8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın ölümüne ilişkin davada, sanık emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'ün beraatına karar verildi. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya sanık Ersöz ve avukatı Hulusi Coşkun ile müdahiller Semra ve Ahmet Özal'ın avukatı Hande Zeynep Dursun katıldı. Savcı İsmail Şafak, "Yargı adına Özal'dan bizi affetmesini dilemekten başka söylenecek söz kalmamıştır" dedi.
Özal ailesinin avukatının celse arasında dilekçe vererek, soruşturmanın genişletilmesini istediği tutanağa geçirildi. Ersöz'ün avukatı Coşkun, müdahil avukatının dilekçesinde delillerin dikkate alınmadığını savunarak, "TUSHAD diye yapılanma olmadığının Genelkurmay ve Jandarma Genel Komutanlığı yazısıyla sabitken, sicilinde disiplinsiz, ahlaksız yazılı birinin gizli tanık beyanlarına itibar edilmesi hem üzücüdür, hem de kabul edilebilir değildir" dedi ve soruşturmanın genişletilmesi talebinin reddini istedi.
Anadolu Ajansı'nın haberine göre, Cumhuriyet Savcısı İsmail Şafak, müdahillerin, "TUSHAD" isimli yapının var olup olmadığının araştırılmasını istediğini hatırlatarak, Genelkurmay Başkanlığının mahkemeye, böyle bir birimin bulunmadığını belirtmesi karşısında, istemin reddine karar verilmesini talep etti.
Şafak, müdahillerin, TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonundan MİT raporunun, Hrant Dink cinayetiyle ilgili Başbakanlık Teftiş Kurulu raporunun, gizli tanık İlker Çınar'ın TSK'daki görev süresine ilişkin disiplin, sicil ve maaş bilgilerinin ve Genelkurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığından davayla ilgili bilgi istenmesi taleplerini, "dosyadaki deliller karşısında sonuca etkili olmayacağı", "davanın mahiyetiyle alakası bulunmadığı" ve "delil durumu" gerekçeleriyle reddini istedi.
Mahkeme heyeti, bu taleplerin "davayı uzatmaya matuf olduğu" gerekçesiyle reddetti.
Daha sonra beyanı sorulan Özal ailesinin avukatı Dursun, Ersöz'ün cezalandırılmasını istedi. Savcı Şafak ise esas hakkındaki görüşünde, Özal'ın siyasi hayatını özetledi, ölümü ve sonrasına ilişkin bilgiler verdi.
Özal'a yönelik suikast girişimi ile oğlu Ahmet Özal'ın, babasıyla birlikte kendisini taşıyan uçağın ciddi arıza nedeniyle havaalanına geri döndüğüne ilişkin beyanlarını özetleyen Şafak, Özal'ın hastalanması ve vefatı sırasında, yeterli doktor ve ambulans bulundurulmaması, ölümünün ardından klasik otopsi yapılmaması, vücut sıvılarının ve doku örneklerinin alınmaması gibi "ihmaller zinciri" bulunduğunu ifade etti.
Davanın, gizli tanık beyanlarına dayanarak açıldığına dikkati çeken Şafak, soruşturma sırasında Özal'ın mezarının açıldığını, Adli Tıp Kurumunun, cenaze üzerinde tahliller yaptığını kaydetti. Kurumun, "Özal'ın, ağır metal maruziyetiyle öldüğünün tıbbi delilleri bulunmadığını" belirterek, "kesin ölüm sebebinin tespit edilemediği" sonuçlu rapor verdiğini hatırlatan Şafak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Türkiye Cumhuriyetinde çok önemli görevlerde bulunan, iki dönem Başbakanlık yapan ve Cumhurbaşkanlığı sırasında vefat eden merhum Turgut Özal'ın ülkesinde yapmış olduğu çok önemli ve çığır açan hizmetleri karşısında, kesin ölümünün tespit edilememiş olması, bir hastalık sonucu mu vefat ettiği, yoksa menfur bir suikast sonucu mu öldüğü, hastalanmasını müteakip vefatına kadar yapılan idari ve adli hatalar zincirlemesi sonucu gerçeğin ortaya çıkmasının engellendiği ve delillerin kaybolduğu, ülkemize büyük hizmetler vermiş Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın hastalığı nedeniyle değil de menfur bir suikast sonucu öldürülüp öldürülmediği konusunda, zamanında yapılmayan klasik otopsi ve ölüm esnasında maktulden veriler alınmayarak, delillerin kaybolmasına neden olan sorumluların ihmalleri yüzünden kirli eller ortaya çıkarılmamıştır. Çıkarılmadığı için merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a Allah'tan rahmet, bir yargı mensubu olarak da yargı adına bizi affetmesini dilemekten başka söylenecek söz kalmamıştır."
Görüşünün devamında, "Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın mekanı cennet ve ruhu şad olsun" diyen Şafak, ancak sanığın, soyut iddia ve yorumlardan hareketle cezalandırılamayacağını, şüpheden sanığın yararlandırılması gerektiğini belirtti.
Ölümün zehirlenme sonucu meydana gelip gelmediğinin belirlenemediğini, dosyada inandırıcı ve kesin delil bulunmadığını, tanık beyanlarının çelişkili olduğunu ve belgelere göre tanıkların, sanıkla aynı yerde bulunmalarının mümkün görülmediğini bildiren Şafak, "Cumhurbaşkanına suikast suçunun, uzman çavuş rütbesinde olan tanığa anlatılmasının da hayatın olağan akışına uygun olmadığını" söyledi.
Şafak, bu nedenlerle atılı suçu işlediğine dair cezalandırılmasına yeterli, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığından sanığın beraatına karar verilmesini istedi.
Sanık Levent Ersöz, savcının görüşüne katıldığını bildirdi ve beraatını istedi.
Ersöz'ün avukatı Coşkun, "Bu davada, merhum Cumhurbaşkanının eşinin namusu ve iffetiyle oynanıyor. Üzülerek söylüyorum ki gizli tanık beyanlarına katılan taraf da alet oluyor. Burada, son yıllarda TSK üzerinde sergilenen oyunun bir parçası sergilenmiştir" ifadelerini kullandı ve müvekkili için beraat talebinde bulundu.
Mahkeme Başkanı Hayrettin Türe, "suç sabit olmadığından", sanığın beraatına karar verdiklerini açıkladı.
İddianamede Ersöz'ün, Özal'ı zehirlettiği öne sürülüyor ve 765 sayılı TCK'nın "Cumhurbaşkanına suikasta" ilişkin 156. maddesi kapsamında suçlanıyordu.
Maddede, "Reisicumhur hakkında suikastta bulunanlarla, buna teşebbüs edenler fiilleri teşebbüsü tam derecesinde ise ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis cezasıyla, nakıs ise müebbet ağır hapis ile cezalandırılır" deniliyor.
Ersöz, duruşma sonrasında gazetecilere yaptığı açıklamada, Ergenekon, Balyoz, Zirve Yayınevi ve Turgut Özal'ın ölümüne ilişkin davalarında yargılandığını, davaların tek dayanağının gizli tanık beyanları olduğunu ifade etti. Bu davaları "sanal" olarak niteleyen ve dosyalarda kesin ve somut deliller olmadığını kaydeden Ersöz, "Maksat, bizler üzerinden Türk Silahlı Kuvvetlerini itibarsızlaştırmaktır" dedi.
Tarihi bir karar verildiğini söyleyen Ersöz, "TSK'dan kim özür dileyecektir? Siyaset mi özür dileyecek, veya yıllarca cemaat denilen bu F tipi yapıyla işbirliği yapan siyaset mekanizmasının içindeki, sosyal yaşamdaki kendisine çeşitli kisfeler, çeşitli isimler veren kişiler, kuruluşlar mı özür dileyecekler?" diye sordu.
Ersöz, konuşmasının sonunda Özal'a Allah'tan rahmet diledi. Ersöz'ün avukatı Hulusi Çoşkun da mahkemenin beraat kararını takdirle karşıladıklarını, kararın, müvekkilinin yangılandığı Ergenekon, Balyoz ve Zirve Yayınevi davalarına örnek teşkil edeceğini söyledi.