T24- Güngör Uras, Milliyet gazetesindeki köşesinde Türkiye'nin otomotiv sektörünü konu aldı. Türkiye'de otomotiv sanayinin ekonomide önem kazanmaya başladığını söyleyen Uras, otomotiv sektörünün iç pazarda değil ihracatta önemli bir yere sahip olduğunu belirtti.
Uras, otomotivin Türk ekonomisi için vazgeçilmez olduğunu söylerken yabancı yatırımların da istihdama ve teknolojiye katkıda bulunduğuna vurgu yapıyor.
Güngör Uras'ın 'Otomotiv sanayinin önü açık' başlığıyla yayımlanan 26 Ağustos 2010 tarihli yazısı şöyle:
Ernst&Young isimli uluslararası danışmanlık grubu tarafından hazırlanan Orta ve Doğu Avrupa ülkelerinde otomotiv sanayinin geleceğini ve otomotiv sanayinde yabancı sermaye yatırımları konusunu işleyen rapora göre “Krizin yol açtığı gecikmelere rağmen, Türk otomotiv endüstrisi 2012 yılına kadar 1.1 milyon adet üretimle 600 bin kişiye istihdam sağlayacak.” Aslında bizim otomotiv sanayimiz 2008 yılında 1.1 milyon araç üretimini gerçekleştirdi. Krizde üretim ve istihdam geriledi ama, sanayi toparlanmaya başladı. 2010 yılında da üretim 1 milyonu bulacak. Bu gidişle 2013’te üretimin 1.5 milyon adedi aşması 2.0 milyona yaklaşması beklenir. Ne yazık ki üretim artışına paralel olarak istihdam artmıyor. OSD Genel Sekreteri Dr. Ercan Tezer, 2012’de istihdamın 600 bine ulaşmasını imkânsız görüyor. 300 bin dolayında olacağını söylüyor.Batı’nın önde gelen otomotiv sanayi gruplarının Türkiye’de yatırım yapması, ülke ekonomisi için bir şans oldu. Her ne kadar yurtdışında geliştirilen teknolojiyi kullanarak yurtdışında belirlenen modellerde, yurt dışında belirlenen sayıda üretim yapabiliyor isek de otomotiv sanayi ekonomide giderek ağırlık kazanmaya başladı.
15 kuruluş var Türkiye’de otomotiv ana sanayinde 15 kuruluş üretim yapıyor. Bunların 5’i binek otomobil üretiyor. 6 kuruluş kamyon. 5 kuruluş hafif ticari araç, 5 kuruluş otobüs, 2 kuruluş traktör üretiyor. 2008 yılında otomotiv sanayi 1 milyon 171 bin araç üretmişti. Bu sayı 2009 yılında 884 bine düştü. Geçen yıl üretilen araçların 637 bini (yüzde 72’si )ihraç edildi. 2008 yılında üretimin yüzde 79’unu oluşturan 920 bin araç ihraç edilmişti. 2008 yılında ana sektör ihracatı 14.8 milyar dolar, yan sanayi ihracatı 7.0 milyar dolar, toplam sektör ihracatı 21.9 milyar dolar idi. 2009 yılında ana sektör 9.6 milyar dolar, yan sanayi 4.9 milyar dolar, sektör toplam olarak 14.5 milyar dolar ihracat geliri sağladı. Bu yıl ilk 7 ayda 645 bin araç üretildi. Bunların 359 bini otomobil. Geçen yıl aynı dönemde 488 bin araç üretilmişti. Büyük otomotiv sanayi kuruluşları, yatırım için ülke seçerlerken önce iç pazarın büyüklüğüne, sonra da üretim tesisinin büyük ihraç pazarlarına yakınlığına bakıyorlar. Doğu Avrupa’daki eski Sovyet Bloku’na dahil AB’nin yeni üyesi küçük ülkeler yeni otomotiv yatırımları için yabancı sermayeye cazip geliyor. Bu ülkelerde iç pazar küçük ama, işçi ücretleri düşük ve en önemlisi ülkeler Avrupa pazarının içinde.
İçeriden çok dışarı satıyoruz Bizim iç pazarımız bu ülkelere göre büyük, ama bizim iç pazarda ülkede üretilen (yerli saydığımız) araçlara değil de ithal araçlara talep var. ODD’nin yayımladığı rakamlara göre 2010 yılının ilk 7 ayında 227 bin binek aracı satılmış. Bunun 72 bini (sadece yüzde 31’i) yerli. Binek ile hafif ticari araç toplam satışları 339 bin adet. Bu satışlarda yerli payı ise yüzde 41 dolayında. Açık anlatımıyla Türkiye’de otomotiv sanayinin gelişmesi, büyümesi ihracata bağlı. İç pazara dönük olan yatırımların ayakta kalması imkânsız. Sonuç: (1) Otomotiv sanayi, Türk ekonomisi için önemli, vazgeçilemez bir sanayi kolu haline geldi. (2) Bu sanayi kolunda ciddi bir yabancı sermaye yatırımı var. (3) Otomotiv ürünleri devamlı yeniliğe ve ileri teknolojiye dayalı ürünler. Sektör ülkeye yenilik ve teknoloji akımına imkân veriyor. (4) Katma değer ve yerli katkı oranı ne olursa olsun sektör ekonomiye büyük katkı sağlıyor. (5) Yan sanayide KOBİ’ler sektörle beraber büyüyor, gelişiyor, sektörün yenilik ve teknoloji imkânlarından yararlanıyor. (6) Sektör giderek daha fazla net döviz getirir hale geldi.