BirGün'den Ozan Gündoğdu'nun haberine göre, taşıt kredi faizlerinin düşmesi eylül ayında tıpkı konutlarda olduğu gibi hareketlilik yaşanmasına neden oldu. Geçen yıl eylül ayında 23 bin 28 adet otomobil ve hafif ticari araç satılırken, bu yılın eylül ayında satılan araç sayısı yüzde 82,3 artışla 41 bin 992 oldu. Ancak geçen yıl eylül ayında yaşanan kur şoku otomobil satışlarını sert şekilde vurmuştu.
Otomobil Distribütörleri Derneği (ODD) verilerine göre, 2017 Eylül ayında toplam 71 bin 352 araç satıldı. Ancak bu eylül ayında bu sayı yüzde 41,1’lik azalarak 41 bin 992 oldu. Bu nedenle satılan araç sayısındaki yıllık artış, otomobil pazarının “eski güzel günlere” döndüğü yorumlarının yapılmasına engel oldu. 2 yıllık küçülme hâlâ yüzde 40’ın üzerinde.
Ekonomik durgunluk lüks araç pazarını daha sert vurdu. Toplam araç satışındaki 2 yıllık daralma yüzde 41,1 iken Mercedes, BMW, Audi gibi 3 büyüklerin satışları adeta dibi gördü.
Türkiye’de özellikle son 15 yıldır talebi tetikleyen esas faktör kredi mekanizması. Türkiye ekonomisi bankacılık sektörü aracılığı ile dışarıdan aldığı borcu, yurttaşlara ve kurumlara borç vermek için kullandı. Fakat dışarıdan elde edilen borcun maliyeti artınca yurttaşlar taşıt kredisi kullanmaktan imtina ediyor. Ayrıca alım gücünün düşmesi de etkili bir unsur. Eylül ayındaki kısmi toparlanma da taşıt kredi faizlerinin düşmesinden kaynaklanıyor. Ancak yine de taşıt kredisi yeterince talep görmüyor.
Kamu bankaları başta konut sektörü olmak üzere tüm kredili talebi canlandırmak üzere faizleri maliyetlerinin dahi altına indirdi. Konut kredisinde faizler aylık yüzde 0,99’a taşıt kredisinde ise aylık yüzde 1,25’e kadar inmiş durumda. Ancak aylık yüzde 1,25 faiz düşük gibi görünse de 4 yıllık maliyet yüzde 40’a dayanıyor. 48 ay vadeli 100 bin lira taşıt kredisi kullanan bir tüketici 48 ayın sonunda toplamda 140 bin liradan fazla ödeme yapmak zorunda kalıyor. Durum böyle olunca önünü göremeyen yurttaşlar taşıt kredisi kullanmaktan imtina ediyor.