MİT TIR'ları davası kapsamında tutuklu bulunan CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun eşi Oya Berberoğlu, "Enis’in üyesi olduğu tek örgüt, Gazeteciler Cemiyeti’dir. Bizlerden ne suçlu ne terörist ne FETÖ’cü çıkaramazlar" dedi. Eşini siyasete kendisinin "ittiğini" söyleyen Oya Berberoğlu, bir görüş gününde Enis Berberoğlu'nu güldürmek için, "Seni ben ittim, dinliyorsanız Enis'in suçu yok, itiraf ediyorum, onu çıkarın, beni alın" dediğini ifade etti.
İstinaf Mahkemesi İstanbul Bölge Adliye 2. Ceza Dairesi, MİT TIR'ları davası kapsamında tutuklu bulunan CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu'nun mahkûmiyet kararını bozmuş; Berberoğlu'nun dosyası yeniden görüşülmek üzere 14 Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderilmişti. Berberoğlu, 1 Aralık'ta İstinaf Mahkemesi'nde yeniden yargılanmaya başlayacak.
Sözcü'den Hande Zeyrek'in sorularını yanıtlayan Oya Berberoğlu'nun açıklamaları şöyle:
* Enis Bey kitapta “Eşim Oya her zamanki gibi yanımda yürüyor sanırken koştu, öne geçti, bayrağımı taşıdı” yazıyor… Sizin cephenizde neler yaşanıyor? Nasıl bir mücadele veriyorsunuz?
Çok zorlu bir süreç, yaşayanlar bilir… Ateş düştüğü yeri yakar. Enis sağolsun, ben yoldaşı, sevgilisi olarak elimden ne geliyorsa onu yapmaya çalışıyorum. Bunca aydır hukukçularla, siyasetçilerle, gazetecilerle görüşme, basın takibi, iletişim, böyle devam ediyor. Ne yapmam gerekiyorsa onları yapıyorum.
* İçeriden bir mesajı var mı son gelişmelerle ilgili?
Son gelişmelere sevindik elbette. Adaletin er geç tecelli edeceğine olan inancımızı hiç yitirmedik. Bunu söyleyebilirim. Şu sıralar iki yeni kitap yazıyor. Okuyor, sporunu disiplinli yapıyor, sağlığına dikkat ediyor.
* Kadri Gürsel'in tahliyesi sırasında eşiyle kavuşma anı günlerce konuşuldu. Enis Bey tahliye olursa sizin tepkiniz nasıl olur?
Bu anlık bir şey. O anki duygular planlanamaz ki… Kadri Bey'in eşine kavuştuğu andaki o görüntüler, kareler, çok insaniydi, ben çok beğendim.
* Enis Bey nasıl? Ziyaretlerde neler yaşıyorsunuz?
Suçsuz yere hapiste, tecritte olan biri. Maalesef siyaset-adalet etkileşiminin sonucu. Önümüzdeki duruşmada tahliye çok uzamadan da beraat bekliyorum. Ayda dört kez gidiyorum Maltepe Cezaevi'ne. Üç görüşümüz camın arkasından telefonla konuşarak oluyor, kapalı görüş. Ayda bir kere de açık görüş hakkım var. Birbirimize moralimizin iyi olduğunu göstermeye çalışıyoruz bence. Maske takıyoruz bir nevi yüzümüze. En son kapalı görüşte tutamadım kendimi ağladım, onu da üzdüm…
Adil bir yargılama yapılmadı. Savunma ve deliller kaale alınmadı. Müebbet hapis cezası, şaka gibi iyi halden 25 yıla düşürüldü, müebbetten farkı mı var? Cezası üst mahkemece bozulmasına rağmen tutukluluğu devam ediyor. Dosyası top gibi bir orada bir buradaydı, o nedenle moralim bozuktu. Ama daha sonra sevindirici haberi aldım, üst mahkeme duruşma günü verdi, bu sefer de sevinçten ağladım. O içeride, ben ve kızım dışarıdayken içerideyiz manevi olarak. İsyanım göklerde fakat özgürlüğe az kaldı. Özgürlüğü iple çekiyorum.
TBB Başkanı'nın, baroların değerlendirmeleri de adil yargılanma ve tahliyeye ilişkin hukuksuzluğun düzeltileceğine dair inancımı pekiştirdi. Ancak yine de ihtiyatlı bir iyimserlikle gün sayıyorum. Görüşlerde, temiz çamaşırları ver, kirlileri al… Dışarıdan izlenimleri ver, moralli olma vs. Öyle geçiyor. Bir kez de kapalı görüşümüz bittikten sonra trajikomik bir şey yaşadım. Görüş bitti, tam o bölümden çıkacağım, kapı kilitli. Empati yeteneğim yüksektir. Demir kapılar ardında tecritte olmak ne demekmiş çok daha iyi anladım.
* Tüm bu yaşanan süreçle ilgili anlatmak isteyip de sesinizi duyuramadıklarınız neler?
Masum olmasına, doğru düzgün, vatansever gazeteciler, insanlar olmamıza karşın yargısız infaz yapılması çok üzdü. Ama bunlar da geçecek, hak yerini bulacak. Türküdeki gibi, “Bu da gelir, bu da geçer, ağlama”…
Enis'in üyesi olduğu tek örgüt, Gazeteciler Cemiyeti'dir. Başbakanlığın verdiği sarı basın kartlı, otuz küsur yıllık gazetecidir. Ben de gazetecilik dışında, gururla Fenerbahçe Kulübü'mün üyesi ve delegesiyim. Örgüt üyeliğimiz sadece bunlar… Bizlerden ne suçlu ne terörist ne FETÖ'cü çıkaramazlar. Enis'in yeni yazdığı kitapta okudum, unutmuşum, hainlikse tek ‘hainliği' (!), Hürriyet'te yazar ve yöneticiyken, devletimiz lehine ilk ‘Telekulak Çetesi'nin yakalanmasına bilmeden yardım etmesidir, bu kadar.
* ‘Siyasete girmeseydi' dediniz mi?
Vallahi onu diyemem. Çünkü Enis'i siyasete ben ittim. Siyaset bir meslek değildir. Ülkeye, insanlığa gönüllü hizmettir. Enis gençliğinden beri CHP'lidir. Ama gazetecilik yaparken de gazete yönetirken de hep her partiye mesafe koyarak işini yapmıştır. Bir kapalı görüşte Enis'i de güldüreyim diye, “Seni ben ittim, dinliyorsanız Enis'in suçu yok, itiraf ediyorum, onu çıkarın, beni alın” demiştim. Gülüşmüştük.