdan” çok sık bahsetmeye başlamışsanız aman dikkat. Bunlar da birer orta yaş işareti olabilir.

9. “Cinsellik mühim değil, önemli olan sağlık” demeye başladıysanız: “Huzur aşktan mühimdir” diye düşünüyorsanız… “Her şeyin başı sağlık” cümlesini çok sık tekrarlıyorsanız… Bunlar da mühim birer öncü haberdir.

10. Daha az hareket etme eğilimindeyseniz… Tembelleştiyseniz… Merdiven yerine asansörü, yürümek yerine dolmuşu, oturmak yerine yatmayı tercih etmeye başlamışsanız… Daha da mühimi “dün değilse de evvelsi akşam ne yediğinizi hatırlamada zorluk çekiyorsanız… Bunların da birer orta yaş işaretçisi olabilecekleri aklınızda olsun.

60 Yaş barajı neden önemli

Sağlıklı yaşlanma ve yaşlılığı sağlıklı ve formda sürdürebilme konusunda çalışma yapanların ortak fikri şudur: 50-60 yaş dilimini sağlıklı geçirebilir, 60 yaş barajına kadar damar hastalıkları ve kanserlere paçanızı kaptırmamayı başarırsanız, seksenli yaşları rahatlıkla görebilirsiniz. Bu yaşlarda yapacağınız basit olumlu değişikliklerin, vazgeçeceğiniz küçücük yanlışların 5-10 yıl sonrasının en önemli yatırımları olduğundan hiç kuşkunuz olmasın.

Özeti şu: Yaşınızın 50-60, hatta 70- 80 olması fark etmiyor. “Yaşam Tarzı Değişimleri” her zaman her yaşta işe yarıyor. Ne mi yapacaksınız? Her gün, az ya da çok, kısa ya da uzun mutlaka “yürüyün”. Beslemenizi hafifletin ve iyileştirin. Fazla kilolarınıza veda edip azıcık “hafifleyin”. Uyku sorununuz varsa çözün. Hayatınızı basitleştirip “huzura odaklı” bir hayat sürün. Bunlar zor şeyler mi?

Evim evim güzel evim

Bıkıp usanmadan tekrarlamaya devam edeceğim; aktif bir hayat sürüp düzenli egzersiz yapmadan sağlığımızı korumamız da, geliştirmemiz de mümkün olmaz.

Bu her yaş için geçerli ve değişmez bir kuraldır. Çocuk, ergen, yetişkin, yaşlı olmanız fark etmez, sağlıklı bir ömür aktivite ve egzersiz olmadan gerçekleşmez, gerçekleşemez.

Vakit bulunur

Aktivite/egzersiz konusunda direnenlerin en sık öne sürdükleri gerekçelerden biri de “vakit bulamamak” yani hareketliliği hayata uyduramamak, hayata uyduracak zaman dilimi oluşturamamaktır.

Farkına varmamış olabilirsiniz ama eviniz de egzersiz yapmak için uygun bir yerdir. Daha doğrusu “en uygun” yerdir. Ben egzersiz salonlarına gitmiyorum, gidemiyorum. Çünkü “zamansızlık” sorunum var. Egzersiz aktivitelerimin tümünü evimde yapıyorum. Size de ısrarla bu çözümü öneriyorum. Eğer böyle yaparsanız;

Egzersiz yapacağınız yere ulaşmak için işinizden erken çıkmanız gerekmeyecek.

Spor salonuna veya benzeri mekânlara ulaşmak için harcayacağınız zaman size kalacak.

Daha rahat bir ortamda, daha keyifli egzersizler yaparak forma gireceksiniz.

 Üstelik bu işi ucuza da getireceksiniz! Mesela spor salonu ödemelerinden kurtulacaksınız. Dahası egzersiz yaparken eski bir giysinizi, spor ayakkabınızı, hatta yırtık bir çorabınızı bile giyebileceksiniz. Bu öneriyi lütfen dikkatle düşünün.

1. Güneş altında kalmayın. Özellikle güneş altında egzersiz yapmayın.

2. Gölge ortamlarda bulunmaya gayret edin.

3. İhtiyacınız kadar su içmeyi ihmal etmeyin. 

4. Fırsat buldukça serin duş alın.

5. Alkollü içeceklerden uzak durun.

6. Şapka ve güneş gözlüğü kullanmaya alışın.

7. Rahat, geniş ve açık renkli giysiler kullanın.

8. Zorunlu olmadıkça güneş altında çalışmayın.

9. Klimalardan faydalanın ama dikkatli bir şekilde ve usulüne uyarak.

10. Ağır şeyler yemeyin. Çok yağlı ve tatlı gıdalardan uzak durun. 

Sıcak çarpma tehlikesi var

Bu yaz hava sıcaklığının beklenenden daha yüksek olacağı anlaşılıyor.

Aşırı sıcakların neden olabileceği sağlık sorunlarıysa biz doktorların canını sıkıyor. Nedeni şu:

Aşırı sıcaklar özellikle yaşlıları, gebeleri, çocukları ve kronik hastalığı olanları, yani kalp sorunu, diyabeti, hipertansiyonu, tıkayıcı akciğer hastalığı bulunanları etkiliyor. Organ yetmezliği olan, diyalize giren hastaların da aşırı sıcaklara karşı iyi korunmaları lazım.

Bu konuda yapılması gereken şeyler sık tekrarlanıyor ama “tekrarda zarar olmaz” düşüncesiyle biz bu yıl için de kısa bir liste yaptık, yandaki kutuda bulabilirsiniz.