ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Ömer Demir, "Şu anda ÖSYM'de çalışan personelden, kullanılan teknik altyapıya kadar yüzde 95 oranında ÖSYM yenilenmiştir. Yasal düzenlemelerle yenilenmiştir ve yenilemeye devam ediyor" dedi. Bloomberg HT'de yer alan habere göre, Demir, ÖSYM'de yürütülen sınav güvenliğine ilişkin soruları yanıtladı.
Ömer Demir, sınav sorularının sızmasını önleyici tedbirler yerine hiç kimsenin soruları bilemediği bir sistem uyguladıklarını belirterek herhangi bir soru yazarının sorduğu soruların ağırlığının tamamen azaltıldığını bildirdi.
Bir soru yazarının bir sınavda en fazla bir ya da iki sorusunun çıkabileceğine işaret eden Demir, "Soru hazırlama süreçlerinde soru yazarı o sorunun hangi sınavda çıkacağını da bilmez. Onu denetleyen de bilemez. Tamamen son dakikada büyük bir havuz içerisinden sorular çekilir. Böylelikle herhangi bir kişinin inisiyatifine, o kişiye olan güvene değil, sisteme ve süreçlere güven üzerine yeni bir strateji oluşturuldu. O nedenle ÖSYM, Türkiye'de en iyi çalışan kurumlardan birisidir. Kurum, işini en nitelikli yapan uluslararası düzeyde başka kurumlara özenilmeden, özeneceği hiçbir boyutu kalmadan bütün altyapısını yenilemiş durumdadır." diye konuştu.
Demir, "Şu anda ÖSYM'de çalışan personelden kullanılan teknik alt yapıya kadar yüzde 95 oranında ÖSYM yenilenmiştir. Yasal düzenlemelerle yenilenmiştir ve yenilemeye devam ediyor" değerlendirmesini yaptı.
Demir, sınav güvenliği bakımından soruların yazılma sürecinden baskısına, salonlara gönderilmesinden okunması ve değerlendirilmesine kadar tüm aşamalarda risk unsuru taşıyan bir konunun ÖSYM'nin gündeminde bulunmadığını bildirdi.
ÖSYM'nin soru hazırlayan sınav ekibinin de yenilendiğini belirten Demir, şöyle devam etti:
"Sınav hazırlama komisyonu gibi sabit bir komisyonuz yok. Bu sürekli değişen bir havuz. Sürekli soruları hazırlayan bir kişi de yok. Sınavlarda bir kişinin sorusunun birden fazla çıkmaması için tedbir alıyoruz.
ÖSYM'nin bundan sonra, soru havuzunu daha derinleştirmek, bir sınav için 50 bin dolayında bir soru havuzu varsa bunu 100 bine çıkarmak, böylelikle anonimiteyi daha çok arttırmak, soru yazarlarını daha çeşitlendirmek gibi bir hedefi vardır. Ama 'süreçlerde ve güvenlik tedbirlerinde ilave şunu da yapmamız gerekir' diyerek düşündüğümüz ama yapamadığımız bir şey yok denecek kadar az durumdadır. Onlar da çok küçük ayrıntılardır. O nedenle ÖSYM'nin, altyapısını yenilemiş bir kurum olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz."
Havuz soru sisteminde öncelikle soru havuzu içinden sınavda çıkacak soru sayısının 10 katı kadar sorunun seçildiğini aktaran Demir, "O soruların hangileri olduğunu da kimse bilmiyor. Sadece numarasından seçilen bu soruların daha sonra matbaa süreci başlatılıyor" ifadesini kullandı.
Kurum personeli, matbaa işçileri, yemek servisi yapanlar, doktor ve öğretim üyeleri dahil tüm personelin ince bir aramadan geçirilerek matbaaya alındığını vurgulayan Demir, şunları aktardı:
"Matbaa, tüm yıl boyunca kapalı hiçbir şekilde sınav günleri dışında da sınavın başında da daima görevlileri olan, kapısından giriş çıkışın parmak iziyle yapıldığı bir yer. Dolayısıyla baskı günleri dışında da kapalı. Böylece herhangi bir şekilde ÖSYM'nin kontrolü dışında herhangi bir şeyin yapılamadığı bir yer matbaa. Matbaa aşamasında A konusundan B konusundan soru çekiliyor. Çekilen sorular içinde birbirine ipucu veren var mı, sorular aynı ancak farklı şekillerde mi yazılmış, bu sınavda bir sorunun değişik bir versiyonu var mı, aynı soru aynı konuya ilişkin mi? gibi durumlar kontrol ediliyor. Yani matbaada soru yazılmıyor. Soru uygun değilse o soru havuza geri veriliyor ve yerine rastgele başka bir soru seçiliyor. Dolayısıyla sınavdan önce hangi soruların sorulacağının bilinme ihtimali yok."
Demir, matbaada görevli personelin bir sağlık sorunu yaşaması halinde doktorun da hazır bulunduğuna dikkati çekerek, hastaneye gidilmesi gereken bir durumda bile büyük güvenlik önlemlerinin alındığını bildirdi. "Sorular kamera altında bekletiliyor" Soruların paketlenmesinin ardından yüklendikleri kamyonların dışarıdan elektromekanik kilitlerle kitlendiğine değinen Demir, sonraki süreci şöyle anlattı: "Soruların taşındığı kamyonların elektromekanik kilidinin hangi saatte açılacağı merkezden kodlanıyor ve anahtarının logu tutuluyor. Zamansız bir şekilde anahtar takılmış olsa biz bunun bile takibini yapıyoruz ve hatta 'sen neden kilidi açmayı denedin' diye hesabını soruyoruz. Dolayısıyla kişiye güveniliyor ama kişi 'ben bunu istismar edeyim' dese bile istismar edebilmesi imkansız. Dolayısıyla en önemli yenilik bu. Çalışanımız şunu biliyor; çalışanın bile bilmediği bir sürü mekanizma içinde pek çok kontrol sistemi çalışıyor. Soruların hazırlanmasından sahada sınavın uygulanıp geri dönüşüne kadar."
Demir, soruların sınav öncesinde illere kontrollü bir şekilde gönderildiğini belirterek soruların muhafaza altına alındığı yerlerde kamera altında bekletildiğini açıkladı. ÖSYM Başkanı Demir, Ankara'dan giden bir görevli ve emniyet görevlilerinin gözetiminde arabanın içinde tutulan soruların güvenliğine ilişkin, şu bilgileri verdi: "Pek çok salonda kamera var. 70 binin üzerinde kamera kullanıyoruz. Soruların bulunduğu kutular, kameralar önünde binanın içinde açılıyor. Salon başkanından önce sınıfa yerleştirilmiş kameranın önünde salon başkanı gidip soru poşetini açıyor. Adayın sınav kitapçığı da yine kapalı şeffaf poşet içinde geliyor. Aday, kitapçığının poşetini kendi açıyor. Bu aşamaların hiçbirinde üçüncü bir kişinin sorulara ulaşma ihtimali yok." Sabah ve öğleden sonraki sınavlar için iki ayrı aracın görevlendirildiğini, kapısı açılmış bir aracın içinde öğleden sonra yapılacak sınavın sorularının tutulmadığını belirten Demir, araçların online olarak anbean izlendiğini söyledi. Demir, cep telefonu gibi iletişim aletlerinin sınav salonuna alınmaması ve dijital bir cihazın sınava sokulmaması için azami tedbir alındığına işaret etti. Adayların, güvenlik önlemleri karşısında bazen "Neden bu kadar sıkı davranıyorsunuz?" şeklinde tepki verebildiklerini aktaran Demir, sınav güvenliği açısından, kopyaya karşı gereken önlemlerin alınmasının zorunlu olduğunu kaydetti.