T24- 19. yüzyıl sonunda eşcinsel olduğu için hüküm giyen Oscar Wilde’ın tek romanı Dorian Gray’in Portresi 120 yıl sonra sansürsüz yayımlandı.
Gülenay Börekçi'nin HaberTürk'te yayımlanan (4 Haziran 2011) haberi şöyle: Cüretkârlığıyla göz kamaştıran Oscar Wilde’ın trajik sonunu biliyorsunuzdur. Nihayetinde “Ben yeteneğimi sanatıma, dehamı hayatıma kattım” diyen bir adamdan söz ediyoruz, yani eserlerinden çok hayatıyla konuşulmuş bir sanatçıdan... Masallarını, tiyatro oyunlarını, şiirlerini ve edebiyat lezzetiyle yazdığı uzun makalelerini okumamış, sanatının gücünü tam olarak görememiş olabilirsiniz ama herkes bir şekilde Oscar Wilde’ın adını duymuştur.
Wilde, İngiliz edebiyatının parlak zekâsı olarak başladığı yazın hayatında son derece cüretkâr birtakım yapıtlar vermiş ama daha sonra eşcinsel olduğu, daha doğrusu İngiliz aristokrasisinin en güçlü adamlarından birinin oğluyla ilişkiye girdiği için hapse mahkûm edilmişti. Cezası bitince Fransa’ya yerleşti, ismini değiştirdi, birkaç yıl sonra da sefalet içinde öldü. Dorian Gray’in Portresi adlı ilk ve tek romanı da aslında tüm bu çöküş sürecini başlatan adımdı.
Bugün İngiliz edebiyatının en önemli yapıtlarından sayılan roman defalarca sinemaya uyarlandı, tiyatro oyunu ve müzikal haline getirildi. Bilmediğimiz gerçekse çok kısa bir süre önce ortaya çıktı: Meğer biz bugüne dek Dorian Gray’in Portresi’ni terbiye edilmiş versiyonuyla okumuşuz. Roman geçen haftalarda, yani ilk yayınlanışından tam 120 yıl sonra, ama bu kez orijinal haliyle yeniden basıldı.
Ağır eleştiriler almıştı
Oscar Wilde’ın kısa romanını ilk kez hem İngiltere’de hem de Amerika’da çıkan küçük edebiyat dergisi Lippincott’s yayınlamıştı. Ancak edebiyat eleştirmenleri romanı yerden yere vurdu. Mesela İngiliz gazetesi Daily Chronicle’da “sıkıcı ve kirli” diye tanımlandı. Yazarın kahramanına “Yunan” anlamındaki Dorian adını seçmesinin tiksinti uyandıran bir tercih olduğu yazıldı. “Fransız sefihlerinin cüzam saçan zırvalarını andırıyor” gibi ağır tanımlamalar kullanıldı. Samimiyetten yoksun olduğu, zehir saçtığı ima edildi. “Anlatılan her şey aslında ahlaki ve ruhsal bir çürümenin belirtisi” dendi. İngilizce’de “eşcinsellik” terimi, ilk kez bu romanın yayınlanmasından 2 yıl sonra kullanıldı. Fakat “kirli”, “çürümüş”, “cüzamlı”, “zehir saçan”, “Fransız sefihleri” hatta “Yunan” gibi sözcük ve tanımlamaların hepsi aslında eşcinsellik için kullanılan kodlardı.
Bu ağır eleştiri bombardımanının ardından cüretkâr bir yayınevi, Dorian Gray’in Portresi’ni 1891’de kitap olarak çıkardı. Oscar Wilde’ın çaresizce verdiği izinle roman kısaltılmış ve sadece eşcinsellik değil her türlü cinsellikle ilgili bölümleri atılmıştı. Aradan geçen 120 yılda da romanın sadece bu sansürlenmiş kopyası okundu.
İlk gay romanını o yazdı
Oscar Wilde’ın Queensberry Markisi’nin oğlu genç Lord Alfred Douglas’la ilişkiye girmesi, tutucu İngiliz aristokrasisinde fırtına etkisi yaratmıştı. Cleveland Caddesi Skandalı’ndan bile çok ses getirdi.
Cleveland Caddesi Skandalı’nın konusu; gündüzleri telgrafçı, geceleri ise özel bir randevuevinde “kiralık” olarak çalışan genç erkekler ve onların müşterileriydi. Müşteriler Londralı zengin aristokratlar olduğu için dava bir biçimde basına ve kamuoyuna unutturuldu. Oscar Wilde’ın ise ne parası, ne de koruyucuları vardı. Sivri dili yüzünden hamilerini küstürmüştü.
Aslında başı belaya girmeden önce Oscar Wilde, şair ve aristokrat dostlarını toplayarak bu tür “özel” randevuevlerine gidiyordu. Hatta gayrıresmi bir şekilde Teleny adlı tarihin ilk gay romanını yazmıştı. Ama romanı kendi adıyla yayınlamamıştı.