Öz yönetim ilan edilen Cizre'de neler oluyor?

Fotoğraf: Sebati Karakurt / Hürriyet

Yaşanan sokak çatışmalarının ardından KCK’nın 12 Ağustos’ta öz yönetim ilan edildiğini duyurduğu Şırnak’ın Cizre ilçesinde neredeyse her sokağa bir hendek veya barikat kurulmuş durumda. Yaklaşık 20 gündür süren çatışmalarda biri polis dört kişi hayatını kaybetti.  

İlçedeki hendek ve barikatlar PKK’nın gençlik yapılanması olarak adlandırılan Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi (YDG-H) üyeleri tarafından kuruldu. Bazı mahallelere giriş ve çıkışlar bu tür engel konmayan, bu yönüyle kapı işlevi gören iki sokak girişinden yapılabiliyor. Örneğin Cudi Mahallesi’ne yalnızca bir sokaktan girilebiliyor ve yine ancak bir sokaktan çıkış yapılabiliyor. Bölgeye giden Hürriyet muhabiri İdris Emen’in izlenimleri şöyle:  

Cizre’ye ayak bastığımızda ilk bakışta her şey olağan görünüyor. Ancak çatışmalarının yoğun yaşandığı Yafes Mahallesi’ne girdiğimizde bu izlenimin yanıltıcı olduğunu hemen anlıyoruz. Hendeklerle kapatılan ara caddeyi aşıp mahallenin sokaklarına girdiğimizde sokakların tıpkı Kobani ve Halep’te olduğu gibi karşıdan karşıya birleştirilmiş battaniyelerle kapatıldığını görüyoruz. 

Peki sokaklar neden battaniyelerle kapatılıyor? Çevredeki vatandaşlar, “Battaniyeler olmadığında polis araçları sokağın başından sokağın sonuna kadar görebiliyor, dolayısıyla sokakta bulunan YDG-H üyelerine müdahalede bulunabiliyor. Ama battaniyelerden oluşan perdeler çekilince polisin görüş mesafesi engellenmiş oluyor. Polis sokağı görmediği için mahalleye de giremiyor” diye konuşuyor. 

 

Torbalarla siperler

 

Mahallenin içine doğru ilerlediğimizde ‘YDG-H’, ‘Askere gitme’ ve ‘Devrimin öncü gücü YDG-H’ gibi duvar yazıları burada hangi gücün etkili olduğunu anlatıyor. Tek bir polis aracına bile rastlamadığımız sokaklarda köşe başlarında kum ve toprak torbalarından siperler kurulmuş. Bazı siperlerin yüksekliği neredeyse insan boyunu geçiyor. 

Yafes Mahallesi’nden çıkıp Cudi Mahallesi’ne girdiğimizde sokakların PKK ve Öcalan posterleriyle kaplı olduğunu görüyoruz. Bu mahallenin diğerlerinden önemli bir farkı, sokakların büyük kayalarla kapatılmış olması. Sokakların neden kayalarla kapatıldığını çevredeki vatandaşlara sorduğumuzda şu yanıtı alıyoruz: “Polis sokağa girmek istediğinde, sokaklarda açılan hendekleri kapatmak için vatandaşın duvarını yıkıp hendekleri doldurabiliyor. Ancak bu kayaları kaldırmak hendekleri doldurmaktan daha zor.”

 

Kaymakamlıkta mevziler

 

Cudi Mahallesi’nden çıkıp ilçe merkezine doğru ilerlediğimizde polisin varlığı ancak kaymakamlık binası ve çevresinde karşımıza çıkıyor. Kaymakamlık binasına giden caddenin başında birkaç zırhlı araç bekliyor. Beş katlı kaymakamlık binasının çatı katında ise dört tarafı görecek şekilde kum torbalarından mevziler kurulmuş. Polis, olası saldırılara karşı geceleri bu mevzilerde nöbet tutuyor. 

Polisin geçen hafta yaşanan çatışmalardan sonra bu aşamada mahallelere girmekten uzak durduğu anlaşılıyor. Mahallelere girmek için yapılan her müdahaleye ateşle karşılık veriliyor. YDG-H, geçen haftaki bir çatışmada polise karşı roketatar da kullanmış.

 

‘Aynı düşmanla savaştık’

 

Akşam havanın kararmaya başlamasıyla birlikte herkes evlerine çekiliyor. Sokaktaki vatandaşın da son dönemde yaşanan çatışmalardan dolayı tedirginlik içinde olduğu gözleniyor. 68 yaşındaki Abdullah Demir, yaşanan çatışmalardan dolayı sokağa çıkamadıklarını belirterek, şöyle diyor: “Bizim dedelerimiz Kürt-Türk ayrımı yapmadan aynı düşmana karşı savaştı. Şimdi ise birbirimize karşı savaşıyoruz. Bu durum bizi üzüyor. Biz bu çatışmaların bir an önce son bulmasını ve müzakerelerin tekrar başlamasını istiyoruz.”

Olaylar nedeniyle sürekli kepenk kapatmak zorunda kalan bölge esnafı ise “Burada ortalama haftada üç gün kepenkler kapatılıyor. İnsanlar geceleri dışarı çıkıp alışveriş yapamıyor. Üç yıllık Çözüm Süreci’nde bölgeye bir para akışı oldu. Ancak şimdi ödemelerimizi yapamıyoruz. Dükkanlar açılmadığı için sebze ve meyveler manavlarda çürüyor. Dolayısıyla şehire taze meyve ve sebze gelmiyor. Ancak bizim kazancımız insan canından önemli değil. Bizim için önemli olan insan canıdır” diyor.

 

Doktorlar istifa ediyor

 

Cizre’de bir okulda görev yapan okul müdürü, memurların yaşadığı sıkıntıyı şu sözlerle aktarıyor: “Şu anda okullar kapalı olduğu için kısmen rahatız. Tatilde olan memurlar da sık sık bizi arayıp Cizre’yi soruyor. Tayinlerini isteyen bazı öğretmen arkadaşlarımız var. Bölge halkı dışında kimse burada görev yapmak istemiyor. Bir sürü doktor arkadaşımız vardı, hepsi istifa etti. Hava kararmadan evimize gidiyoruz. Bazen evimizin dibinde çatışmalar yaşanıyor. Ancak kafamızı dışarı uzatıp neler olduğuna bile bakamıyoruz.”

 

Gündüzleri kepenkler kapalı

 

İnsan Hakları Derneği Cizre Temsilcisi Abdulkerim Pusat ise Cizre’de yaşananları şöyle aktarıyor: “Son dönemlerde yaşanan çatışmalardan dolayı halk son derece tedirgin. 120 bin nüfusu olan bir şehirde gündüzleri kepenkler kapalı, akşamları sokaklar bomboş. Hava kararmadan önce herkes evine gitmeye çalışıyor. Mesela burada görev alan memurlar çalışmak istemiyor. Şehirde  antidemokratik uygulamaların olduğunu görüyoruz. Hepimizin her an sokakta vurulma ihtimalimiz var. 90’larda bu bölgede birçok köy boşaltılmıştı. Çözüm Süreci’nde Cudi ve Gabar’da köyleri olan bazı siviller köylerine döndü. Evler yapıldı, bağ ve bahçeler kuruldu. Şimdi bu çatışmalardan dolayı insanlar köylerini terk etti. Bu köylerin bulunduğu bölgeler özel güvenlik bölgeleri ilan edildi. Şimdi kimse köyüne gidemiyor.” Özetle, Cizre artık bir hendek şehir görüntüsünde.