T24 - Şanlıurfa’da bir araya gelen Irak, İran ve Suriyeli Aleviler, bölgedeki inanç ve kültür mirasının, barış ve hoşgörü ikliminin güçlenmesinde ortak değerler olarak ele alınması gerektiğini belirttiler.Şanlıurfa Valisi Okutan: “Şanlıurfa, ilk mabedin inşa edildiği, ilk buğday tohumunun toprakla buluştuğu ve inancın dünyaya yayıldığı ilklerin şehridir. Oğuz-Türkmen-Alevi inanç ve kültürel geleneğinin, deyim yerindeyse ‘yeryüzüne dağıldığı merkez’in burası olduğunu öğrendikten sonra, Şanlıurfa’nın buğday tohumları gibi, kültür ve medeniyet tohumlarını da insanlıkla buluşturduğu gerçeği daha da güçlendi.”Şanlıurfa Valiliği’nce düzenlenen Güneydoğu Anadolu Bölgesi Alevi Yerleşimleri II. Dede Garkın Sempozyumu, Irak Şebekleri, Irak Kakaileri, İran Ehlihak temsilcilerinin katımıyla başladı. Araştırmalar sonucunda, Anadolu ve Balkan Aleviliğinin başlangıç noktasının Şanlıurfa olduğunun tespit edildiğine vurgu yapılan toplantıda, Aleviliğin, Selçuklu ve Osmanlı Devleti’nin bekâ ve başarısındaki katkılarına değinildi. Sempozyumun açılışını yapan Şanlıurfa Valisi Nuri Okutan, yüzyıllardır farklı medeniyetlere ev sahipliği yapan Şanlıurfa’nın her dönemde, Suriye, Irak, İran’la Türkiye’nin güneydoğusunu ortak değerleriyle birleştiren ve bunları uyumla yaşatan şehir olduğunu belirtti. Büyük dinlerin ortak ataları olarak kabul ettikleri Hz. İbrahim’in Şanlıurfa’da yaşadığını ve ilk mesajın bu özel kentten dünyaya yayıldığını belirten Vali Okutan, şöyle konuştu: “Şanlıurfa, ilk mabedin inşa edildiği, ilk buğday tohumunun toprakla buluştuğu ve inancın dünyaya yayıldığı ilklerin şehridir. Oğuz-Türkmen-Alevi inanç ve kültürel geleneğinin, deyim yerindeyse ‘yeryüzüne dağıldığı merkez’in burası olduğunu öğrendikten sonra, Şanlıurfa’nın buğday tohumları gibi, kültür ve medeniyet tohumlarını da insanlıkla buluşturduğu gerçeği daha da güçlendi. Şanlıurfa’nın, insanlığın evrensel kültürel değerlerini barındıran bir şehir olması sadece bölge için değil, ülkemiz için de bir gurur kaynağıdır.” Duyulan gururun, özellikle kent halkı için sorumluluğu da beraberinde getirdiğine vurgu yapan Vali Okutan, bunun kentin bölgenin “merkez ili” olarak daha da yükselme vizyon ve misyonuna “ortak bir ses” yaratarak katkı sağlaması gerektiğini söyledi.
Şanlıurfa’nın, kutsal mekanlar olan Mekke, Medine ve Kudüs’ten sonra 4’üncü kutsal mekan olduğunu hatırlatan Vali Okutan, Alevi Ereni Dede Garkın’ın temsil ettiği birleştirici duruş ile İran, Irak ve Suriye’den gelen Ortadoğu Alevilerinin bir kez daha “çoklukta birliği” yarattığını kaydetti. Dede Garkın’ın bölge için önemine değinen İran, Irak ve Suriye Dede Garkın Ocağı temsilcileri, Hacı Bektaş Veli Vilayetname’sinde de bahsedilen Dede Garkın’ın, 13. Yüzyıl Anadolusunun en önemli şahsiyetlerinden biri olduğunu söylediler. Soyu 12 imamdan İmam Musa Kazım’a dayanan Dede Garkın bilgi ve öğretisinin yakın döneme kadar Ocak içinde korunduğuna vurgu yapan temsilciler, kendisinin Anadolu’ya ve oradan Balkanlara göç eden Türkmen topluluklarının organizasyonunu yapan Eren olduğunu ve yarattığı bu hareket ile Hacı Bektaş Veli, Mevlana Celaleddini Rumi ve Yunus Emre gibi 13’üncü yüzyılda Anadolu’nun aydınlanmasına etki eden önemli bir kişilik olarak tarihte yerini aldığını kaydettiler.Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak’ın başkanlığında, “Göçmenlerin Devletleri, Devletlerin Göçmenleri; Göçmenlerin Beyleri, Beylerin Devletleri” konulu oturumla devam eden sempozyum, yarın Şanlıurfa’daki Dede Garkın Köyü ziyareti ile sona erecek. Dede Garkın hakkındaOrta Asya’dan göç eden Oğuz Türkmen Alevi boyları, tarihi İpek yolundan geçerken Şanlıurfa’yı, özellikle Viranşehir Derik arasındaki bölgeyi yerleşim olarak seçmiştir. Alevi inancının bölgedeki önemli bir lideri olan Dede Farkın, o dönemde, Tebriz, Musul, Halep, Anadolu’nun iç bölgeleri ile oradan Balkanlara göç eden Türkmen topluluklarının organizasyonunu yapan Eren’dir. Dede Garkın öncülüğünde yürütülen bu örgütlenme, Anadolu ve Balkanların Türk ve Müslüman yurdu olmasına önemli katkı sağlamıştır.