Ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılandığı Gezi olayları davasından beraat ettikten sonra önce “anayasal düzeni değiştirmeye kalkışmak” suçlamasıyla tutuklanan, bu suçtan tahliyesine karar verilmeden hemen önce, aynı iddialarla bu kez hakkında “casusluk” suçlamasıyla tutuklama kararı verilen iş insanı ve Anadolu Kültür A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala dosyasındaki gariplikler sürüyor.Anayasa Mahkemesi’nin, “hak ihlali” iddialarını görüşeceği gün Kavala hakkındaki ikinci iddianameyi hazırlayan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın açtığı davanın görüleceği tarih belli oldu. İddianameyi kabul eden İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi, duruşma tarihini belirlediği “tensip zaptı” ile birlikte, Kavala’nın tahliye talebini de karara bağladı. Mahkeme, 18 Aralık’ta duruşma yapılmasına karar verirken, tahliye talebini reddetti. Mahkeme, tensip zaptında, şaşırtan bir karara imza atarak, Kavala’nın sadece tutuklu bulunduğu “casusluk” suçundan değil, daha önce tahliye edildiği, “anayasal düzeni değiştirmek” suçundan da tutukluluğun devamına karar verdi. Kavala ile ilgili ikinci iddianameye yönelik tartışmalar da sürüyor.
Kavala, Gezi olaylarını organize ettiği iddiasıyla yargılandığı davada beraat etmiş, tahliyesine karar verilmesine rağmen serbest bırakılmamıştı. İstanbul Başsavcılığı, hakkında “casusluk” ve “15 Temmuz darbe girişimine katılmak” suçlamalarıyla iki ayrı dosya bulunduğunu gerekçe göstererek, Kavala hakkında yeniden tutuklama talebinde bulunmuştu.Kavala, 15 Temmuz dosyası kapsamında tutuklanmıştı. Ancak kısa süre sonra bu dosyadan da tahliyesine karar verilmişti. Savcılık, tahliye kararından hemen önce, Kavala’nın casusluk suçlamasından tutuklanmasını talep etmiş ve 15 Temmuz dosyasındaki iddiaları yeniden sıralamıştı. Kavala, bu suçtan da tutuklandığı için hakkındaki iki ayrı tahliye kararına rağmen özgürlüğüne kavuşamamıştı.Kavala’nın, Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı bireysel başvuru, geçtiğimiz hafta görüşülecekti. Ancak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, aylardır elinde tuttuğu dosya ile ilgili iddianameyi, Anayasa Mahkemesi’nin gündem toplantısının yapılacağı geçen hafta salı günü mahkemeye sundu. Anayasa Mahkemesi de Kavala dosyasının görüşülmesini erteledi.
Kavala, hakkındaki ikinci iddianame, dün, İstanbul 36. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi ve duruşma günü 18 Aralık olarak belirlendi. Mahkeme, iddianamenin kabulünün ardından, duruşma gününü belirlemek, sanıklar ve tanıklarla ilgili yapılacak işlemleri düzenlemek için “tensip zaptı” hazırladı.Tensip zaptı için yapılan duruşmada, Kavala’nın tahliye talepleri de değerlendirildi.
İkinci iddianamede, Kavala hakkında, “anayasal düzeni değiştirmeye kalkışmak”, “casusluk” suçlamalarıyla, ağırlaştırılmış müebbet ve 20 yıl hapis cezası talep ediliyor. Kavala, daha önce “anayasal düzeni değiştirmeye kalkışmak” suçundan tahliye edilmiş, hakkında sadece “casusluk” suçundan tutuklama kararı verilmişti.Tensip zaptında ise Kavala’nın tahliye edildiği suçtan da “tutukluluğuna devam” kararı verildiği görüldü. Kararda, casusluk suçlaması ve anayasal düzeni değiştirmek suçlaması ayrı ayrı değerlendirildi. Her iki suç için de “tutukluluğun ölçülü” olduğu belirtilerek, tutukluluğun devamına hükmedildi. Kavala’nın zaten tahliye edildiği bu suç için nasıl “Tutukluluğa devam” kararı verildiği ise anlaşılamadı.
Kavala hakkındaki iddianame, “kanıt bulunmamasına rağmen yorum yoluyla sonuca gidildiği” eleştirilerine yol açtı.İddianamede, Kavala ile birlikte, aynı zamanda Türk vatandaşı da olan ABD’li Henry Barkey de sanık olarak yer alıyor.İddianamede, Barkey’in, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Büyükada’da bulunması, Gezi olayları ve sonrasındaki temasları “casusluk” ve “anayasal düzeni değiştirme” faaliyeti olarak gösteriliyor.Barkey’in görüşmeleri, temasları casusluk olarak nitelendiriliyor ancak kamuoyuna açık biçimde yaptığı konuşmalar, kaldığı oteller, Fethullah Gülen ile ilgili açıklamaları dışında, hangi eylemleri ile bu suçu işlediği net biçimde anlatılmıyor. Barkey’in “şüpheli” temaslarının Kavala ile nasıl bir ilgisinin bulunduğu konusunda ise “telefonlarının birbirine yakın yerlerden sinyal vermesi”, “aynı mahalde bulunması” dışında somut bağlantı kurulmuyor.
Kavala’nın, yurtdışı ve yurt içi seyahatleri, açık hesapları, faaliyetleri kamuoyuna açık sivil toplum kuruluşları ile bağlantıları dışında, hangi eylemlerle 15 Temmuz darbe girişimine karıştığı ya da casusluk yaptığı da iddianamede belirsiz bırakılmış durumda. Kavala’nın beraat ettiği Gezi davasında da olaylarla bağlantısı, Açık Toplum Vakfı Başkanı Soros üzerinden açıklanmaya çalışılmıştı. İkinci iddianamede de Soros’un Türkiye’deki yönetimi değiştirme planları yaptığı, Kavala’nın da Türkiye’deki bağlantısı olduğu dışında yeni bir iddia aktarılmıyor.Zaman Gazetesi’nin, darbe girişiminden 9 ay önce yayımlanan “Gülen bebek” reklamı aktarıldıktan sonra, aynı yıl içerisinde Soros’un Türkiye’ye geldiği, İshak Alaton ve Kavala ile etkinliğe katıldığı, Kavala’nın bu etkinlikte fotoğraf çektiği delil olarak sıralanıyor. Ancak reklamla, bu etkinliğin nasıl bir ilgisinin olduğu anlaşılmıyor. Barkey ile Kavala’nın farklı yerlere yaptıkları seyahatler de iddianamede “şüpheli” olarak gösteriliyor ancak iki ismin birbiriyle ilgisiz seyahatlerinin hangi amaçla, neden yapıldığı, olaylarla ilgisinin ne olduğu aktarılmıyor. Sadece bu seyahatlerin, şüpheli bir trafiği gösterdiği ifade ediliyor.Barkey’in, Büyükada’daki toplantıdan sonra 15 Temmuz darbe girişimini bilgisayardan takip ederek, görüşmeler yapmasının, “darbe girişimini takip için Türkiye’ye geldiği, darbeden haberdar olduğu” anlamına geldiği ifade ediliyor ancak otel çalışanlarının, “gergin biçimde oturuyorlardı” ifadeleri dışında, bu toplantının darbeyle ilişkisi de anlaşılamıyor.Toplantının Kavala ile hiçbir ilgisi olmamasına rağmen, Kavala hakkındaki 15 Temmuz iddialarının parçası haline nasıl getirildiği de iddianamedeki belirsizliklerden biri.Barkey’in şüpheli bağlantıları sıralandıktan sonra Kavala ile birlikte hareket ettiği iddia ediliyor ancak ikili arasında yüz yüze görüşme ve telefon trafiği bulunmamasına rağmen, sadece telefonlarının yakın yerlerden sinyal verdiği söylenerek, bu iddia desteklenmeye çalışılıyor. Sinyalin adresi olarak da zaten bütün otellerin bulunduğu Taksim’in gösterilmesi ile yetiniliyor. Bu durum için iddianamede, “İletişim analizinde her iki şüphelinin, şüpheli Barkey çok kısıtlı dönemde Türkiye'ye gelmesine karşın yukarıda liste halinde verilen 50'ye yakın farklı numara ile ortak iletişimleri olmasına rağmen aralarında doğrudan iletişim irtibatının az olmasının, şüpheli Barkey'in istihbari taktik ve usulleri bilmesinden ve uygulamasından ve bu hususta özel gayret göstermelerinden kaynaklandığı anlaşılmıştır” deniliyor.
İddianame ile ilgili ilk duruşma 18 Aralık’ta yapılacak. Duruşma öncesi hazırlanan tensip zaptında Kavala’nın tutukluluğunun devamına karar verilirken, Barkey için de casusluk ve anayasal düzeni değiştirmek suçlarından yeni yakalama kararları çıkartılmasına hükmedildi.