Dizi setlerinde artık ölümler yaşandığını belirten oyuncu Özge Özpirinçci, "İnsan canının değerli olduğunun nasıl anlaşılması gerekiyor. Hep beraber bir greve gidilir, sektör durur ve ’Biz bir şeyleri yanlış yapıyoruz’ denilebilir" dedi.
Antalya Büyükşehir Belediyesi’nce 51’incisi düzenlenen Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali kapsamında Akdeniz Üniversitesi Olbia salonunda dizi sektörü ve sinema endüstrisi arasındaki ilişki tartışıldı.
Panelde İstanbul Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Ümit Sarı, Yrd. Doç. Dr. Mesut Aytekin’le birlikte oyuncu Özge Özpirinçci ve tiyatrocu İştar Göksever konuşmacı olarak yer aldı.
Çağnur Öztürk: Setlerin kaderi mi ölüm
Emre Baylan'ın DHA'daki haberine göre, Özge Özpirinçci, dizi sektörünün yaşadığı bütün sıkıntının bu yıl sayıları 2 bin 500’e çıkan reyting cihazından kaynaklandığını söyledi. Cihazların setlerde çaycıdan yapımcısına kadar insanın hayatını yönettiğini belirten Özpirinçci, "Hayatımda reyting aleti görmedim. Kimin evinde olduğu, kim tarafından yönetildiği, sonuçlara nasıl bakıldığı bilinmiyor" dedi.
’Melekler Korusun’ dizisinde çalıştığı dönemde 148 saatlik kaset teslim ettiklerini belirten Özpirinçci, bunun da günde minimum 18 saat çalışma anlamına geldiğini söyledi. Bu çalışma tarzının ’kelepçe sözleşme’ olarak adlandırılan sözleşmelerle yükümlülük altına aldığını anlatan Özge Özpirinçci, "Ama şunu söylemek durumundayız, yapımcı zarar etmiyor, sadece karından zarar ediyor" dedi. Setlerde artık ölümlerin yaşanmaya başladığını anlatan Özpirinçci, şunları söyledi:
"İnsan canının ne kadar değerli olduğunun nasıl anlaşılması gerekiyor. Hep beraber bir greve gidilir, sektör durur ve ’Biz bir şeyleri yanlış yapıyoruz’ denilebilir. Bunun için ölüm değil, işlerin durması gerekiyor. Bunun önüne geçecek isimler reklam verenler, kanal sahipleri ve yapımcılar. Bugün yapımcılar toplansa ’Dizileri 45 dakika yapıyoruz ama aldığınız paranın yarısını alacaksınız’ dese kaç oyuncu kabul eder bilmiyorum, ama ben kabul ederim."
Özpirinçci, Türk dizilerinin en büyük pazarının Ortadoğu olmasına karşın Amerika’ya senaryo olarak satılan tek dizinin ’Son’ dizisi olduğunu söyledi. Özpirinçci, "Ortadoğu büyük market ve pazar ama bir senaryonun Amerika’ya satılması büyük başarı. 25 bölümlük paket bir diziydi. Berkin Oya 25 bölümü yazdı, Ay Yapım’da kasada saklandı. O dönem Altan’la beraberdim, oradan biliyorum" diye konuştu.
Tiyatrocu İştar Göksever ise insanları tiyatrocu ya da sinemacı yapan noktanın yapı ya da bina olduğunu belirterek, "İstanbul göbeğinde AKM kapalı. İnsan yetiştirecekseniz bir binaya ait olma, orayı bir şekilde var etmeye çalışan insanlar yetiştirmek zorundayız. İstanbul’da Beyoğlu’nda 3 sinema AVM için kapatılmış durumda. AVM içine sinemayı sokarsanız o sinema olmaktan çıkar. AVM içinde 15 yıldan bu yana tiyatro yapıyorum, tiyatro izleyicisinin 15 yılda nasıl AVM insanına dönüştüğünü gördüm" diye konuştu.