Osman Ulagay: Brexit tsunamisi dünyayı sarsacak

Osman Ulagay: Brexit tsunamisi dünyayı sarsacak

Cumhuriyet yazarı Osman Ulagay, Birleşik Krallık'ın AB'den ayrılma kararı verdiği Brexit oylamasına ilişkin olarak, "Önceki gece İngiltere’yi vuran tsunaminin kasımda yapılacak ABD başkanlık seçiminde bu kez Amerika sahillerini vurması halinde küreselleşmenin ve küresel sistemin geleceği daha da tartışmalı hale gelmiş olacak" dedi. Ulagay, "Brexit cephesinin, küresel kapitalizmin bugün karşılaştığı derin yapısal sorunlara çözüm önerileri getirmeden, bağımsız kalmanın kazandıracağı yeni enerjiyle İngiltere’yi yüceltmesi ve oyunu aldığı kitlelerin beklentilerini karşılaması olanaksız görünüyor" görüşünü dile getirdi. 

Ulagay'ın Cumhuriyet'te "Brexit tsunamisi dünyayı sarsacak" başlığıyla yayımlanan (25 Haziran 2016) yazısı şöyle:

Kendilerini küreselleşmenin mağduru olarak gören Batılı kitlelerin yükselttiği tepki dalgası önceki gün İngiltere sahillerinde bir tsunamiye dönüştü ve İngiltere’nin yanı sıra Avrupa’nın, Batı dünyasının hatta küresel sistemin geleceğini belirleyebilecek yeni gelişmelerin işaret fişeğini ateşledi.  Perşembe günü İngiltere’de yapılan referandumda İngiltere’nin geleceğinin Avrupa’da olduğunu savunanların korkulu rüyası gerçekleşti ve ülkenin Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılmasını isteyenlerin oluşturduğu Brexit cephesi, oyların yaklaşık yüzde 52’sini alarak büyük bir zafer kazandı. Genç seçmenler ve Londralılar, İngiltere’nin AB’de kalması yönünde oy kullanırken orta yaşın üzerindekiler ve eğitim düzeyi daha düşük olanlar Brexit cephesinin zafere ulaşmasını sağladı. 

Brexit cephesinin liderlerinden biri olan UKIP Başkanı Nigel Farage, sonucun belli olmaya başladığı sırada yaptığı ilk açıklamada, 24 Haziran’ın İngiltere’nin tarihine “bağımsızlık günü” olarak geçeceğini söyledi. 

Referandumun mucidi ve mağlubu olan Başbakan David Cameron’ın çekileceğini açıklamasından sonra gözünü Muhafazakâr Parti liderliğine ve başbakanlığa diken Brexit kampının diğer lideri Boris Johnson da, Brüksel’in sultasından kurtularak bağımsızlığını kazanacak olan İngiltere’nin bu sayede eski gücünü kazanacağını ileri sürdü. 

Referandum kampanyasında “İngiltere’yi bugünkü durumuna sürükleyen ve göçmen istilasına seyirci kalan” siyasetçilerin yanı sıra AB bürokrasisine, küreselleşmenin nemasını toplayan büyük sermayeye, küresel şirketlere, bankalara ve onlara hizmet veren entelektüellere karşı sıradan insanları ve İngiltere halkını savunduğunu iddia eden Brexit cephesi “bağımsızlık” rüyasını çok iyi kullandı ve etkili oldu. Hedef aldığı gruplar ise bunun gerçekçi bir vaat olmadığını, Avrupa’dan ve küreselleşmeden uzaklaşacak bir İngiltere’nin büyük çıkmazlara sürükleneceğini savundu. 

İngiltere halkının çoğunluğunun desteklediği bağımsızlık rüyasının bugünün dünyasında gerçekleşmesi ve İngiltere’ye yükselme yolunu açması gerçekten zor görünüyor. Bu rüyayı halka satmış olanla Brexit cephesinin, küresel kapitalizmin bugün karşılaştığı derin yapısal sorunlara çözüm önerileri getirmeden, bağımsız kalmanın kazandıracağı yeni enerjiyle İngiltere’yi yüceltmesi ve oyunu aldığı kitlelerin beklentilerini karşılaması olanaksız görünüyor. 

Ancak şu an için küreselleşmeye kırmızı kart göstermenin ve ulusal bağımsızlığı savunmanın oy getirdiği ortada. Önceki gece İngiltere’yi vuran tsunaminin kasımda yapılacak ABD başkanlık seçiminde bu kez Amerika sahillerini vurması halinde küreselleşmenin ve küresel sistemin geleceği daha da tartışmalı hale gelmiş olacak.