Osmanlı Ocakları: Erdoğan namusumuz, kefenli liderin kefenli askeri olmak şart, ölmeyi göze aldık!

Osmanlı Ocakları: Erdoğan namusumuz, kefenli liderin kefenli askeri olmak şart, ölmeyi göze aldık!

7 Haziran sonrasında, HDP ve CHP binalarına yapılan saldırılar, ve Hürriyet gazetesi ile Ahmet Hakan’a yapılan saldırılarla ilişkilendirilen Osmanlı Ocakları'nın Başkanı Kadir Canpolat, "Tayyip Erdoğan bizim namusunuzdur. Kefenli liderin kefenli askeri olmak şart. Kefeni giyen birisi ölmeyi göze alır. Eline silah alan birisi öldürmeyi göze alır. Milletine hizmet için kefen giymiş, biz de hizmetkâr olmak için kefen giymişizdir" dedi.

"Vatandaşa bir inelim" diyen Canpolat, "Erdoğan olmasa, çiftçi diyor ki 'Ben olmazdım', Kürt diyor ki 'Ben de olmazdım', Türk diyor ki 'Ben de olmazdım'..." iddiasında bulundu. 

Hürriyet'ten Gökçe Aytulu'nun sorularını yanıtlayan (15 Kasım 2015) Osmanlı Ocakları Başkanı Kadir Canpolat’ın açıklamalarından bazı bölümler şöyle:

Osmanlı Ocakları nasıl bir hareket? Ne zaman doğdu, nasıl büyüdü?

Osmanlı Ocakları’nı 2005 yılında bir dergi olarak kurdum. Erzurum’da doğdum, büyüdüm. Mecidiye İmam Hatip Lisesi’nde okudum. Orada Kürt kökenli, Alevi arkadaşlarım var. Bunların sıkıntılarına ortak oldum. Bizzat yaşadım. Araştırınca Osmanlı’da Kürt’ü, Türk’ü Laz’ı, Çerkes’i, Alevi’si ayrımcılık yapılmadığını gördüm. Ecdadımızın aslında anlatıldığı kadar da vatandaşlarına kötü bir devlet muamelesi yapmadığını gördüm. Anlatılan tarihle yaşanılan tarih arasında büyük bir fark olduğunu gördüm. Bunun peşini bırakmadım. Ne yapmamız gerekir? Kürt kardeşlerimizin de ülkücü kardeşlerimin de okulda gruplaşmasına tanık oldum. Her ikisi de benim çok sevdiğim kardeşlerimdi. Bunları birleştirmenin ancak Osmanlı çatısı altında mümkün olabileceğini hissettim. Derken Osmanlı Ocakları dergisini kurup bunları yazmaya başladım. 

Yani Kürt meselesini dert edinip kurdunuz Osmanlı Ocakları’nı...

Evet, birleştirmek için... Alevi- Sünni ve Türk-Kürt kavgalarını bitirmek için bu sorunu misyon edindim. Bunu çözmek adına Osmanlı Ocakları dergisini kurdum. 2009 yılında dernekleşmek gibi bir ihtiyaç doğdu.  

Kaç kişiydiniz o zaman?

2000-3000 kişi civarıydı. İmam hatipteki arkadaşlarım, oradaki gençlik kolları, Alevi kökenli kardeşlerimiz, Sünni kökenli kardeşlerimiz. 2000 kişiye yönetimde yer veremiyorduk tabii. O kadar insanı kontrol etmek başka bir şey. Şimdi 2 milyona yakın üyemiz var. Bunları kontrol etmek bambaşka bir şey. Osmanlı Ocakları’na üye olmuş olabilir ama amacı Osmanlı medeniyeti olmayan insanlar sızmış olabilir. Bunlara karşı kendi çözümlememizle önlem almaktayız.

 

"Kefenli liderin kefenli askeri olmak şart"

 

Peki bütün üyeleriniz kayıtlı mı?

Üyelerimiz, gönüllü üyedir. İnternet sitemiz üzerinden üye olunuyor. 

Orada bazı kriterler var gördüğüm kararıyla.

Sabıka kaydı olmaması lazım. Siyasi partilerden birine üye olabilir. Bizde siyasi bir parti ayrımcılığı yok. Devletimizi çok sevmesi lazım. Devletimizin ilkelerini sevmesi lazım, devletimizi yönetenleri sevmesi lazım. Zaten kriterlerden biri de ‘Kefenli liderin kefenli askeri olmak’.

Bu ne anlama geliyor?

Evet. Geçen gün ben de baktım. Yazan arkadaşları tebrik ettim. Birileri bu sözü duyunca “Ya siz savaş için mi geldiniz” diyor. Konuya bakış açısı çok önemli. Kefeni giyen birisi ölmeyi göze alır. Eline silah alan birisi öldürmeyi göze alır. Milletine hizmet için kefen giymiş, biz de hizmetkâr olmak için kefen giymişizdir. 

Ama anlaşılan ortada bir gaza var. Kefen, şehitlik  filan...

Bakın eline çiçek alan kişilerin kefen giymesi lazım. Eğer elinize çiçek alırsanız ölmeyi de göze alırsınız. 

Tam anlayamadım.

Barışı isteyen, kardeşliği isteyen herkes bir yerde mutlaka öldürülmüştür. Fitneciler, bozgunluk çıkarmak isteyen herkes barış isteyen herkesi öldürmüştür. Çünkü bunların varlığı kavgayı bitirecektir, barışı getirecektir. Çok açık konuşalım, Erdoğan şu süreçte olmasaydı, milletine hizmet için kefen giymeseydi, daha fazla kan, daha fazla ölüm, daha büyük operasyonlar geçirebilirdi ülkemiz.

Seçimden çok kısa bir süre önce Ankara’da bir barış mitingi vardı ve barış için toplanan insanlar katledildi. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?

Çok acı. Vahşice. Orada barış havasında yapılan eylemlerdi. Gençler halay çekerek isteklerini, fikirlerini demokratik bir şekilde dile getiriyorlar. Ben şuraya takıldım, “Bu meydan kanlı meydan” dedikleri anda bomba patlıyor. Tesadüf mü bu? Ben alana gidip kırmızı çiçek bıraktım, basın açıklaması yaptım. Ne olursa olsun, gayrimüslim dahi olsa insanların ölmesine insani olarak gönlümüzün el vermemesi lazım.  Terörün hepsine eşit mesafede şiddetle hayır diyerek durmak lazım. Saldırının kurbanları HDP, CHP ve sol kesimden sivil toplum gönüllüleriydi.

Sizce arkasında kimler var?

Bu bomba Osmanlı Ocakları’nın göbeğine bırakılsaydı adres yine belliydi. Yapılmak istenen şey de belli. Birileri hedef şaşırtmak için bu eylemi, bu kardeşlerimizin üzerinde gerçekleştirdi. Birileri hedef şaşırtmak için bunları yaptı. 

Kim?

Ben sınırötesi diyorum. Çoklu düşünmemiz lazım. Yapılma zamanı çok önemli. Yapılan alan çok önemli. Hedef seçilenlerin siyasi görüşleri çok önemli. Ülke seçime gidiyor, hükümet kurulmamış. Allah aşkına bunun kime ne faydası var? Bombayı patlattın, nerede? HDP’nin göbeğinde. Düne kadar HDP-PKK işbirlikçiliği... Şimdi bu defa acaba birileri HDP’ye karşı, kim bunları kullanıyor algısı... Her zaman bir algı oluşturmak hedef. Ülkemizin istikrarını bozmak isteyenler, kardeşliği bozmak isteyenler bir yerlerden tutturmaya çalışıyorlar. 

İlkelerinizden biri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, ‘Rabia’ olarak adlandırdığı, hemen her konuşmasında tekrarladığı ‘Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet’ sloganı. Bu slogan Osmanlı medeniyeti ile çelişmiyor mu?

Çanakkale’de savaşan bir millet Türk milleti mi, Kürt milleti mi? Bunu hangisine böleceğiz? Çeşitli milletler bir millet olmuş. Ne olmuş da Ermeniler ve Türkler birbirini düşman ilan etmiş? Gayrimüslimler de var Çanakkale’de savaşan...Tabii. Ermeniler de var. Ermenilerle aramız neden açılmış, bir çözemiyorum. Şahsen çözmek istiyorum. Ermeni vatandaşlarımıza gidiyorum, kapıları kapatıyorlar. Bu beni çok üzüyor. Türk vatandaşlarımıza gidiyorum, kapıları kapatıyorlar. Osmanlı zamanında Ermeniler için Millet-i Sadıka denirdi. Ne olmuş da düşman ilan etmişler?

1915’i nasıl görüyorsunuz? Soykırım mı? 

Soykırım olarak görmüyorum. Bir soykırım varsa, öfkeye, sinire kapılmış Ermeni vatandaşlarımızın yaptığı şeyler var. Erzurum doğumluyum. Kimlerin şehit edildiğini oradaki yaşanan savaşın, katliamın birebir şahidiyim. Mesele şu; biz bu açıdan bakıyoruz. Bir soykırım var evet, Türk-Müslüman soykırımı yapılmıştır. Onlar da kendi pencerelerinden bakıyorlar “Hayır Ermeniler soykırıma uğramıştır” diyorlar. Kendini bilen bir insan çıksa, iki tarafa da aynı, eşit şartlarda baksa aslında ortayı bulacak...

Hrant Dink, bu söylediğiniz görüşe en yakın isimdi...

Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun. Tarih sahnesinde bütün cinayetlere, katliamlara göz yummak o cinayetlere bir şekilde ortak olmaktır. Kardeşliği pekiştiren, kardeşlik mesajları veren her kim olursa olsun biz onun yanındayız. Bu Hrant Dink dahi olsa... Biz onun ruhen de yanındayız. Onun gibi vatandaşlarımızın, Ermeni vatandaşlarımızın sulh edici, barış yanlısı mesajları varsa biz zaten onlarla bir olup yeniden bu kardeşliği inşa etmenin çabası içindeyiz. 

Atatürk’ü nasıl tanımlıyorsunuz? Atatürk’e hakaret ettiğiniz gerekçesiyle darp edildiğinize yönelik bir haber vardı...

Atatürk’e hakaret asla söz konusu olamaz. Bu konuda kovuşturmaya yer olmadığına dair karar var. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün son Osmanlı paşası olduğuna inanıyorum. Öyle olmasaydı biz şu anda Osmanlı medeniyetine hizmet ediyor olamazdık. Atatürk’ün kurmuş olduğu sistem içinde biz bugün Osmanlı Ocakları’nı kuruyoruz. Osmanlı medeniyetine sahip çıkıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’ni Osmanlı’dan ayrı görmüyoruz ki. Osmanlı’nın devamı. Gazi Mustafa Kemal, borçlarını ödemiş Osmanlı’nın. Yapılan güzel şeyler olduğunda dile getirmek gerekir. Bununla birlikte vatandaşın temel hak ve hürriyetleri için eleştirdiğim noktalar var. Alfabeyi değiştirmesini eleştiriyorum mesela. Erzurum’da Şalcı Bacı diye anılır, Şapka Kanunu’ndan bir bayan idam ediliyor. Çok yazık. Tunceli olayları, Dersim olayları doğru mu?

 

"Cumhurbaşkanımızın böyle bir talimatı söz konusu değil"

 

 

Bir konuşmanızda Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ithafen, “Osmanlı Ocakları’nı ona borçluyuz, o olmasaydı şimdi bizler olmazdık” demişsiniz. Osmanlı Ocakları Erdoğan’ın talimatıyla mı kuruldu?

Allah aşkına Erdoğan’ın böyle bir şeye ihtiyacı var mı? Düşünün cumhurbaşkanı olsanız “Hadi çocuklar Osmanlı Ocakları’nı kurun da...” Öyle şey olur mu? Bir cumhurbaşkanının, bir siyasi partinin başka işi gücü yok da kendi imkânlarıyla beslediği bir STK’yı var etmek mantığa, akla, hayale ve yasalarımıza sığmaz. Erdoğan böyle bir şey kurdurtmadı. Cumhurbaşkanımızın böyle bir talimatı söz konusu değil. 

Öte yandan “Erdoğan bizim namusumuzdur” diyecek kadar Cumhurbaşkanı’na destek oluyorsunuz?

Bunu sadece Osmanlı Ocakları söylemiyor. Vatandaşa bir inelim. Erdoğan olmasa, çiftçi diyor ki “Ben olmazdım”, Kürt diyor ki “Ben de olmazdım”, Türk diyor ki “Ben de olmazdım”...  

Ama toplumsal kutuplaşmayla birlikte bir feveran hali var Türkiye’de...

Evet, feveran hali olabilir. Erdoğan bugüne kadar hiç kimsenin ölümüne bilerek, kasten sebebiyet vermemiştir. Allah için bana bir diktatör gösterin, Kürt açılımıyla Kürt haklarını onlara iade edeceksin, her zaman yanlarında duracaksın, köprüyü geçerken Erdoğan’ı aşağıya atacaksın. Erdoğan’ı aşağıya atmak istediler. 

7 Haziran sonrası, HDP ve CHP binalarına saldırı haberlerinde Osmanlı Ocakları’nın adı çok geçti. Olaylarla ilişkili üyelerinizden tespit ettiğiniz kimse var mı?

Bana emniyetten herhangi bir isim gelmedi. Zaten üyelerimi kamuoyuyla paylaşıyorum. Bunu kesinlikle kabul etmedim. Teşkilatıma her zaman söylüyorum. Sokakta yıkıcı, kırıcı eyleme giren asla bizden değildir. Asla tasvip etmiyoruz. Zaten teşkilatlarımız hep kendini bilen insanlar. Böyle vurarak, kırarak bir şeyin çözülmeyeceğini bilen insanlar. 

MHP İstanbul İl Başkanı M. Bülent Karataş, Osmanlı Ocakları’nı sahte ülkücüler diye tanımlamıştı. Bahçeli de tepki gösterdi size. Hatta Osmanlı Ocakları’nın paramiliter unsurlar içerdiği iddia edildi. Ne diyorsunuz bu iddialara?

Bakın Fuat Avni, Twitter üzerinden Osmanlı Ocakları’nı, şahsımı hedef haline getirdi. “MİT elemanı” dedi, “Papa suikastçısı” dedi. MHP de eşzamanlı operasyonu içine dahil oldu. HDP’nin tabelalarına yönelik bir eylemi, “Osmanlı Ocakları yaptı” dedi. Nasreddin Hoca bir yere altın gömüyor. “Hoca buraya altın gömmemiştir” diyor. Temel gidip altını çıkarıyor oradan, “Temel de bu altını almamıştır” diyor. Osmanlı Ocakları üzerinden hedef Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır. Çünkü Osmanlı Ocakları, Cumhurbaşkanımızı çok sevmekte. 

Erdoğan’la ilk temasınız ne zaman oldu?

Hiçbir zaman.

Yan yana fotoğraflarınız var her yerde?

Bunlar olamaz mı Allah aşkına.

Olabilir tabii. Ama “Namusumuzdur” diyecek kadar sevdiğiniz Cumhurbaşkanı’yla bir temasınız olmadı mı?

Ben tamamen kendi inisiyatifimle, fikirlerimle, duygularımla hareket ediyorum.

 Eski üyelerinizden Sedat Yılmaz’ın başvurusu üzerine bir soruşturma başlatılmış. 10 bin dergi karşılığında üç gün içinde 50 bin lirayı acilen getirmesi istendiğini iddia ediyor. Cumhurbaşkanı ve MİT Başkanı’nın adını kullanarak para toplandığını iddia ediyor. Bir de soruşturma açılmış...

Bu iddiasını ispata çevirmekle mükelleftir. Her isnadı ispata çeviremeyen alçaktır, namerttir. Allah Allah neyin dolandırıldı senin? Acaba, sen mi Osmanlı Ocakları’nı dolandırdın yoksa? Ne aldın, dergi aldın. Kaç tane, 10 bin tane. Para verdin mi, vermedin. Ne yaptın peki, dolandırıldın. Sen bizim matbaayı mı dolandırdın, dergilerini alarak; yoksa Osmanlı Ocakları mı seni dolandırdı? Bu arkadaşın daha sonra Ülkü Ocakları’yla bağlantılı olduğunu tespit ettik. Biz de kendisine aynı hususta dava açtık. 

Masraflarınızı nasıl karşılıyorsunuz? Bağışlarla mı üye aidatları mı yoksa yardımlarla mı?

İçişleri Bakanlığı’nın, dernekler denetçilerinin denetiminden geçtik. Osmanlı Ocakları’nın hiçbir partiden, bakanlıktan, kurumdan ya da vatandaştan, herhangi bir yerden asla bir bağış alması söz konusu değil.

Ama devasa bir teşkilatsınız, nasıl oluyor bu iş?

Evet. Bu sorunun cevabı çok manidar gelecek. Bu millet susamış Osmanlı medeniyetine. Herkes bu medeniyetin altına elini değil, başını değil, cebini dahi koyuyor. Herkes kendi masrafını kendi karşılıyor. 

Ofisin masrafını siz mi karşılıyorsunuz?

Ben ve arkadaşlarım. Aramızda yani. Mesela İstanbul’daki il başkanımız da öyle. Bağış almıyoruz. Biz bağış toplayan bir STK olursak, dernekçi bir STK oluruz. 

 

"Osmanlı medeniyetine bir tek AK Parti sahip çıkıyor"

 

Osmanlı Ocakları’nın partiler üstü olduğunu söylüyorsunuz.

Altında kalmak, o partinin emirlerini yerine getirmek demektir. Ben mesela, hiçbir siyasi parti liderinden emir almam.

Ama ocak olarak seçimlerde AK Parti’ye oy verdiğinizi açıkladınız.

Bunun nedeni, Osmanlı medeniyetine sahip çıkan parti olması. Diğer partiler sahip çıkıyor mu? Hayır, asla. MHP başka bir telden çalarken HDP çok başka bir telden çalıyor. AK Parti’den sonra Osmanlı Ocakları’nın kendine yakın hissettiği parti CHP’dir.

 

"CHP’yle de görüşüyoruz"

 

Temasınız var mı CHP’yle? 

CHP genel başkan yardımcılarıyla da yer yer bazı konuları tartışıyoruz. 

Kimle?

İsim vermek istemiyorum. Belki zor durumda kalır. Kemal Bey diyor ki “IŞİD’le alakaları var mı, araştırılsın” diyor. Ama yardımcısı “Ben sizi canı gönülden destekliyorum” diyor. CHP’de Kemal Bey gibi dar görüşlü olmayan aydın insanlar var. Bizim misyonumuza çok yakın şekilde dünya ideolojisini benimsemiş insanlar var.

 

"Hürriyet’in önünde basın açıklaması yapmayı düşündüm"

 

Hürriyet’e yapılan saldırılar da Osmanlı Ocakları’yla ilişkilendirildi. İkinci saldırı akşamında kendilerinin Osmanlı Ocakları’ndan geldiğini söyleyen bir gruba ben de şahit oldum.

Bu saldırıyı yapan bu kişilerin “Biz Osmanlı Ocakları’ndanız” diyerek hedef şaşırttığı belli. Daha öncesinden iyi niyetimizi suistimal eden Nokta dergisine karşı dahi demokratik ve hukuksal anlamda tepkisini gösterirken, bunu internet sitesinde atılan bir başlık için mi yapacağız? O başlık mı bizi daha fazla kızdırır yoksa paralel yapı mı daha fazla kızdırır? Paralel yapı daha fazla kızdırıyor değil mi? Osmanlı Ocakları, Samanyolu ve Zaman gazetesinin önüne siyah çelenk bırakıp açıklama yaptı. Biz bir eylem gerçekleştirirsek o eylem bile bir hoşgörü ahlakı üzerine, içi dolu bir mesajla olur. Bir başlıktan dolayı Hürriyet’in önüne gençleri yığıp, vurun camları indirin tarzındaki bu şekil, hayal ötesi bir şey. Oradaki gençler, eğer kendilerini Osmanlı Ocakları bünyesinde görmek istiyorlarsa, bizi biraz kale alsınlar o zaman. Bizi Alperen Ocakları, Ülkü Ocakları tarzında kimse düşünmemeli.  Hürriyet gazetesine saldırı...  Ne münasebet. Yapanları lanetliyorum. Hürriyet’e yapılan saldırının ardından binanın önüne gelip bir basın açıklaması yapmayı düşündüm. “Bizim adımızı kullananların bizimle bir alakaları yoktur, içlerinde bir üyemiz dahi varsa şu dakikadan itibaren ilişiği kalmamıştır” diyecektim. 

 

"Devlet için bir araya geliriz"

 

Ahmet Hakan’a yapılan saldırıda şüpheliler arasındaki Ahmet Şengüler’in ifadesinde, şüpheli Özel Harekât Polisi Nezih Özbirinci’nin kendilerine Osmanlı Ocakları’ndan bahsettiği yönünde haberler çıkmıştı. Bu kişinin sizle bağı var mı?

Ben bu saldırıyı çok çirkin buluyorum. Devlet için biz siyasi partilerimizle, kamuoyuyla, polisimizle, MİT mensubu arkadaşlarımızla bir araya gelebiliriz. Ama mensubu olmak ve Osmanlı Ocakları’nın ilçe başkanlığı teklifi, bunlar kabul edilebilir şeyler değil. Şunu bilseler ki Osmanlı Ocakları’nda bırakın kavgayı, aralarında sert tartışma geçen iki kişi bile ihraç edilir. Kaldı ki bir gazeteci bir yerde dayak yiyecek, bunun üzerinden bir de ilçe başkanlığıyla ödüllendirilecek. Sen bu işi yaptın aferin, al sana Osmanlı Ocakları ilçe başkanlığı. Ya git sen kendini IŞİD’le ilişkilendir o zaman. Git IŞİD’e karış. Oraya gitmesi gerekir. 

Söyleşinin tamamı için tıklayın