8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölümüne ilişkin başlatılan soruşturmanın tek sanığı emekli Tuğgeneral Levent Ersöz, savcının suçlamalarına tam 13 sayfalık bir yazılı savunmayla cevap verdi.
Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölümüne ilişkin soruşturmada “şüpheli” sıfatıyla ifadesi alınan Ergenekon davası sanığı emekli Tuğgeneral Levent Ersöz hakkında jet hızıyla iddianame hazırlandı. Ersöz hakkında, 56 sayfalık iddianamede eski TCK’nın 156. maddesinde belirtilen “Cumhurbaşkanına suikast” suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası talep edildi.
Özal’ın zehirlenerek öldürüldüğüne ilişkin tıbbi delil bulunamadığını belirtilen iddianamede, suikast iddiasına dayanak olarak ise Zirve Davası tanığı İlker Çınar ve gizli tanık Selçuk’un ifadeleri gösterildi. Vatan gazetesinden Burak Bilge'nin haberine göre, geçen hafta yazılı ifadesini veren Ersöz’ün Özal suikastına ilişkin açılan davadaki iddialara cevapları şöyle:
İlker Çınar: Piyade uzman erbaş olarak 1992’de göreve başladım. 1993’te misyonerliğe karşı oluşturulan TUSHAD’da görevlendirildim. Çok gizli bir görev olan Beyaz Kuvvetler’e seçildim. TUSHAD’ın başında Tolon vardı.
Ersöz: İlker Çınar isimli silahlı kuvvetlerden atılmış askeri personeli tanımam. Genelkurmay’da TUSHAD diye bir birim mevcut değildir. Ne beyaz ne de siyah kuvvetleri duymuş değilim. JİTEM diye bir birim de söz konusu değildir.
İlker Çınar: Eğitimimi Levent Ersöz’den aldım. Özal’ın ölümünün suikast olduğunu TUSHAD’ta duydum. Kalp krizine neden olan Polonyum 210 ve Amerikyum 241 radyoaktif verilmiş. Özal bu nedenle vefat etmiş.
Ersöz: Semra Özal kayınpederime manevi kardeşim diye hitap eder. Oğlu Ahmet Özal Burdur’da kısa dönem askerliğini yaptığında da sürekli olarak aynı zamanda amcam olan kayınpederim Arif Ersöz’ün evine gelir giderdi. Dolayısıyla böyle bir olayla alakamın olması mümkün değildir.
Gizli tanık Selçuk: 1991-1999 arasında Jandarma Haber Elemanıydım. Kemal isimli biri 1997-1998 arasında beni Ankara’da asker ve MİT’çilerin kullandığı ofise götürmeye başladı. Ersöz’le burada tanıştım. JİTEM görevlisiydi. Yurt dışı bağlantıları sağlıyordu.
Ersöz: Selçuk isimli gizli tanığın kim olduğunu bilmiyorum. 1991-1999 arasında kendisinin Jandarma İstihbarat’ta çalıştığını söyleyip beni de orada tanıdığını ifade etmiştir. Ancak ben istihbarat görevlisi olarak 2003-2004 yılları arasında sadece 1 yıl istihbarat başkanı olarak çalıştım.
Gizli tanık Selçuk: Özal’ın zehirlenerek öldürülmesini jandarma istihbaratta çalıştığım dönemde Yarbay rütbesinde olan Savaş isimli şahıstan işittim. Savaş Yarbay, Özal’ın ölümünün zehirlenme yoluyla düzenlenen planlı bir suikast olduğunu, bu olayın içinde kendisinin de bulunduğunu söyledi.
Ersöz: Selçuk isimli gizli tanığın ifadeleri aşama aşama alınmıştır. İlk alınan savcılık beyanında hiç bu beyanlarda bulunmamıştır ancak sonradan gelişen durumlara göre ifadesi alındığında kendisine enjekte edilen bir takım şeyleri söylemeye başlamıştır. İfadeleri çelişkilerle doludur. Özal’ın öldürüldüğünü benden 2003 yılında Ankara’da duyduğunu söylemiştir. Ancak sonradan mahkemedeki tanıklığı sırasında 2004’te Ümitköy’deki Atabilge Sitesi’ndeki ofiste duyduğunu söylemiştir.
Gizli tanık Selçuk: 2004 yılında Ankara Ümitköy Çayyolu mevkii Atabilge sitesinde, ofis ve misafirhane olarak kullanılan yerlerden birinde üç beş kişilik arkadaş ortamında Levent Ersöz, ‘Biz gerektiğinde Cumhurbaşkanlığı yapmış birini de zehirletebiliriz. Bu olayın kahramanlarından biri de Savaş’ dedi.
Ersöz: Böyle bir toplantı olmadığı için söylediğim iddia edilen sözler iftira ve yalandır. Ayrıca Eşref Bitlis ile ilgili iddia da doğru değildir. Bu iddia kanıma dokunmaktadır. Zira kendisi benim komutanlığımı yapmıştır. Eşiyle halen ailece görüşürüz.
Savcı: Özal’ın radyoaktif madde maruziyeti ile öldüğüne ilişkin tıbbi delil bulunamamıştır. Ancak, İlker Çınar ve gizli tanık Selçuk’un beyanları ve diğer belgeler ışığında Ergenekon terör örgütü kapsamında Özal’ın öldürülme işlemine iştirak ettiğiniz anlaşılmıştır.
Ersöz: Özal’ın rahatsızlanarak hastaneye kaldırılması, tedavi sonrasında ölümü, arkasından yapılan işlemlerle sonradan açılan mezarı nedeniyle yapılan incelemelerde tespit edilen bulgularla benim bir ilgim ve alakam yoktur. Turgut Özal’ın öldüğü tarihte ben Şırnak’ta görevliydim. 30 yıl devletime şerefle hizmet ettim. Hiçbir yasadışı faaliyetim olmadı.