"Oscar kazanan Spotlight'ın süresi 129, bizim 'İçerde' dizisinin 237 dakika; hayatımız dizi!"

"Oscar kazanan Spotlight'ın süresi 129, bizim 'İçerde' dizisinin 237 dakika; hayatımız dizi!"

Milliyet yazarı Özay Şendir, Türkiye'de yayınlanan dizilerin süre uzunluğuna dikkati çekerek "2016’da En iyi Film Oscar Ödülü’nü kazanan Spotlight filmininin süresi 129 dakika. Pazartesi günü, ‘İçerde’ dizisinin yayını, özet dahil, 237 dakika sürdü. Salı, ‘Anne’, toplam 166 dakikada kapattı yayını. Çarşamba, ‘Diriliş Ertuğrul’ yayını, özet de dahil, 224 dakika sürdü. Perşembe, ‘Cesur ve Güzel’in toplam yayın süresi 187 dakika oldu. Cuma, ‘Aşk ve Mavi’, özet dahil, toplam 217 dakikayı buldu. Yani ‘hayatımız dizi’ lafı, zaman olarak gerçek oluyor artık" dedi.

Özay Şendir'in "5 maddede müzakere gerçeği" başlığıyla yayımlanan (28 Kasım 2016) yazısı şöyle:

"Avrupa Parlamentosu, Türkiye ile müzakereleri geçici olarak dondurdu” diye bir sürü haberokuyup, izlediniz ya, o haberler baştan sona yanlış...

- Avrupa Parlamentosu dediğimiz organın aldığı kararlar tavsiye niteliğinde kararlardır, yaptırım gücü yoktur.

- Avrupa Birliği’nde kararlar haziran ve aralık aylarında toplanan devlet ve hükümet başkanları zirvelerinde verilir. Türkiye ile müzakerelerin başlatılma sürecinde öyle olmuştu, müzakereler askıya alınacaksa da aynısı olacak.

- Türkiye ile müzakerelerin askıya alınması için tüm Avrupa Birliği üyesi ülkeleri yöneten isimlerin oy birliği gerekir. Şimdiden belli oldu ki, böyle bir karar çıkmayacak.

- Müzakereler askıya alınacaksa, bunun işareti, AB üyesi ülkelerin dışişleri bakanları toplantısından gelir. Kasım ortasında, Avusturya, müzakerelerin aralık zirvesinde askıya alınmasını önerdi ama tek başına kaldı.

- Ankara, Avrupa Parlamentosu’nun kararına ‘Tanımıyoruz’ tepkisi göstermekte haklı ama bunu yaparken kararın gerçekten bir yaptırım gücü olmadığını da daha çok vurgulamak lazım.

'Fidel' ölünce bizimkiler

Tanesi 20 dolar olan Havana purolarından tüttürüp, devrimci zamanlarını, Küba üzerinden ananlar,

Bir zamanlar Moskova’da, Kızıl Meydan’da çektirdiği fotoğrafların benzerlerini şimdi Havana’da, Devrim Meydanı’nda çektirenler,

Her zaman Che olmaya özenmiş ama ‘Fidel’ diye başlayan cümleler kurarak ideolojik selamlamayı ihmal etmeyenler, Castro’nun ardından ‘en çok biz üzüldük’ havasındalar.

Fidel dediğiniz adam İspanyol göçmeni bir babanın gayrımeşru çocuğu olarak doğdu.

Daha ilk gençlik yıllarında, babasının alacaklı olduğu yoksul köylülere, borç kağıtlarını iade eden adamdı o.

Ceza olsun diye ilahiyat lisesine yollandı, sonra Hukuk fakültesine gitti...

Hapis yattı, sürgüne gitti sonra 12 kişilik bir bota 81 kişi binip ülkesine döndü, devrim yaptı.

ABD’nin burnunun dibinde, onlarca komplo ve suikast girişimine rağmen yıllarca iktidarda kaldı.

En önemlisi herkes adına kurduğu hayalleri başarmış bir adam olarak öldü ‘Fidel’.

Kendi hayallerini para ya da mevki için değiş tokuş edenlerin, ‘en çok biz üzüldük’ demesi hiç de inandırıcı olmuyor...

Baykal'ın gözyaşları

Ahmet Türk, 1980 öncesi CHP’den milletvekili olmuştu, 1980 sonrasında da SHP’den.

Yani Deniz Baykal’ın, Ahmet Türk’ün Mardin’deki evine gitmesinin bu açıdan şaşılacak bir yanı yok.

Ama gerçekte şaşılacak şey çok.

Yıllar önce, Ahmet Türk’ün ağzından SHP’den ihraç edilme sürecini dinlemiştim.

Ahmet Türk, o zamanki genel başkan Erdal İnönü’ye gittiğini ve Paris’teki Kürt konferansına katıldıkları için, “SHP’den tüm DEP’li vekilleri değil sadece beni ihraç edin” dediğini anlatmıştı.

Erdal Bey bu teklifi makul bulmuş ama Deniz Baykal’ın baskısıyla Disiplin Kurulu tarafından ihraç edilmişler.

Ahmet Türk’e göre, Baykal, Doğu delegeleri Kurultay’da kendisine destek vermediği için böyle davranmıştı.

Buzlanma değil, küllenme

Havalar soğuduğu zaman hep buzlanmayı konuşuruz ama küllenme diye de bir derdimiz var.

Yıllar önce ölümlü bir kazanın ardından, bilirkişi raporuyla ortaya çıkmıştı bu gerçek.

Kömür sobalarının bacalarından çıkan ve yere inip, yolu kayganlaştıran bir çeşit kül var.

Bilim insanları adına uçucu diyorlar ve en az buzlanma kadar tehlikeli.

Başta belediyeler, herkesin, haberi olsun...

Zamanımız çok nasılsa

2016’da En iyi Film Oscar Ödülü’nü kazanan Spotlight filmininin süresi 129 dakika.

Pazartesi günü, ‘İçerde’ dizisinin yayını, özet dahil, 237 dakika sürdü.

Salı, ‘Anne’, toplam 166 dakikada kapattı yayını.

Çarşamba, ‘Diriliş Ertuğrul’ yayını, özet de dahil, 224 dakika sürdü.

Perşembe, ‘Cesur ve Güzel’in toplam yayın süresi 187 dakika oldu.

Cuma, ‘Aşk ve Mavi’, özet dahil, toplam 217 dakikayı buldu.

Yani ‘hayatımız dizi’ lafı, zaman olarak gerçek oluyor artık...

Kıl oldum abi...

- Tatlandırıcılarda kullanılan aspartamın, obeziteyi önleyici bir mide enzimini bloke ederek, aslında kilo alınmasına neden olduğunu bu kadar geç keşfeden bilim dünyasına... 

- Popüler kültürün 0 beden dayatması nedeniyle Hollanda’da, ölümcül anoreskiya hastalığının 8 yaşındaki çocuklarda bile görülmeye başlanmasına...

- Gazete röportajlarında, akıllı, manşet çıkaracak soru sormak yerine dekolte ötesi fotoğraflarla dikkat çekme çabasının yaygınlaşmasına...