Özdemir: Sorumluluk almaya hazırız

Özdemir: Sorumluluk almaya hazırız

Berlin'de düzenlenen Yeşiller parti kongresinde biraraya gelen 850 delege koalisyon görüşmelerinin başarısızlığa uğramasından sonra oluşabilecek yeni hükümet modelleri içinde partinin rolünü ele aldı. Kongrede konuşan Yeşiller Eş Başkanı Cem Özdemir, partilileri bundan sonraki süreç için cesaretlendirerek, ''Yeşiller olarak hükümet kurma görüşmelerine açık olduklarını ve Almanya ve Avrupa'ya yarar sağlayacak fedakarlıklar yapabileceklerini'' söyledi. "Utanılacak hiçbir şey oky" diyen Özdemir, koalisyon görüşmelerinin çökmesinden Hür Demokrat Parti'yi (FDP) sorumlu tuttu. Özdemir, "Biz gerektiği noktada katkımızı sağlamaya ve sorumluluk üstlenmeye hazırız" diye konuştu.

Olasılıklardan biri olan Hristiyan Demokrat partileriyle kurulabilecek bir siyah-yeşil azınlık hükümetine partinin tamamı sıcak bakmıyor. Yeşiller milletvekili Jürgen Trittin, ''Özellikle de şu noktada Yeşiller olarak bazı hayallere kapılmamalıyız. İklim koruma ve mülteciler için aile birleşimi hakkı gibi Yeşiller'in temel talepleri için şu anda Federal Meclis'te bir çoğunluktan bahsedemiyoruz, her şeyden önce SPD ile bu mümkün değil'' ifadelerini kullandı. Alman Yazı İşleri Ağı'na (Redaktionsnetzwerk) konuşan Trittin, SPD'nin siyah-yeşil bir hükümete desteğini garanti edeceğini düşünmediğini sözlerine ekledi.

Yeşiller Meclis Grup Başkanı Katrin Göring-Eckardt da Rhein Neckar gazetesine verdiği demeçte azınlık hükümetine ilişkin benzer çekinceleri ifade ederek, ''Bir azınlık hükümetinde sürekli değişen çoğunlukla kömür kullanımından feragatın nasıl hayata geçirilebileceğini tahayyül edemiyorum. Böyle bir hükûmet istikrarlı görülmeyecektir. Oysa Almanya'nın istikrarlı bir hükümete ihtiyacı var'' şeklinde konuştu.

Hristiyan Demokratlardan Norbert Röttgen ise aynı görüşte değil. CDU'lu politikacı, azınlık hükümeti opsiyonunun en kötü seçenek olmadığını ve mutlaka üzerinde düşünülmesi gerektiğini söyledi. Röttgen'e göre azınlık hükümetinde farklı konularda toplumsal çoğunluk büyük koalisyonda olduğundan çok daha kararlı bir biçimde kendi seçimlerinin arkasında durabilir. Büyük koalisyonların ise geçmişte yalnızca istisnai olarak uygulandığını hatırlatan Röttgen, bunun bir sebebinin de iktidar ve karşısında güçlü bir muhalefet ilkesini ortadan kaldırıyor olmaları olduğunu söyledi.

SPD içinde farklı görüşler

Öte yandan Hristiyan Demokrat partileriyle büyük koalisyona gitmeyi reddeden SPD'den de farklı sesler geliyor. Parti lideri Martin Schulz'un Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier'ın devreye girmesiyle Hristiyan Demokrat partileriyle görüşme davetini kabul etmesi SPD'li milletvekili Malu Dreyer'a göre doğrudan büyük koalisyon konusunda pazarlık yapılacağı anlamına gelmiyor. ''SPD, siyasi hedeflerini seçim programında açık bir biçimde formüle etmiştir'' diyen Dreyer, bunu CDU lideri başbakan Angela Merkel'ın da bildiğini söyledi.

Adalet Bakanı SPD'li Heiko Maas ise mevcut durumda partisine farklı bir sorumluluk düştüğü görüşünde. Saarbrücker Zeitung'a konuşan Maas, koalisyon görüşmelerinin sonuç vermemesinin ardından SPD'nin köşesine çekilip, kimseyle görüşmüyoruz diyemeyeceğini, herhangi bir söz vermeksizin herşey üzerinde konuşabileceklerini vurgulayarak partilileri hükümet kurma çalışmaları konusunda açık görüşlü olmaya davet etti.

Azınlık hükümeti ise Maas için oldukça riskli. Adalet Bakanı, ''Çoğunluğa ulaşamadığımız için Almanya'nın müzakere edemez ya da AfD'nin oylarına muhtaç hale gelmesi riskini göze alamayız'' diye konuştu.

Anket sonucu: Mevcut siyasi tablonun kazananı AfD

YouGov araştırma şirketi tarafından yapılan bir anket ise Almanların yüzde 35'inin Almanya için Alternatif'in (AfD) koalisyon görüşmelerinin başarısızlığa uğramasından en karlı çıkan parti konumunda olduğu görüşünü savunduğunu ortaya koydu. Ankete katılanlara göre sağ popülist AfD'yi yüzde 12'yle SPD takip ederken, Hür Demokrat Parti ise yüzde 26 ile görüşmelerin sonuçsuz kalmasından en çok zarar gören parti oldu.

Merkel'in başbakanlık görevine devam edip etmemesi sorusu da Almanları ikiye böldü. Katılımcıların yüzde 40'ı Merkel'in başbakanlığının devamından yana görüş bildirirken, yüzde 41'i ise CDU liderinim görevini bırakması gerektiğini belirtti.

Erken seçim halinde ise ankete katılanların yüzde 59'u 24 Eylül genel seçimlerinde oy verdikleri partiye yeniden oy vereceklerini açıklarken, yüzde 11'i böyle bir durumda tekrar sandık başına gitmeyeceklerini söyledi.

DW/ dpa, SÖ/BÖ

© Deutsche Welle Türkçe