Asfalt fabrikası üreten Simge Group enerji tüketimini ve toz emisyonu salımını yüzde 50’ye kadar azaltan bir teknoloji geliştirdi. Şirketin Yönetim Kurulu Üyesi Emre Gencer, geliştirdikleri teknolojinin Türkiye'de satışının yapılmasının zorluğundan bahsetti. Gencer, “Türkiye’de Türk müteahhitlere satış yapmak ihracattan daha zor. Önyargıları, lobileri aşamıyoruz” dedi.
"Türkiye’nin en büyük müteahhitlerine mal satmakta çok zorlanıyoruz. Bu şirketler içinde ithalat lobilerinin yıllar içinde oluşturduğu yapılanma kolay aşılamıyor" diyen Gencer'in Dünya gazetesinden Özlem Ermiş Beyhan'a yaptığı açıklamalar şöyle:
Türkiye’de sanayiciler ayakta kalabilmek için pek çok alanda inovasyon yapıyor ve global arenada bunun gururunu yaşıyor. Asfalt üretiminde yüzde 50’ye varan enerji tasarrufu sağlayan teknolojiyi geliştiren Simge Group gibi... Sektörün en önemli uluslararası fuarı Bauma’da dinlemeye değer bulunan 4 inovasyondan birine imza atan şirketin ikinci kuşak yöneticisi Emre Gencer, bu yeni teknoloji ile ihracatta yeni bir aşamaya geçeceklerini anlatıyor. Peki ya Türkiye? Gencer, “Türkiye’de Türk müteahhitlere satış yapmak ihracattan daha zor. Önyargıları, lobileri aşamıyoruz” diyor.
Asfalt, döküldüğü yere yakın üretilmesi gereken bir ürün. Bu ihtiyaç, asfalt tesisleri geliştiren firmaları da beraberinde getiriyor. Ancak bu firmalar çok sayılı, gelişmiş ülkelerde hızla devleşen bu firmalara Türkiye’den de bir rakip var. Türkiye’de alanında tek olan Simge Group, global rekabette sürekli yeni teknolojiler geliştirerek ayakta kalıyor. Geliştirdiği en yeni teknoloji, sadece enerji tasarrufu sağlamıyor; üretimde toz emisyonlarını da yüzde 37 ile yüzde 49 arasında azaltıyor. Dünyada uçaklardan sonra en fazla karbon emisyonu salgılayan tesisler asfalt fabrikaları. Yeni teknoloji karbon emisyonlarını da düşürüyor. Emre Gencer, sanayileşirken çevreye zarar vermek gerekmediğini, yeni teknolojilerin burada önemli çözümler sunduğunu anlatıyor.
Bugüne kadar dünyada 160 tesis kurmuş Simge. Sibirya’da bile çalışan Made In Turkey asfalt tesisi var. Afrika’nın kuzeyinden Nijerya’ya pek çok ülkeye ihracat yapılmış. Balkanlar’da pek çok ülkeye TIR’lara asfalt fabrikası göndermiş. Rusya’ya tam ihracat yapılacakken uçak krizi olmuş. Almanya da Simge’nin tesis ihraç ettiği ülkelerden biri. Bu yıl ilk kez Endonezya’da bir fuara katılacaklar.
Sanayi, inşaat, makine ve Gencer’in g’sinden oluşan Simge’nin başarı öyküsü, Karayolları Müdürlüğü bünyesinde Tatvan’da çalışırken hurdalıktan topladığı parçalarla asfalt makinesi üreten Nezir Gencer’in görevinden istifa etmesiyle başlıyor. Emre Gencer şöyle anlatıyor: “Babam müthiş bir mucittir. Hurdalıktan parça toplayıp yaptığı makineyi müdürü görüp de ‘sök at bunu’ deyince, işte o an bir dönüm noktası oluyor. Devlette gidebileceği yerin sınırını anlayıp istifa ederek kendi şirketini kuruyor.” Emre Gencer, ABD’deki eğitimini tamamladıktan sonra babasına katılıyor ve şirketin ihracattaki atılımına imza atıyor.
Asfalt süreci su ile bir savaş. Agreganın içindeki nemi yok etme savaşı verilen asfalt üretim tesislerinde inovasyon da hep bu alanda. İnovatif ürünleri ile kendini Avrupa’da kanıtlamış Simge Group. Emre Gencer, “Bizim adımızı,markamızı Avrupa’da bilmeyen yoktur. Türkiye’de bilinirliğimiz daha mütevazı seviyede” diyor.
Simge’nin ürettiği asfalt tesislerinin her birinin fiyatı yaklaşık 900 bin euro. Fiyat, kapasiteye göre artıyor. Almanya’ya ihraç edilen tesisin fiyatının 3 milyon euro olduğunu açıklıyor Emre Gencer. 40 yıllık bir firma olarak 100 yıllık Avrupalı rakipleri ile mücadele ederlerken inovasyon ve maliyet avantajı silahlarını kullanıyorlar. “Biz artık tavsiye edilen, bilinen bir markayız. Örneğin Suudi Arabistan’da tavsiye edilen bir marka haline geldik” diye anlatıyor Emre Gencer. İhracatın önünü açan mektup
İlk ihracat, Emre Gencer’in şirkete katıldığı 2001 yılında Irak’a yapılmış. Daha sonra Suriye’de 8 tesis için açılan bir ihaleye katılınmış. İhracatta kendilerine yeni bir yol açan bu ihale sürecinde yaşananları Gencer şöyle anlatıyor: “En iyi biz teklif vermişiz, teknik yeterlilikten geçmişiz. Yine de ihaleyi bize vermiyorlar. İtalyan lobisi çok güçlü orada. Abdullah Gül dışişleri bakanı. İstanbul’a dönerken tarifeli uçaktayım, uçak bekledi, meğer Abdullah Gül bekleniyormuş. Tarifeli uçak. Yanına gittim ve anlattım durumu. Çok ilgilendi ve ihale makamına bir mektup yazdırdı; ‘Bu firma hak ettiği halde bu ihaleyi alamazsa üzülürüz’ tonunda... Hemen akabinde onaylandı ihale ve bizim ihracatımız o sayede açıldı.”
İhracat yapamayacakları bir yer olmadığını söylüyor Emre Gencer. Peki ya iç pazar? Türkiye’de 1000’i aşkın asfalt tesisi var. Bunlardan en fazla 100’ü Simge Group’un imalatı. “Bir ithalat geçmişi var sektörde” diyen Gencer, Türkiye pazarında yerli ürüne karşı önyargının kendileri için dış pazarlarda yayılma açısından da bir engel olduğunu vurguluyor:
“Türkiye’nin en büyük müteahhitlerine mal satmakta çok zorlanıyoruz. Bu şirketler içinde ithalat lobilerinin yıllar içinde oluşturduğu yapılanma kolay aşılamıyor. 10 tane tesis almış Almanya’dan, 11’inciyi Türkiye’den alayım diyemiyor, yine Almanya’ya gidiyor. Ama bu müteahhitler bu topraklardan para kazanıyor. Türkiye’de müteahhitlik yapabilecek çok aday var. Eğer x biri yapıyorsa, onun ülkesine karşı bir duyarlılığının, şükranının olması lazım. Ülkesinin sanayisini desteklemesi lazım. Bir kere biz olmasak Almanya’dan o fiyatları alamaz. Biz ülkeye kazandırıyoruz. Ama yerli sanayi desteklenmiyor, burada zorlanıyoruz. Türk müteahhitler yurtdışında çok güzel işler yapıyor. Onlarla pek çok ülkeye gidebiliriz aslında ama lobileri aşamıyoruz. Neredeyse Almanya’ya satmak daha kolay Türk müteahhitlere satmaktan. Türklere karşı en çok önyargısı olan millet, yine Türkler. Bizim sektörümüzde Hidromek diye bir firma vardır örneğin; Hasan Basri Bozkurt’un kurduğu marka. Biz o kategorideki makinelerde sadece Hidromek kullanıyoruz. Türk markası, gururla kullanıyoruz, çok da memnunuz. Bizden de çok memnun olanlar var; İstanbul Büyükşehir 3’üncüyü almazdı memnun olmasa. Kazak müteahhit almazdı. Ancak biz büyük Türk müteahhitlere satış yapmakta çok zorlanıyoruz."
Simge Group sadece asfalt tesisi üretmiyor, kendisi de müteahhitlik yapıyor. Biri Gebze, biri Hereke, bir diğeri de İzmir yolunda 3 dev tesisi bulunuyor. Bu tesislerde asfalt üretirken Simge bu üretim sürecinden elde ettiği know-how ile kendi makinelerini geliştiriyor. Yani dev birer Ar-Ge merkezi bu tesisler. Tesisleri işletirken, Nezir Gencer’in yönetimindeki bin kişilik çalışan grubu ile inovasyon geliştirdiklerini anlatıyor Emre Gencer. Kum kurutma diye dünya literatüründe olmayan bir süreci tesislerine eklediklerini anlatan Emre Gencer, bu tesislerde geliştirdikleri yenilikle maliyetleri aşağı çektiklerini vurguluyor. “Bu tesislerin getirdiği ciro da bize güç verdi, kullanıcı olmak da tesisi geliştirebilme imkanı sundu” diyor Gencer. Taahhüt işinden ciroları 270 milyon TL seviyelerinde. Tesis üretim işi ise 2 milyon TL’lerden 100 milyon TL cirolara ulaşmış. Gencer, “Bence taahhütü de geçecek tesis üretimi işi. Birkaç yıl içinde...” diyor. Bunda ihracatı artırabilmenin çok etkili olacağını düşünüyor Emre Gencer. Turquality için başvurduklarını anlatan Gencer, Türk firmalarının dış pazarlarda bir yumruk gibi hareket edemediğini, bu başarılsa ihracatta büyük bir sıçrama yakalanabileceğini de vurguluyor.
Türkiye’de yerli rakibiniz var mı?
Bu sorunuza böyle bir cevap vereceğim için üzüleceğimi 10 yıl önce düşünmezdim. Eskiden vardı ve ben olmasalar mutlu olurum diye düşünüyordum. Onlar piyasadan çekildi ama ben hiç mutlu olmadım.
Neden?
Çünkü onların yerine Avrupalılar geldi. Arkaları çok sağlam. Her biri bir dev. Türkiye’de ithalat lobileri çok güçlü. Bir zamanın efsane bürokratları bayilikleri almış ve karayolları seferberliği yapan bir ülkede tüm müteahhitlerle ilişki kurmuşlar. Şu an bizim rakiplerimiz sadece Almanlar, İsviçreliler ve Fransızlar.
Pazarda bir konsolidasyon var mı?
Var, tekelleşmeye giden, birbirini yutan bir sektör. Örneğin son olarak çok büyük bir Alman rakibimizi daha büyük bir Alman firması satın aldı.
Size teklif var mı?
Bir Fransız şirketten önce tüm ürünlerimizi alma teklifi geldi. 3 yıl sonra satın alma için ağız aradılar ancak kesin bir ret cevabı alınca gittiler, bir daha gelmediler.
Tüm dünyada bu asfalt makinelerini yapan kaç firma var?
Japonya, Kore dahil en fazla 7-8 firma vardır. Koskoca ABD’de sadece 2 firma var bizim işimizi yapabilen. Almanya’da 2 tane var bizim gibi şirket.
Devrim arabaları filmini biz de yaşadık
Yol ve madencilik sektöründe kullanılan makineler de ürettiklerini söyleyen Gencer, hedef olarak ürettikleri tesisleri daha sofistike hale getirmeyi belirlediklerini anlattı. Petrolün kullanımının azalması ile beton makine üreten tesislere odaklanacaklarını anlatan Gencer şöyle devam ediyor: “Bundan 10 yıl önce, asfalt döşenirken kullanılan silindirleri de üretirdik. Ancak o dönem bir belediyeden sadece ‘Türk makinesi’ diye geri gönderildi ürünlerimiz. Babamın morali bozuldu ve bir daha üretmemeye karar verdi. 10 tonluk makineye 15 ton yüklemişler... Devrim Arabaları filmini izlediyseniz, makineciliğin her alanında bu baskıyı hissederiz. Yapamazsınız, gidemezsiniz. Son 1 yıldır bürokratlar ‘tamam hadi yapalım’ diyor, destek veriliyor. Ama biraz geç değil mi?”
Gencer'in diğer açıklamaları şöyle:
“Uçak düştüğünde biz ellerimizi kafamızın arasına aldık. Rusya’da çok güzel bir ofisimiz vardı; kapatmak zorunda kaldık tepkiler sonrasında. Rusya bizim için öyle büyük bir potansiyel ki, orada Türkiye’ye karşı hiçbir önyargı yok. Rusya pazarı bize açılırsa bir anda Alman rakibimizle kafa kafaya gelebiliriz.”
“Türkiye iyi yolu ucuza yapıyor. Dünyada pek çok gelişmiş ülkeden iyi asfalt yolları açık ara ucuza yapıyoruz. Bunun ilk nedeni çok rekabetçi bir ortam olması. Çok sayıda müteahhit firma var. Diğer bir avantaj; Ülkemiz agrega cenneti.”
“Asfalt döşenirken, en az asfaltın kalitesi kadar önemli olan alt katmanların doğru biçimde yerleştirilmesidir. Bir zamanlar ülkemizde asfaltın temel katmanları döşenmeden asfalt atılır, sonra da asfalt çöktü denirdi. Biz inşaat gövdesini olması gerektiği gibi yapıyoruz, Osmangazi Köprüsü böyle örneğin. Bir 20 yıl gider. En üstteki tabaka sökülür, yeniden dönüştürülür ve döşenebilir. Biz bu teknolojinin uygulanması için çok bastırıyoruz.”
“Rakibim 2 milyon euroya tesis satıyor, 150 tesis satıyor, 300 milyon euro ciro yapıyor. Bizim de daha fazla üretmemiz, daha fazla ciro yapmamız gerekiyor. Şimdi Amerika’da yatırım planlıyoruz. Suriye konusunun rahatlaması sonrası Amerika’da bir ortaklık gündeme gelebilir.