HDP Parti Sözcüsü Osman Baydemir: Nasıl olur da toplumun yüzde 50’sinin desteğini aldığını söyleyen bir lider yüzde 13’ün desteğini alan bir liderden korkar?
HDP Parti Sözcüsü Osman Baydemir, HDP’nin Van’da devam eden 'Vicdan ve Adalet Nöbeti'nnin dördüncü gününde gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Baydemir, şunları söyledi:
Parti Sözcümüz Ayhan Bilgen 92 gündür Silivri Cezaevi’nde rehin tutuluyor. Cezaevi koşullarında da onurlu barış çabasından vazgeçmiyor. Ayhan Bilgen’e, Eş Genel Başkanlarımıza, Grup Başkanvekillerimize, milletvekillerimize, belediye başkanlarımıza, kaleminde dolayı şu anda cezaevinde bulunan gazetecilere, Semihlere, Nuriyelere adalet ve vicdan borcumuz var.
Bütün insani değerler son iki yıldır ağır saldırı altında. Adalet, toplumu bir arada tutmanın mayasıdır. Eğer adalet bozulmuşsa o toplumu bir arada tutmanın imkanı yoktur. Adalet öyle bir duygudur ki, aynı zamanda aidiyet duygusunu geliştirir. Bunların adaleti sadece tabelada yazılı.
Adalet duygusunun kendisi ağır bir saldırı altında. Neredeyse 5 bini aşkın hakim ve savcı açığa alındı, tutuklandı. Şimdi tek tip bir yargı inşa etmenin çabası içindeler. Yargıyı, muhalefeti susturmanın bir sopası haline getirmek istiyorlar. En son Adalet Bakanlığı bir avukatlık talimnamesi yayımlamış. Bu genelgede, hakkında herhangi bir isnat bulunan avukatlar cumhuriyet başsavcılığı keyfiyetiyle ilgili davalardan el çektirebiliyor. Savunma makamı bir tehdit ile karşı karşıya. Savunma hakkının kutsallığına riayet edilmelidir, yargı bağımsızlığı gibi. Savunma özgür değilse yargının özgürlüğünden söz edilemez.
"Guantanamo'dan ilham alıyorlar"
Nasıl ki Guantanamo’dan ilham alanlar cezaevlerinde tek tip elbise dayatıyorlar. Şimdi de yargıda tek tip savunma oluşturmaya çalışıyorlar. Bu genelge Guantanamo’dan ilham alanların yargıyı getirmek istedikleri son noktadır. Hak savunucuları olan avukatlar avukatlık mesleğinin ellerinden alınması tehdidiyle karşı karşıya. Sizler ne yaparsanız yapın halkın adalete erişme çabasının, mücadelesinin önünde set oluşturamazsınız.
"Erdoğan muhalefeten korkuyor"
Selahattin Demirtaş, milyonların gönlünde taht kuran bir siyasi lider. Siz AKP Genel Başkanı Erdoğan, siz dünya lideri olma iddianızı her fırsatta dile getiriyorsunuz. Yüzde 50’nin temsilcisi olduğunu söylüyorsunuz. Nasıl olur da toplumun yüzde 50’sinin desteğini aldığını söyleyen bir lider yüzde 13’ün desteğini alan bir liderden korkar? Siz tarihe muhalefetten korkan lider olarak geçeceksiniz. Siz tarihe seçimle elde edemediği belediyeler, silah zoruyla ele geçiren lider olarak geçeceksiniz.
Ne diyor AKP Genel Başkanı; "Eğer AKP zaafa uğrarsa memleket zaafa uğrar." Hop! Orada bir dur! Neden AKP zaafa uğrarsa memleket zaafa uğrasın? Başka siyasi partiler de var. Neden sen seçimle geldim diyorsun da milletin iradesiyle gelen başka isimleri cezaevine koyuyorsun?
Bugün Türkiye’de bir zaafiyet varsa, o da AKP-MHP şer koalisyonuyla bu ülkenin yönetiliyor olmasıdır. HDP’nin temel çıkış noktası da bu faşizm zafiyetinden ülkeyi kurtarmaktır. Hiç şüpheniz olmasın bu ülke bu faşist zafiyetten kurtulacaktır.
"TBMM Başkanı, 25 gündür Demirtaş'ın dilekçesine cevap vermiyor"
Tamı tamına 25 gündür Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş, Meclis Başkanından yanıt bekliyor. AYM’ye dava açtık. Adalet Bakanlığı bir dilekçe gönderdi ve dedi ki; Demirtaş’ın tutuklu olması Meclis faaliyetlerini ifa etmesine engel değildir. Demirtaş da “madem tutuklu oluşum engel değil, kurun SEGBİS’i grup toplantısında konuşacağım“ dediği bir dilekçe gönderdi Meclis Başkanına. 25 gündür yanıt yok.
Ama Meclis Başkanı, Meclisin yerlerde sürünen itibarını kurtarmak için fiyakalı arabaya biniyor. Milletin iradesinin tecelli ettiği kurumun başkanı Zahireciler Odasının başkanı kadar üyesine sahip çıkmıyor. Meclis Başkanı, eğer bu itibarsızlaştırmanın ortadan kaldırılması konusunda bir çaban varsa ve engelleniyorsan bunu kamuoyuna açıkla.
HDP’nin tasfiye edilme operasyonu, legal siyaseti tasfiye etme çabası bugün bile devam ediyor. Antalya’da, Mersin'de, Adana’da ve pek çok yerde HDP aktivistleri, üyeleri, il başkanları gözaltına alınıyor. Şu ana kadar 6400’ü aşkın aktivistimiz, 750’yi aşkın il ve ilçe yöneticimiz tutuklandı. HDP geri adım attı mı? Atmadı. Atmayacağız. Biz vicdan diyoruz, onlar vicdansızlıkta ısrar diyorlar. Biz adalet diyoruz, onlar adaletsizlikte ısrar ediyorlar. Hiç şüpheniz olmasın kendi hukuklarıyla yargılanacaklar ve mutlaka hesap verecekler.
Legal demokratik siyaset neden olmazsa olmaz olduğunun ispatı Şapatan köyünde bir kez daha açığa çıktı. Düşünün, bir gece yarısı halk meydan dayağından geçiyor, şişleniyor, hakaretlere maruz kalıyor. O şehrin valisi sosyal medyada dolaşan fotoğrafların örgüt propagandası olduğunu söylüyor. O propaganda değil işkencenin teşhiridir! Eğer HDP olmasaydı o vahşetin üstü kapatılacaktı. HDP heyetinin çalışmaları sonrası vali çark etti ve bir polisin açığa alındığını ve soruşturmanın başlatıldığını ifade etti.
Onlarca insanın darp edilmesi tek bir polisin suçu mu, hayır kurbanlık koyun seçmişler. Talimatı veren kim, bunu saklamaya çalışan kim? Her kim ki kamu görevlisine "sen görevinin dışına çık, yargılanmayacaksın" diyorsa esas suçlu odur.
2 yıl önce Ağrı’da 2 fırıncı genç, gecenin karanlığında fırının odunluğuna saklandılar. Çünkü bir çatışma çıkmıştı. O 2 genç çocuk hayatını yitirdi. Dönemin valisi onları önce terörist ilan etti. Kamuoyu baskısı, kimi medya kuruluşlarının kamera tutması üzerine gerçek ortaya çıktı. Onlar masum iki çocuktu. Ama soruşturma açılmadı. Aynı vali çözüm sürecini akıbete uğratmak için Ağrı’da bir provokasyona imza attı. O vali şimdi açıkta. Faşizm öyle bir şey ki sizi kullanır kullanır, miadınız dolduğunda sizi bir kenara atar.
Tüm kamu görevlilerine çağrım var; suç olan talimatı yerine getirmeyin. Çünkü eninde onunda yargılanacaksınız. Çünkü işkence suçu zaman aşımına uğramaz. Savaş bundan dolayı kirletir. Suç üretir, suçlu üretir, insanlıktan, ahlaktan uzaklaştırır.
Erdoğan, Guantanamo’dan ilham aldığını açıkladığından bugüne 7 cezaevinde siyasi tutuklu ve hükümlülere saldırılar gerçekleştiriliyor. En son Van Saray Eşbaşkanımız Zilan Aldatmaz’a yönelik çirkin bir saldırı gerçekleşti. Buradan hem belediye eşbaşkanımıza hem de bütün mahpuslara geçmiş olsun diyoruz. Bütün hukuksuzlukların hesabı mutlaka sorulacak
AKP Genel Başkanı kendi tabiriyle siyasi bir gelecekten geldiğini söylüyor. Guantanamo örneği insanlık onurunun kendisine saldırıdır. Bu bir paradoks mudur, kendi varlık nedenini ortadan kaldırma mıdır? Bu beyan hangi badem aklının fikridir. Bu fikir ancak bir badem kadar aklı olanın fikri olabilir. Reddediyoruz. Bir daha bu ülkeye 12 Eylül yaşatılmaması için var gücümüzle çabamızı ortaya koyacağız.
Tüm bu yaşananların temel nedeni bu ülkede savaş olmasından kaynaklıdır. Niye savaş var, niye çatışma var? Çünkü hükümet varlığını savaşa borçlu. Çatışmasızlığı sağlayan en önemli gelişme Sayın Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılmasıydı. 2011 - 2012 yılları şiddetin doruğa çıktığı yıllardı. Hemen hemen her gün onlarca insan toprağa düşüyordu. Tecrit kaldırıldı, müzakere yöntemiyle sorunun aşımı konusunda adım atıldı. 5 Nisan’a kadar devam etti. 5 Nisan 2015’ten bu yana İmralı’da tecrit uygulanıyor. 122 haftadır, dünyada eşi benzeri görülmemiş bir tecrit uygulanıyor.
Asrın Hukuk Bürosunun raporuna göre son 6 ayda 56 avukatın ve 25 kez aile üyelerinin görüşme talebi reddedilmiş. Avukat yasağı ise 7. yılına girmiş bulunuyor. Bu politikalar savaş kışkırtıcılığıdır. Hem bu ülkenin evlatlarını ölüme gönderdiniz hem de bu ülkenin demokratik değerlerinin tümünü ortadan kaldırdınız. CPT’nin 6 ay önceki raporunun açıklanmasına dahi hükümet izin vermiyor. Tecritte ısrar, savaşta ve faşizmde ısrardır.
Bir kez daha tecride, savaşa, çatışmaya karşı net duruşumuzu ortaya koyuyoruz. Eşitlik özgürlük gelinceye kadar, tecrit ortadan kalkıncaya kadar, gasp edilen tüm haklar haklılara teslim edilinceye kadar vicdan ve adalet çabamız devam edecektir.