Ortadoğu'daki devrim ruhu ve 1848 devrimi

Ortadoğu'daki devrim ruhu ve 1848 devrimi

T24 - Sicilya'da ve Fransa'da yaşanan 1848 Devrimi'nin ruhu bugün Ortadoğu'da yaşananlarla bir kez daha akıllara geldi. Yaşananlar devrimlerin benzer yönlerini ortaya koydu. 1848'in sonu iyi olmadı ama bu kez her şey farklı olabilir. Bunun da iki sebebi var: Gençlik ve teknoloji. Hürriyet gazetesinde yer alan haber şöyle:Devrimler yılı Ocak ayında küçük ve önemsiz bir ülkede başladı. Daha sonra protestolar bölgenin en büyük ve en önemli ülkesine yayılarak çok köklü olduğu düşünülen bir rejimi devirdi. Bu olayın etkileri çok geniş oldu. Ortalığı bir anda özgürlük ve bağımsızlık konuşmaları sardı. Her yerde otokratların ve mutlak hükümdarların iktidarını sorgulayan sokak protestoları düzenlendi.  Bu cümleler Tunus ve Mısır’da yaşanan olayların Ortadoğu halklarını nasıl hareketlendirdiğinin özeti olabilir. Aslında bakılırsa her şey 162 yıl önce Sicilya ve Fransa’da başladı. 1848 Devrimi’nin ruhu bugün Ortadoğu’da yaşananlara çok benziyordu. (Tarihçiler bu protestoları “halkların baharı” olarak nitelendirdi.) O zamanlar da halkın sabrını taşıran şey ekonomik durgunluk ve yükselen gıda fiyatları oldu.  Ancak o hikaye o kadar da iyi sonuçlanmadı. Protestocular ilk önce güç kazandı, daha sonra kendi aralarında bölündü. Birbirleriyle savaşarak kendi kendilerini zayıflattılar. Ordu da eski düzene sadık kaldı ve protestocular üzerinde baskı kurdu. Mutlak hükümdarlar işlerin düzene girmesini bekledi ve birkaç yıl içinde eski rejimler yeniden güç kazandı. İngiliz tarihçi A.J.P Taylor, “Tarih bir dönüm noktasına erişti, ama dönemedi” dedi. GENÇLİK VE TEKNOLOJİ Ya tarih Ortadoğu’da da dönemezse? Ya Yemen, Bahreyn, Ürdün ve bölge ülkelerdeki bu protestolar etkisini kaybeder ve biz birkaç yıl sonra geriye dönül baktığımızda aslında pek bir şeyin değişmediğini görürsek? Bu elbette ki mümkün ancak son birkaç haftada Ortadoğu’yu etkisi altına alan bu tansiyonun düşmesini önleyen iki temel sebep var: Gençlik ve teknoloji. Ortadoğu’daki krizin merkezinde büyük bir gençlik hareketi yatıyor. Bölge nüfusunun yüzde 60’ı 30 yaşın altında. Bu milyonlarca genç insanın tatmin edilmesi gereken arzuları var ve şu an iktidarda olan rejimlerin bunu yerine getirmesi çok zor görünüyor.  Protestocuların talepleri geçmişte kökten İslamcı oldukları ya da fazla Batı yanlısı oldukları gerekçesiyle reddedilmişti. Ancak aslına bakılırsa protestolar Batı’yı geçmişte kurdukları ittifakların sarsıldığı duygusuyla rahatsız etti. Protestocuların birincil isteği ise tebaa gibi değil vatandaş gibi muamele görmekti. EKONOMİ NÜFUS BÜYÜMESİNE YETİŞMEK ZORUNDA Genç insanlar her zaman şiddetin kaynağı olmadı. Hem Batı’da hem de Çin ve Hindistan gibi ülkelerde hızlı nüfus artışı ekonomik büyümeyi de beraberinde getirdi. Ancak büyümenin ve istihdamın olmadığı durumlarda genç insanların, özellikle de genç erkeklerin rahatsızlığı kitle hareketine dönüşebilir. Ortadoğu’da olan da buydu. Gazeteciler, siyasetçiler ve akademisyenler Ortadoğu’daki gençlik sorununu defalarca dile getirdi. Ancak bölgedeki devletler bu soruna bir çözüm bulma konusunda çok fazla girişimde bulunmadı. İşsizlik oranları hala çok yüksek. Petrol zenginliği Körfez ülkelerinin yöneticilerinin elini güçlendirdi ancak Ortadoğu halklarının yarısı petrol üretmeyen ülkelerde yaşıyor.  Dahası ayaklanmalar sadece fakir ülkeleri etkilemedi. Son olaylardan etkilenen Kuveyt ve Bahreyn gibi petrol zenginleri bu yıl bütün vatandaşlarına büyük ikramiyeler ödemeye karar verdi. Bu ödemeler Ortadoğu’da iki kontrol sistemi olduğuna işaret ediyor: Kitlesel baskı ve kitlesel rüşvet. Muhtemelen Körfez ülkelerinde yaygın olan ikinci stratejinin daha etkili olduğu ortaya çıkacak. Her iki sistemin de karşı karşıya olduğu daha büyük sonuç ise günden güne daha bilgili, bilinçli ve bağlantıları kuvvetli bir hale gelen bir nüfus. Tunus ve Mısır’da yaşananların sebebinin Facebook olduğunu söylemek olayı fazla basitleştirmek anlamına gelebilir. Ancak teknolojinin bölge halklarının eğitilmesinde, bilgilenmesinde ve dünyayla bağlantılarının güçlendirilmesinde önemli bir rol oynadığı yadsınamaz. 1930'LARIN RADYOLARINDAN BUGÜNE Bu tür gelişmeler devletleri zayıflatır, bireyleri güçlendirir. Eski günlerde bilgi teknolojileri iktidardakilerin avantajınaydı çünkü sınırlı sayıdaydı. Bu yüzden 1930’lu yıllarda devrimciler radyo istasyonlarını kontrol altına almaya çalışırdı. Böylece kitlelere ulaşabilirlerdi. Bugün teknolojiler o kadar çok ki kimse kontrol edemiyor. Bilginin yayılmasını önlemek isteyenlere kötü haber…

Elbette devletler karşılık verebilir. Örneğin Mısır hükümeti vatandaşların internet erişimini 5 gün boyunca kesmeyi başardı. İran rejimi 2009’da Yeşil hareketin protestoları sırasında cep telefonu bağlantılarını tamamen kapattı. Ama bu adımların sonuçlarını düşünün. Bankalar internet olmadan işleyebilir mi? Cep telefonları olmadan ticaret yapılabilir mi? Halklarının taleplerine yanıt verme ihtiyacı duyan ve bunu isteyen rejimler için açıklık ekonomik ve siyasi bir ihtiyaç.

Gençlik devrimleriyle ilgili bu kadar iyimser düşünmemin sebebi toplumların modernleşme ihtiyacı içinde olması. Ortadoğu’nun yakın geçmişteki üzücü durumuna bakınca hayal kırıklığına uğramak kolay ancak bölgede bir şeyler değişiyor gibi görünüyor. Bu sefer farklı olacak.