8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın Başdanışmanı eski hâkim Arif Yüksel, "Zehirlenme süreci geziye çıkmadan bir ay önce başladı. Onu zamana yayarak zehirlediler" dedi.
Arif Yüksel de konuyla ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Zaman gazetesinden Mustafa Gürlek'in haberine göre; Özal'ın Türk cumhuriyetleri gezisine çıkmadan önce rahatsızlandığını belirten Yüksel, Özal'ın limonatadan zehirlendiği yönündeki iddiaların ise amaç saptırmaya yönelik olduğunu söyledi. Yüksel şöyle konuştu:
"Geziden önce rahmetlinin durumunu iyi görmedim. Kendisini uyardım. O da 'haklısın' dedi, Semra Hanım'a iletilmesini istedi. Ancak Semra Hanım 'Gerekli davetiyeleri yaptım' diyerek karşı çıktı. Bunun üzerine gezi iptal edilmedi."
Özal'ın 4 Nisan 1993’te başta Azerbaycan olmak üzere Türk cumhuriyetlerine 12 günlük geziye gitmeden önce rahatsızlandığını anlatan Yüksel, geziyi iptal etmesini istediğini fakat Semra Özal’ın bu isteğe karşı çıktığını ifade etti. Yüksel, yaşananları şu şekilde anlattı:
"Geziden önce Özal'ın durumunda bazı değişiklikler gördüm. Rahmetlinin yanına giderek kendisine 'Efendim iyi gözükmüyorsunuz. Bu geziyi iptal etseniz' dedim. Bunun üzerine, 'Doğru söylüyorsun, gerçekten rahatsızım. Üzerimde farklı bir kırgınlık var. Siz Volkan'a (Özel Kalem Müdürü Volkan Bozkır) söyleyin. Semra Hanım'a meseleyi iletsin, bu geziyi iptal edelim' dedi. Ben Volkan'a gezinin iptal edileceğini söyledim. Bunun üzerine Volkan, Semra Hanım'a gitmiş söylemiş gezinin iptal edileceğini. Semra Hanım da 'Ben gerekli davetiyeleri yaptım. Geziye gidecekleri belirledim. Bu yüzden gezinin iptali söz konusu değil' demiş. Daha sonra rahmetli bana 'Arif biz bu geziyi iptal etmeyeceğiz, gideceğiz' dedi. Ben de öylece kaldım."
Gezi dönüşünde Özal’ı havaalanında karşılayan Yüksel, Özal’ın yüzünün uçaktan inerken kıpkırmızı olduğu söyledi. Özal'ın aynı gün saat 18’deki serginin açılışına katıldığını aktaran Yüksel, bir ara Özal'ı bina içerisinde gezerken elinde limonatayla gördüğünü bir yudum aldıktan sonra bıraktığını belirtti. Çevresindekilerde kimsede limonata bardağı görmediğine dikkat çekti. Ardından rahatsızlandığını ifade eden Yüksel, gömleğinin düğmelerini çözdüğünü ve ceketini çıkartarak bir kanepeye uzandığını anlattı. Yüksel sözlerini şöyle sürdürdü:
"Dinlenme salonuna geldik beraber. Kendisini oraya oturttuktan sonra Semra Hanım'ın bulunduğu salona gittim. Semra Hanım orada bayanlarla konuşuyordu. İçeri girmedim, haber gönderdim. Cumhurbaşkanımızı dinlenme salonuna bıraktığımı, durumunun iyi olmadığını söyledim. Semra Hanım, 'Arif sen her şeyi abartıyorsun. Sen evine git. Ben ilgilenirim' dedi."
Özal'ın ertesi gün ölümünü anlatan Yüksel, Ahmet Özal'ın babasının naaşını yıkarken, "'Cumhurbaşkanı'nın ölümü şaibelidir. Kesinlikle zehirlenmiştir. Bu nedenle otopsi yapılması gerekiyor' diye bağırdım. Ancak, Özal'ın ailesi naaşın parçalanmasını istemediğini belirterek buna gerek olmadığını aktardı. O zaman otopsi yapılsaydı, kesinlikle yüzde 99 zehirlendiği ortaya çıkacaktı" dedi.