Mersin'de evine gitmek için bindiği minibüste katledilen 19 yaşındaki Özgecan Aslan'ın ölümünün üzerinden bir yıl geçti. Aslan, kadına yönelik şiddetin simgesi olmasıyla Türkiye'nin hafızasına derin izler bıraktı.
Aslan ailesinin, geçtiğimiz yıl 11 Şubat'ta okuldan gelmesini bekledikleri kızları Özgecan'dan haber alamaması üzerine polise haber vermesiyle başlayan arama çalışmaları, sosyal medyadaki paylaşımların ardından hızla kent geneline yayıldı.
Tarsus-Ankara karayolu Çamalan köyündeki Cin Deresi'nde 13 Şubat'ta bulunan yanmış bir kadın cesedinin Özgecan Aslan'a ait olduğunun anlaşılması üzerine arama çalışmaları yerini gözyaşlarına bırakırken, Aslan ailesinin de dünyası adeta "başlarına yıkıldı.
"Olayın cinayet olduğunun ortaya çıkmasının ardından yürütülen soruşturma kapsamında genç kızın, arkadaşıyla vakit geçirdiği alışveriş merkezinden sonra eve dönmek için bindiği minibüste öldürüldüğü anlaşıldı. Zanlılar, aracın sürücüsü Ahmet Suphi ve babası Necmettin Altındöken ile Fatih Gökçe kısa zamanda yakalanarak tutuklandı.
Özgecan Aslan için düzenlenen cenaze töreninde gözyaşları hiç durmazken, genç kızın tabutu, kadınların omuzlarında yükseldi. Kadına yönelik şiddetin simgesi haline gelen Özgecan Aslan için yurt genelinde çok sayıda eylem ve anma töreni yapıldı.
Kadın cinayetlerine yönelik tepkinin "çığ gibi" büyüdüğü olayın ardından tutuklu sanıklar Ahmet Suphi Altındöken, babası Necmettin Altındöken ve Fatih Gökçe, 12 Haziran 2015'te Tarsus 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada ilk kez hâkim karşısına çıktı.
Sanıkların birbirlerini suçladığı duruşmada savunması sırasında sık sık ağlayan Ahmet Suphi Altındöken'e, mahkeme başkanı Ercan Kumhak'ın, "Şu ağlamaları geçelim" şeklinde karşılık vermesi, hafızalara kazındı. Genç kızın öldürülmesiyle ilgili görülen davanın 3 Aralık'taki karar duruşmasında, her üç sanık da ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılırken, mahkeme heyeti, sanıklar için takdiri indirim sebeplerinin uygulanmamasına, tutuklu bulundukları sürenin de göz önüne alınmamasına karar verdi.
Özgecan Aslan'ın annesi Songül ve babası Mehmet Aslan'ın evlilik yıl dönümü olan günde verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası kararı, yüreklere bir nebze de olsa su serperken, karar hukukçular tarafından da olumlu karşılandı.
Mersin Barosu Başkanı Alpay Antmen, geçen süreçle ilgili yaptığı değerlendirmede, ailenin ve sevenlerinin acılarının halen taze olduğunu belirterek, sanıkların hak ettikleri cezaları almalarının hukuk adına sevindirici olduğunu söyledi.
Baro olarak olayın en başından beri ailenin yanında olduklarını ifade eden Antmen, "Özgecan Aslan'ın, Türkiye'deki kadın cinayetleri konusunda bir dönüm noktası olmasını istiyorduk. Aile avukatı olarak görevlendirilen kadın avukatlarımız çok başarılı bir şekilde çalışarak, Türkiye'de bu konudaki belki de en büyük cezanın verilmesini sağladılar ve başarılı oldular. Şimdi dosya Yargıtay'da, son karar orda verilecek" dedi.
Antmen, sanıklara verilen kararın, bu tarz davalar için önemli olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu: "Özgecan Aslan'ın katillerine verilen ceza artık emsal olmaya başladı. Ancak her şey hukukla çözülemez, Türkiye'de kadın cinayetleri hala devam ediyor, kadının ikinci planda olması devam ediyor.
Uluslararası verilerde Türkiye'deki kadın hak ihlallerinin ne kadar kötü bir yerde olduğunu hep beraber görüyoruz. Hak ihlallerinin en büyük nedeni eğitimsizlik. Bizim artık kendimizi eğitmemiz gerekiyor. Biz önce ailedeki kadınlarımızı eğiteceğiz, çünkü onlar çocuklarını eğitecekler, cinsiyet ayrımcılığına bu şekilde son vereceğiz.
Sonra erkeklerimizi eğiteceğiz ki kadınları ikinci olanda görmeyecekler. Toplumda aileden başlayan barışı, sevgiyi, hoşgörüyü sağlamamız gerekiyor."Antmen, "Özgecan Aslan Yasası" talebine de değinerek, "Mevcut ceza kanunumuzda bu cezalar var.
Son derece sert bir şekilde faillerin cezalandırılması için cezalar var. 'Özgecan Aslan Yasası' olarak tabir ettiğimiz kadına yönelik şiddeti içeren yasalar, geçen sene yasalaşmayarak kadük oldu. Artık yeni meclisimizin bu konuda yeni çalışmalar yapması gerekiyor" diye konuştu.