Boston Üniversitesi'nde okuyan Chris Surnames'in akademik tezi ve festivaller için hazırladığı, dört farklı ülkede şiddete uğrayan kadınları anlatan Faint Sound (Soluk Ses) belgeseli 15 Aralık Cuma günü vizyona girdi. Belgeselde Özgecan Aslan'ı canlandıran genç oyuncu Maral Büyüksaraç, "Özgecan yasası onaylanırsa şiddete uğrayan kadınlar için yasalar daha güçlü olacak" dedi.
Almanya, Rusya, İngiltere ve Türkiye’de genç yaşta erkek şiddetiyle öldürülen dört kadının dramını ele alan belgesel filmin müziğini Fahir Atakoğlu yaptı; Özgecan Aslan'ın babasını usta oyuncu Erkan Can, annesini Aslı Öngören canlandırdı.
Faint Sound: Dört ülkeden Özgecan'ların hikâyesi belgesel oldu
Belgeselde Şubat 2015'te tecavüz girişimine direnirken hunharca katledilen 20 yaşındaki Özgecan Aslan'ı canlandıran Maral Büyüksaraç; Faint Sound ve öğrencilik eşliğinde yürüttüğü oyunculuk hakkında şunları söylüyor:
"Belgesel için ilk başlarda ben de çok zor olduğunu düşündüm, hatta ilk set günü, yağmur yağıyordu, annem yurtdışındaydı, onu aradım Erkan Abi 'Artık telefonu kapat' diyene kadar. Yanıma geldi, hissettiklerimi biliyor gibi; biz oyuncuyuz, bu bizim işimiz, biz işimizi yapıyoruz, dedi. Bu senaryo derdini anlatır. Biz hem işimizi yaptık, hem de vicdanımız için güzel bir proje ile Özgecan yasası için çağrıda bulunduk. Özgecan yasasının neden onaylanmadığını konuşuyoruz hep. Onaylanırsa şiddete uğrayan kadınlar için yasalar daha güçlü olacak."
"Sette psikoloğumuz vardı, biz ne zaman ekip olarak düşünceler içinde olsak o bize kadına şiddettin nedenlerini, nasıl sonlandırabileceğimizi anlattı. Erkan Abi sette hep Özgecan yasasını anlattı bize. Diğer yandan genç bir oyuncu için zor rolleri canlandırmak avantaj."
"Okulumu aksatıyor gibi durmak istemem. Set saatlerimi bile ona göre ayarlamak durumunda kalıyorum. Bu konuda çok dikkatliyim. Okul oyunculuk kariyerimden daha önemli. Yaşım küçük, o yüzden 'bu yanlış' gibi kurallar koymuyorum kendime, ama kendi içinde kitaplarla ilgili, seyahate meraklı, eğitimini ve işini seven biriyim. Annemin kızdığı tek olumsuz yönüm çok koşmayı severim. Spor gibi değil okuldan çıkıp eve kadar koşarım. Veya setten dönerken arabayı durdururum yarı yolda devamını koşarak giderim. En çok da yağmurlu günleri severim."
"Maalesef ben pek çağımın insanı olmadığım için sosyal medya, Instagram fazla ilgi alanım değil. Doğa, insan, iletişim gibi şeylerin daha kuvvetli ve güvenilir şeyler olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden bu konuya dair pek yorum yapabilecek biri değilim. Çok aktif kullanmadığım için, sosyal medyada görmüş olduğum sayı benim için pek bir şey ifade etmiyor."
"Çevremde Monica Belluci'nin gençliğine çok benzetiliyorum. O çok güzel bir kadın, ama ben de şu cevabı veriyorum; hayır hiç boyanmamış saçlarımla, az makyajımla, şuursuz hesapsız gülüşlerimle ben Maral'ım. Bazen asi, bazen mutlu ve heyecanlı. Dışarıdan 'tatlı ve sevimli kız' yakıştırmasına uygun görünüyor olabilirim, ama daha başka özelliklerimin konuşuluyor olmasını isterim. İleride umarım daha çok oyunculuğumla ilgili şeyler duyarım."
"Ailem benim için çok telaşlı ve heyecanlı. Her gün farklı fikirlerle geliyorlar. Babam, yapımcı olsam ne rolde yer almak isterdin, diyor. Annem, sanki piyano ile devam etsen yoluna daha güzel, diyor. Annem ağladığımda hep işimle ilgili olduğunu sanıyor ve tedirgin oluyor tabii ki. Okulumda da derslerim kötü oluyor üzülüyorum. Bana torpille ya da özel sunulmuş bir yaşam içinde hayallerimi ne derecede yaşayabilirim? O yüzden hiçbirini istemiyorum, kendi çabam ile en sevdiğim hayallerimin tek tek oluyor olması beni mutlu ediyor. 2017'de çok güzel şeyler yaşadım.Şanslı bir yıldı."
"Hayatımdaki rol modelim annem. Annem benim gizli kahramanımdır, ne zaman arkamı dönsem o hep oradadır. Oyunculuğu seviyorum. Annem ve babamla birlikte projelere onay veriyoruz. Zaten yeni yeni fark ediliyorum. Bu noktada oyunculuk beni bırakana kadar ben oyunculuğu ve sanatı bırakmak istemiyorum. Ama oyunculuğuma da katkısı olabilecek bir alanda eğitim almayı istiyorum."
Özgecan Aslan'ın 1. ölüm yıldönümü olan 11 Şubat 2016'da, CHP Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı, cinsel saldırı suçlarında zaman aşımının, haksız tahrik ve iyi hâl indiriminin kaldırılmasını öngören ve "Özgecan Yasası" olarak adlandırdığı kanun teklifini TBMM Başkanlığı'na sunmuştu.sunduğunu söyledi.
Parlamentoda düzenlediği basın toplantısı kürsüsüne Özgecan Aslan'ın fotoğrafını asan Atıcı, Aslan'ın Tarsus'ta vahşi duygularla hayattan koparıldığını anımsattı.
Özgecan Aslan'ın başına gelenlerin, Türkiye'de hemen her gün bir kadının başına geldiğini ifade eden Atıcı, "Kadına karşı cinsel saldırı ve cinayetlerin önüne geçmek için bu suçlara verilen cezaların indirimden yararlanmaması için Özgecan Yasası adını verdiğim kanun teklifini TBMM Başkanlığı'na sundum" demişti.
Atıcı, Özgecan Aslan'ın ölümünün, cinsel saldırılar ve artan kadın cinayetleri konusunda toplumdaki duyarlılığı artırdığına, bu suçlara verilen cezaları tartışılır hale getirdiğine işaret ederek, "Kadına şiddet, cinayet ve cinsel saldırı suçlarında ceza yargılamaları sırasında uygulanan indirimler ve İnfaz Yasası'ndan yararlanma, işlenen suçların cezasız kaldığı yönünde bir kanaat oluşturmuştur" görüşünü dile getirmişti.
"Cinsel suç" tanımı ve bu suçlara verilen cezaların, toplumların gelişmişlik düzeyi, gelenek ve inançlara göre değiştiğinin kabul edildiğine işaret eden Atıcı, "Ancak ülkemizde 13 yılda gelenekler, inanç ve gelişmişlik düzeyi değişmediği hâlde 13 yılda kadına şiddet yaklaşık yüzde 1400, cinsel tacizler yüzde 449, çocuklara yönelik cinsel istismar yüzde 434 artmıştır" demişti.
Atıcı, hazırladığı 7 maddelik kanun teklifinin, cinsel saldırı suçlarında zaman aşımı, haksız tahrik ve iyi hâl indiriminin kaldırılmasını, hükmün açıklanmasının geri bırakılmamasını, cinsel suçların şikâyete bağlı olmaktan çıkarılmasını, İnfaz Yasasından yararlandırılarak cezaların hafifletilmesinin önlenmesini öngördüğünü kaydetti.
"Özgecan yasa teklifi"nin gerekçesi şöyle:
"Bir yıl önce Mersin’de, Özgecan Aslan’a yönelik cinsel saldırı ve ardından işlenen vahşi cinayet, artan cinsel saldırılar ve artan kadın cinayetleri konusunda toplumda duyarlılık ve farkındalığı arttırmıştır.
Kadına şiddet, cinayet ve cinsel saldırı suçlarında ceza yargılamaları sırasında uygulanan indirimler ve infaz yasasından faydalanma, işlenen suçların cezasız kaldığı yönünde bir kanaat oluşturmuştur.
Cinsel suç tanımı ve bu suçlara verilen cezaların toplumların gelişmişlik düzeyine göre, geleneklere, inançlara göre değiştiği kabul edilmektedir. Ancak ülkemizde son 13 yılda halkın gelenekleri, inançları ve gelişmişlik düzeyi değişmediği halde 13 yılda kadına şiddet yaklaşık % 1400, cinsel tacizler % 449, çocuklara yönelik cinsel istismar % 434 artmıştır. Bu rakamlar, suçların önlenmesinde ceza yöntemiyle caydırıcılığın yetersiz olduğunu, eğitim yolunun etkin kullanılması, yöneticilerin kullandığı dilin düzeltilmesi ve uygulanan sosyal politikaların daha etkili olması gerektiğini göstermektedir. Türkiye’de istikrarlı yönetim olduğu göz önüne alındığında, cinsel saldırı ve istismardan toplumu korumanın, yönetimlerin istikrarı ile ilgisi olmadığı aşikârdır.
Anılan suçlarda cezaların infazında uygulanan indirimlerin toplum vicdanında derin yaralar açtığı unutulmamalıdır. Son 13 yılda giderek arttığı resmi rakamlarla ortada olan cinsel saldırı ve çocuğun cinsel istismarı suçlarını engellemek için caydırıcılığı daha etkin uygulamaya yönelik yasalar çıkarmak gereklidir.
Kadının toplumdaki ve doğadaki rolü nedeni ile kendisine uygulandığı iddia edilen pozitif ayrımcılığa rağmen, giderek artan biçimde cinsel saldırılara ve cinayetlere maruz kalması toplumun geleceğine bir tehdittir. Kadına ve çocuğa yönelik şiddet, cinsel istismar ve cinayet suçlarına verilen cezalara yasal indirimlerin uygulanmaması gerekir.
Cinsel saldırı suçlarında meydana gelen artış kişi hürriyeti, toplum geleceği ve yaşama hakkına ciddi tehdittir. Caydırıcılığın oluşması için öngörülen cezalarda indirim hakkının kullandırılmaması gereklidir."