"Özel güvenlik' için bütçeden şirketlere milyarlar akıyor; halktan alınan vergi, dayak olarak dönüyor"

"Özel güvenlik' için bütçeden şirketlere milyarlar akıyor; halktan alınan vergi, dayak olarak dönüyor"

Cumhuriyet yazarı Çiğdem Toker, Maliye Bakanlığı tarafından açıklanan verilere göre, özel güvenlik şirketi çalışanları için bütçeden, bu yılın ilk yarısında 926.5 milyon lira harcandığını söyledi. Toker, "Halktan toplanan vergiler, halka bazen de dayak olarak geri dönmektedir" ifadesini kullandı. 

Çiğdem Toker'in "Özel güvenlik şiddeti ve vergilerimiz" başlığıyla yayımlanan (22 Ağustos 2017) yazısı şöyle:

Cennet vatanımızda haber kategorilerine yeni bir “tür” eklenmiş durumda. “Özel güvenlikçi dayağı” diye andığımız bu başlık; vapurda, metroda, adliyede, hastanede, yani “kamu”nun, doğası gereği toplu olarak bulunduğu alanlarda giderek yaygınlaştığı için, bağımsız bir haber kategorisi olmayı artık hak ediyor.

Buyurun; insan olanın öfkelenmeden okuyamayacağı bazı haber özetleri: - 20 Ağustos: Üsküdar-Eminönü hattında mendil satan Suriye uyruklu 12 yaşındaki Besil B,’yi vapurdaki özel güvenlikçi başına vurarak dövdü. Görgü tanıklarına göre yürüyemez ve konuşamaz hale gelen çocuk, ambulansla hastaneye gönderildi. - 3 Ağustos: Burgazada-Heybeliada vapurunda simit satan 16 yaşındaki Ali K. özel güvenlikçilerce makine dairesine götürülerek dövüldü. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, özel güvenlik şirketiyle görüşüldüğünü ve dayakçı çalışanın işine son verildiğini duyurdu. (Ama buna nasıl inanacağımıza dair hiçbir ipucu sunmadı. Dayakçıların adlarının baş harflerini dahi bilmiyoruz.) - 4 Ağustos: Viyolonsel sanatçısı Gülşah Erol, Kadıköy metrosu girişinde özel güvenlik görevlilerince ağır şiddete uğradı. Viyolonseli de özel güvenlikçilerce kırıldı. Bu kadar örnek yetsin. Sosyal medya dolaşımına girmediği için saklı kalan, daha kim bilir kaç vaka vardır. Bu yaygınlık ve haydutluğa benzeyen pervasızlık, bize bir şey söylüyor. Söz konusu “özel güvenlik”, artık genel bir güvenlik sorununa dönüşmek üzeredir. Özel güvenlik şirketi çalışanlarının şiddeti yaygınlaşırken sergilenen “rahatlık” ise dikkat çekicidir. Bu rahatlıkta, şirketlere mali kaynağı da sağlayan merkezi/yerel siyasetçi-bürokrat yönetenlerin payı büyüktür.

Bütçeden milyarlar akıyor

Aktaracağım veriler ne demek istediğimi daha iyi anlatabilir. (Maliye’nin açıkladığı bütçe rakamlarından derledim.) Öncesinde bir not: 2009’a dek, bütçe harcamalarında “özel güvenlik” diye bir kalem yoktu. Ne zaman ki, yüksek yüksek, büyük büyük kamu binaları artarak çeşitlendi ve buna ek olarak “devlet”, bu binalarda düzeni ve asayişi sağlayacak kamu görevlileri yerine, iktidar partisine yakın şirketlerden hizmet almanın daha “ucuz” ve epeyi avantajlı olduğunu gördü, o tarihten itibaren “özel güvenlik hizmet” alımı bütçede yer almaya başladı. İhaleler yoluyla tabii. 2009’la bütçeden özel güvenlik hizmet alım harcamaları şöyle: [Haber görseli]

***

Bu yılın yedi aylık harcamalarına bakarak, özel güvenlik harcamasının yıl sonu bütçesinde 2 milyar TL’nin üzerine çıkacağını öngörebiliriz. Dolayısıyla AKP’nin 9 yıllık özel güvenlik harcama bilançosu en az 7 milyar TL olacaktır. Bu da bize, başka pek çok olgunun yanı sıra şunu söylüyor:  Halktan toplanan vergiler, halka bazen de dayak olarak geri dönmektedir.